Soccer translate French
193 parallel translation
Maça kızı, futbol...
Nous jouons au vingt-et-un, au soccer- -
Sanırım, sizler buna "soccer" diyorsunuz.
Vous appelez ça le soccer!
Futbolcu olacak gibi, değil mi?
Ce sera un joueur de soccer. Il l'est.
Billy, okuldan sonra bizimle futbol oynamaya gelecek misin?
Dis, Billy, tu veux jouer au soccer avec nous après l'école?
Her zaman ki mekanına gitti futbol seyretmek için.
La télé de Rory le lâche Il va voir son match de soccer au pub. il va au pub
Bir kadeh en sağlam zıkkımdan ısmarlar patlayacak mekana ve her zamanki saflığına geri döner.
Là, il commande une bouteille de la plus forte boisson du pub. il commande du fort. et remet la chaîne du soccer.
Öyleysen Barbara'yı futbola götürür, sonra da seni dansa bırakırım.
Si tu vas mieux, je conduirai Barbara au soccer, puis je t'y emmènerai.
Affedersin? Ayak topunda.
- Pardon, soccer, que toi.
Aptal olma? Bilirsiniz ki, Siz Atlın Bacak'ın hakem olması ve bize karşı genç bir takım yönetmesi çok harikadır. and leads a young soccer team
Qui ne ferait pas confiance à "Pied D'or" comme arbitre, et comme manager d'une toute nouvelle équipe.
W.U.S.A. futbolu!
W.U.S.A. soccer!
Hafta sonu antrenman var...
Il disait toujours... "C'est l'entraînement de soccer de Frankie ce week-end."
Ben yarını alayım, sen bugünü.
Je prendrai demain. Prends aujourd'hui. Frankie a une séance de soccer.
Küçük ian'ın nerede okula gittiğini, nerede futbol oynadığını görmek istiyorum.
Je veux voit où le petit Ian est allé à l'école et à joué au soccer.
Anne benim futbol maçıma onunla gelecek birini istemek.
Maman veut que quelqu'un l'accompagne à ma partie de soccer.
Çocukken futbol oynamama izin vermedin.
Je n'irai pas. Tu ne m'as jamais laissé jouer au soccer.
... gerçekten de futbol maçına yalnız gitmek istemiyordu.
C'est Lucille. ... mais elle ne voulait pas aller au soccer seule.
Her neyse, Annyong futbol oynuyor, ama sanırım görmezden gelmem gerekiyor.
Annyong, lui, joue au soccer, mais je devrais passer par-dessus.
Oscar, çocukların futbol maçındayız, Woodstock'ta * değil.
Oscar, c'est une partie de soccer, pas Woodstock.
Futboldan söz ediyorsunuz, değil mi?
Vous parlez de "soccer"?
Bak, ben çocuklara sadece futbol öğretmiyorum, onları adam ediyorum.
Phil, je ne fais pas que les entraîner au soccer. J'en fais des hommes.
Mark'ı kafamızı dinlemek için futbol takımına soktuk.
On a inscrit Mark au soccer parce qu'on voulait se reposer.
- Futbolla ilgili bir şey var mı?
- Tu n'as rien qui soit lié au soccer?
Her neyse, oğlumun futbol takımını çalıştırıyorum.
Je suis l'entraîneur de l'équipe de soccer de mon fils.
Futbol takımı mı?
- Au soccer?
Ama bunun futbolla ne ilgisi var hocam?
C'est quoi le rapport avec le soccer?
Futbolla ilgisi yok. Ama çöplerimin atılması lazım.
Ça ne t'aidera en rien au soccer, mais ça va sortir mes vidanges, compris?
Hocam, antrenmana gitmemiz gerekmiyor mu?
On ne devrait pas plutôt jouer au soccer?
Antrenmana pis bir arabayla gidemem.
Je ne vais pas jouer au soccer avec une auto sale.
Ben maç kazanmak istiyorum!
Je veux gagner une partie de soccer.
Buck'ın Partisinde Top'lanalım Futbol Federasyonu'nun aileler gecesine hoş geldiniz.
Éclatez-vous à la mi-saison de Buck au souper des parents de la ligue de soccer de Highland Heights.
Futbol takımına girmeyi düşünürler mi?
Seraient-ils intéressés à jouer au soccer?
Hiç futbol oynamayacaklar mı?
Ils ne jouent pas du tout au soccer?
Önce et, sonra futbol.
La viande avant tout, le soccer ensuite.
Futbol eğitim DVD'si.
Le D.V.D. Du soccer pratique.
Size evin içinde futbol oynamayın, demiştim.
J'ai dit : "Pas de soccer dans la maison."
Sonuçta bu çocukların asıI istediği futbol oynamak.
Ces enfants ne veulent que jouer au soccer.
Bize nasıI futbol oynanmayacağını öğretti.
Il nous a appris comment ne pas jouer au soccer.
- Bu sadece bir futbol topu.
- C'est un ballon de soccer.
- Sen de "soccer" fanatiği misin?
Tu suis le football?
- Sakın "soccer" dediğini duymasınlar.
Ils n'aiment pas qu'on disent "football".
- "Soccer" hakkında mı?
Sur le football?
- Hayır dostum. "Soccer" değil.
- Non, pas sur le football.
Başlayacağım şimdi. "Soccer" deyip durma.
Et, putain, arrête de dire "football".
"Soccer" hakkında birşeyler öğrenmek istemiştin.
C'est toi qui voulais savoir ce qu'était le "football".
Ve Luke, futbolcu.
Et Luke. Soccer.
Spor meselesi, futbol takımı.
Le sport, l'équipe de soccer.
Geçen gece futbol maçında eğlendin mi?
As-tu aimé le soccer l'autre soir?
Bunu sevdiğini bilmiyordum.
C'est fini. Tu aimes le soccer?
Düzgün çocukların Olmalı Bulvarı'nda dolaştığı... ve Olmalı Futbol Takımı'nın rakibi Gerçeklik Spor'a yenildiği ülke.
Ah, le pays des Devrait! Où des enfants bien arpentent le boulevard Devrait. Où l'équipe de soccer de l'école se fait botter son cul optimiste... par son rival en ville, les Techniques du Rappel à la Réalité.
Soccer.
Le soccer.
Siz çocuklar "ayak topu" mu oynuyorsunuz?
Vous avez joué au "soccer"?