English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ S ] / Sirenler

Sirenler translate French

134 parallel translation
"Dünyanın tüm fabrikalarda, " tüm trenlerinde ve tüm gemilerinde, "uzay gemisinin öncüleri şerefine sirenler çalacak,..."
En cet instant, les cloches sonnent, et les sirènes des usines, des trains et des bateaux hurlent dans le monde entier en l'honneur des pionniers de la navigation spatiale.
- Leydim sirenler çalıyor.
- Les sirènes madame.
Düşünebiliyor musun polis, sirenler, tüm bunlar, sadece arka farlarımdan biri sönük olduğu için.
Tu imagines? Un flic avec les sirènes, la totale! Et tout ça pour un feu arrière qui ne fonctionne pas.
Gemi sarsıldığında sirenler çalmaya başladı.
Quand il a commencé à s'incliner la sirène hurlait.
Bir gün sirenler çaldı ve herkes kaçıştı, yalnız biz kaldık.
Lors d'une alerte, nous sommes restés seuls.
Sirenler çalmaya başladığında onları umursamadık.
Les sirènes ont retenti. On n'y a pas prêté attention.
Sirenler çalıyor.
La sirène!
Sirenler öttüğünde insanların saklanması çağlar öncesinde kaldı!
Jadis, au son des sirènes, les hommes devaient courir... ils fuyaient la mort, sous terre. Mais c'est fini!
Bu sirenin sesi. - Sirenler beyler.
Ça, c'est les bombes!
Sirenler!
- Oh, une sirène!
E-Z Zebra 104, şimdi harekete geç! [Sirenler]
E-Z Zebra 104, maintenant!
Sirenler olacak, her yerde muhafızlar, köpekler ve her türlü pislik.
Il y aura des sirenes d'alarme, des patrouilles de partout, des chiens et tout le saint-frusquin.
Kırmızı ışıklar görürsem veya sirenler duyacak olursam önce onlar gider.
A la moindre lueur rouge, à la moindre sirène, ils y passent en premier.
Sanırım sirenler çalmaya başladıktan sonra panik yapmamayı öğrenmem gerek.
Il faudrait que je me retienne quand il y a des incendies.
Sirenler, kornalar, çığlıklar.
Sirènes, klaxons, hurlements.
Hayır, ne zaman TV'yi açsam, sirenler çalmaya başlayacak. Beni bir köpek gibi takip edecekler, biliyorum.
Les sirènes retentiront dès que je regarderai, ils me localiseront.
Sirenler.
Sirènes.
Yo. Fakat sirenler uyandırdı.
Mais les sirénes m'ont réveillée.
Ama birazdan sirenler çalacak... Evimiz de şehrin öbür ucunda.
Mais les sirènes vont sonner le couvre-feu... et nous habitons à l'autre bout de la ville...
Ama Odysseus, o kadınlar tarafından uyarılmıştı, sirenler, çok güzel şarkı söylemeler- - bunlardan herhangi birisin duyan herhangi bir erkek, rahatça tuzağa düşebilir. Onların yanından, gemiyle nasıl geçtiler?
Ulysse avait été prévenu que le chant de ces sirènes était si beau que tout homme qui l'entendrait serait entraîné vers sa mort.
Vedalaşmalar, sirenler Ve şu büyük yüzer kent hareket etmeye başladı.
Les adieux, les sirènes, cet immense monde flottant en mouvement...
Paramedikler geldi. Yanıp sönen ışıklar, sirenler... ... ve kapıya vurmaları...
Vous avez vu les secours arriver, les gyrophares et les sirènes, les coups bruyants sur votre porte.
Bir gün sirenler çaldı "Coventry Blitz" olarak bilinen olay başladı.
Un jour, les sirènes ont retenti et le "blitz de Coventry" a commencé.
Silah sesleri, araba alarmları, helikopterler, sirenler.
- Coups de feu, alarmes, hélicos, sirènes.
- Sirenler gerçek siren mi yani?
Nous devrions partir.
Bu sirenler de ne?
C'est quoi, ces sirènes?
Cehennem kaçkını güçIü bir varlık dükkanın otuz metre yakınına gelirse çığIık gibi sirenler çalmaya başlayacak.
Si un démon est détecté dans un rayon de 30 mètres, des sirènes hurlantes se mettront à... hurler.
Sessiz... ambulans sirenler çalmadığında oldukça sessiz oluyor.
Quel silence quand les sirènes de l'ambulance sont éteintes.
Sirenler çalıyor.
C'est la sirène.
Her yerde sirenler, helikopterler ve ışıldaklar.
Il y a que des sirènes, des hélicos, des projecteurs.
Peynir gibi Sirenler de çok kaşar.
La feta est bonne Les sirènes aussi
Sinbad... ben Sirenler.
Des sirènes!
Sirenler.
Des sirènes.
- Sirenler ne kadar hoş.
Les sirènes, ça c'est cool!
Çünkü bombardıman sırasında olduysa yani, ışıklar kapalı, sirenler çalıyor, arama ışıkları dönüyor.
C'était en plein "blitz". Lumières éteintes, sirènes, projos, ambiance 2e Guerre mondiale.
- Ne? - Sirenler.
Quoi?
Sirenler ve ışık konusunda bir şey yapsan bir zahmet?
Ces sirènes et ces lumières...
Sirenler yaklaşıyor.
J'entends les sirènes approcher.
Sirenler, eskiden bu sesi severdim.
Les sirènes. Avant, j'aimais les entendre.
Dışarı çıkamazsınız bayan Henderson. Sirenler çaldı.
Non, il y a une alerte
O sirenler...
On entend les sirènes de raid aérien...
Sirenler çaldığında, hazır herkes sığınaklardayken bir ailenin, masada hala sıcak duran yemeğini buluyorsun. Ve tam isabet!
- Dès que la sirène sonne, vous trouvez un bon gros repas de famille encore chaud pendant que tout le monde est aux abris, et bingo!
Bu sirenler ne için acaba?
Je me demande bien pour quelle raison ces sirènes hurlent?
O anahtarı her kullanışında, sanki sirenler çalıyor.
A chaque fois que vous utilisez cette clé, c'est comme si une alarme retentissait.
Sirenler beyler... Sirenler...
Eh, vous!
Bu sirenler senin için.
Ces sirènes sont pour vous.
Sirenler yok.
Pas de sirènes.
Sirenler duyduğunu da...
Il a aussi parlé de sirènes.
Fırtına, sirenler, fark etmez.
Rien ne me réveille.
Küçük Kırmızı Sirenler mi?
La petite sirène rouge?
Gelin görüntüleri canlı izleyelim, Irak'ta sirenler duyuluyor.
Jetons un œil sur les lieux, en direct - de Bagdad. - Sirènes de raid aérien.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]