English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ S ] / Slaughter

Slaughter translate French

89 parallel translation
- İsminiz nedir? Herb Slaughter. Ben de kartımı vereyim.
Herb Slaughter, voici ma carte.
Ben de Bay Slaughter'a, Chuck E. Cheese indirim kartımı verdim. O da bana, bunu kullanarak randevu koparamayacağımı söyledi
J'ai donné ma carte de fidélité au fast food, mais il m'a dit que ça n'irait pas.
Katliam!
- Slaughter!
Slaughter, sana iş yerinde sigara içme konusunda ne demiştim?
On ne fume pas ici, Slaughter.
Merhaba, Bay Slaughter.
Bonjour, monsieur.
Bunu biliyorum, Slaughter.
Je le sais, Slaughter.
- Matthew Slaughter.
- Matthew Slaughter.
Murray Slaughter.
Murray Slaughter.
Katliam, Sarı Göbek'i duvara yapıştırıyor.
Slaughter l'entraîne droit dans le mur!
- Pas ver Jacob! Jacob çalım atıp koşmaya çalışacak, 35 metre çizgisinde indirildi, Lewis Slaughter onu durdurdu.
Jacob tente une course, mais il est plaqué sur la ligne des 40 yards par Lewis Slaughter.
Shelten'a mesaj bırakıp İç İşleri toplantısını ertelemem gerekti fakat Çavuş Slaughter masasının başındaydı.
Shelten a repoussé la réunion de l'IGS mais le Sgt Massacre était à son bureau.
Ondan önce, New York şehrindeki en saygın dava şirketlerinden Hartshorne Slaughter'ın temyiz avukatıydım.
Avant, j'étais avocat en cour d'appel pour Hartshorne Slaughter, l'un des plus grands cabinets d'avocats de litiges de tout New York.
"Ama Alison Slaughter boşta."
Peut-être que tu voulais pas.
Benim de tıpkı senin gibi yapacak bir işim var, Box.
Le greffier sait que vous n'aimez pas Slaughter.
Doğru olabilir. Belki de gerçekten böyledir ama sen hatırlamıyorsundur.
- Si j'avais su qu'elle était dispo, j'aurais demandé Alison Slaughter dès le début.
Onu ne güzel de katil yapıyor, değil mi? Tam da olay mahallinin ortasına koyuyor.
Ni provocation, ni esquive, Mlle Slaughter.
Ve sanığın üstüne gitti. Konuşma yapmayın, soru sorun, Bayan Slaughter.
La réponse à ma question sur vos notes n'est sûrement pas dans vos notes.
Melanie'nin cesedini gördükten sonraki ilk 4 dakikada siz ne yapıyordunuz?
"Une manœuvre classique quand la défense est désespérée." Posez votre question, Mlle Slaughter.
Ve Ben Coulter'ın, bu zavallı kızın ölümünden hemen sonraki davranışlarının, onu bir katil yaptığını düşünmemiz de korkunç bir aptallık olurdu.
Elle était sauvage, dangereuse. Et elle l'a attaqué. Des questions, pas des discours, Mlle Slaughter.
- Bayan Slaughter! - Daha önce bu soruyu sormamıştım. Çapraz sorgulama kural kitabındaki bütün kuralları çiğniyor.
C'est comme ça que ça se passe dans votre commissariat du trou du cul de l'Angleterre?
Muhteşem bir manzara ve sahilimiz var.
Suivez les panneaux jusqu'à Slaughter Beach.
Ben Profesör Slaughter.
Je suis le professeur Slaughter.
... Brookline'dan Charlie Slaughter.
... Charlie Slaughter de Brookline.
Luc, bu bay ve bayan Slaughter. İkisi de öemli kolleksiyonculardandır. Tanışman gerektiğini düşündüm.
Luc, voici M. et Mme Slaughter, grands collectionneurs d'art.
Bu Colby Slaughter. BlueBell takımında as takım oyuncusu ve az önce sahaya kustu.
Voilà Colby Slaughter, il est quarterback chez les BlueBell Blue.
Detektif Nikki Heat Detektif Slaughter ile tanışın. Biliyor musun?
Inspecteur Nikki Heat, je vous présente l'inspecteur Slaughter.
Şu polisi tanıyor musun adı Slaughter olanı?
Vous connaissez ce flic de la brigade des gangs, Slaughter?
Yani mahkemeye hazırlandığın için meşgulsundur dedim ben de düşündüm ki, Slaughter denen adamı araştırabilirim şey...
Comme le procès vous accapare, je pensais m'intéresser à Slaughter. Découvrir qui il est, pour mes recherches. Mes recherches qui...
Evet, şu anda Slaughter ile çalışıyorum.
Non, je suis avec Slaughter, de la brigade des gangs.
Ah, ve bu arada yanındaki Slaughter- -... bu alemde nam salmış.
- Et, au fait, ton Slaughter a une sacrée réputation aux gangs.
Slaughter birini etkisiz hale getirdi ama diğeri kaçmaya çalıştı.
Slaughter a chopé l'un des deux gars, mais l'autre a tenté de s'enfuir.
Umursamazsın dedim. Bunun dışında, Slaughter gibiler devamlı yer değiştiriyorlar, bilirsin işte?
Les mecs comme Slaughter voguent d'un commissariat à l'autre, ce sont des nomades.
Yemin ederim! - Güle güle. Slaughter, çıkar beni buradan!
Slaughter, sors-moi de là!
Narkotiğe göre, Cesar Vales düzinelerce insanın ölümünden sorumlu Mexico Şehri'ndeki iki polis ölümü de dahil, adamları balyozla öldürüp parçalara ayırmış.
D'après la DEA, Cesar Vales est suspecté du meurtre d'une douzaine de personnes, dont trois flics au Mexique, tués à coup de masse avant d'être découpés en morceaux. Castle et Slaughter veulent le serrer?
Bahsine bile girerim çünkü plakayı araştıran sadece ben değildim.
Je suis pas seul à avoir cherché cette plaque. Slaughter l'a fait.
O kadar da kötü değildi.
Pas du tout, Slaughter avait un plan.
Slaughter'dan geliyor.
C'est Slaughter.
Slaughter çok ileri gitti.
Slaughter est allé trop loin.
Beni uyarmıştın Slaughter hakkında, ve ben de dinlemedim.
Vous m'aviez prévenu et j'ai pas écouté.
Slaughter'ın fikrini değiştirmek için yeterli değil eğer sen de daha iyisi varsa tabii.
Ça ne convaincra pas Slaughter, à moins d'avoir autre chose.
Katliam 10?
Slaughter 10?
- Söylenmişse bile, söylenmemeliydi. Bu olmadan da yapabilirsiniz, Bayan Slaughter.
Elle parle de légitime défense.
- Sizi şimdi uyaracağım. Benim mahkememde birleşik çapraz sorgulama yapılır. Öyle havaya el bombasını bırakıp da saklanmak olmaz, Bayan Slaughter.
Si ça avait été le résultat d'une question posée par un policier, ce serait alors totalement inadmissible, car les questions doivent être enregistrées au commissariat, en présence d'un avocat... afin que la police soit protégée de la tendance des criminels
Siz kaşındınız, Bayan Slaughter.
C'est suffisant. Allons-y.
- Çekmeseniz şaşırırdım.
Où voulez-vous en venir, Mlle Slaughter?
Alison Slaughter.
Vous vous foutez de ce qu'elle était.
- Direkt kucağınıza düştü.
Un officier de police approche. Alison Slaughter.
Detektif Slaughter, bize neler söyleye- -
- Inspecteur Slaughter, un mot?
Sence Castle ve Slaughter peşlerinden gitmiş midir?
C'est sûr.
Slaughter da soruşturmuş.
Si Castle et Slaughter vont là-bas, ils vont mourir.
Eğer Castle ve Slaughter adamın peşinden giderlerse ikisi de ölecek demektir.
Préviens Castle.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]