English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ S ] / Springer

Springer translate French

244 parallel translation
Nancy Springer'ın dediğine göre orada sadece atlarla ilgilenilmiyormuş.
Il paraît que là-bas, elle ne s'occupe pas que des chevaux.
Springer'daki tren soygunu için hala onu ariyorum.
Je le cherche pour l'attaque du train, à Springer.
Springer.
Springer...
Öğrenci Springer. Şu ana kadar iki kez uzaklaştırma almış. Sayamayacağım kadar da uyarı almış.
Le cadet Springer a déjà été mis aux arrêts pour faute et négligence.
Böyle bir sorumsuzluk yapabilecek biri varsa, o ancak Öğrenci Springer olabilir.
Si quelqu'un est capable d'une telle irresponsabilité, c'est lui.
Şu öğrenci Springer'i nerede bulabilirim?
Où se trouve Springer?
Öğrenci Springer?
Cadet Springer?
Sanırım sizi Springer'in mıntıkasında buldular, doğru mu?
Vous étiez dans la chambre de Springer?
Anlatıni Komiser Springer'la küçük bir konuşma yaptınız?
Dites-moi, lieutenant, vous avez parlé avec Springer?
Springer topu temizleme görevindeydi, doğru mu? Evet, efendim.
Springer était en charge de l'entretien du canon, exact?
Springer topu temizleyen son kişiydi.
Springer est le dernier à avoir nettoyé l'arme.
Ve Springer'in ihmalkarlık geçmişi var.
Springer est connu pour sa négligence.
Biliyorum ki, siz öğrenci Springer'in topu temizlerken, bezi dikkatsizce orada bıraktığına inanıyorsunuz.
Vous pensez que Springer a laissé le chiffon en nettoyant le canon.
Fakat eğer Springer değilse, ve biri o topu temizlemiyorsa, ve bezi içine koyuyorsa, bu kasıtlı bir eylemdir.
Mais si ce n'est pas Springer et que quelqu'un d'autre y a mis le chiffon, alors, c'est intentionnel.
Bay Springer'le küçük bir konuşma daha yapabilirsiniz.
Vous pourrez discuter avec M. Springer.
Springer'i görmüyorum.
Je ne vois pas Springer.
Biliyorsunuz, öğrenci Springer topta bez bıraktığını yadsıyor.
Vous savez, le cadet Springer nie avoir laissé ce chiffon.
Springer toptan sorumlıu idi. Bu yeterli, Komiser.
Springer était responsable de l'arme, c'est suffisant.
Evet, sanırım öğrenci Springer'in dolabında onun gibi bir şey gördüm.
Springer a le même que vous, votre collier.
Şu çocuk Springer var ona geri dönmek niyetindeyim.
A part ce garçon, Springer. Je vais consulter son dossier.
Öğrenci Springer'in akademi alanından altı kez gizlice sıvışırken yakalandığını görüyorum.
Springer a essayé six fois de sortir de l'école.
Roy Springer. Gitmiş.
Roy Springer est parti.
Komiser Kolumbo ofisinizde sizi bekliyor, öğrenci Spriger'le birlikte.
Il est avec le cadet Springer.
Bay Springer.
Monsieur Springer.
Albay, öğrenci Springer...
Le cadet Springer...
Öğrenci Springer akademiye dönmeğe karar verdi.
Il a décidé de réintégrer l'académie.
Bay Springer, akademinin kurallarını ciddi bir biçimde çiğnemen dolayısıyla yapılacak soruşturma süresince ikinci bir emre kadar oda hapsindesin. Serbestsin.
M. Springer, au vu des infractions au code de l'académie, vous serez confiné dans vos quartiers.
Springer?
Springer?
Hayır, efendim. Bu Spriger'in dosyası değil.
Non, ce n'est pas le dossier de Springer.
Bay Springer için benim büyük umutlarım var.
J'avais de plus grands espoirs pour M. Springer.
Haynes ve Springer'i düşününce ve bu dosyaya bakınca, tepkilerinin öngörülebilir olması, ben başka bir şeyi ilginç buluyorum.
Je pense à Haynes et Springer et à ce dossier, au fait que leurs réactions sont prévisibles. J'ai trouvé autre chose d'intéressant.
Biri Springer'de, nöbetçi subay ve bende. Bunlar akademideki her kapıyı açar.
Springer en a un, l'officier en charge et... j'ai un trousseau qui ouvre toutes les serrures.
Şey, Springer'in o sırada akademide olmadığını biliyoruz.
On sait que Springer n'était pas sur le campus.
O halde biri springer'in anahtarlarını almış olabilir ya da nöbetçi subayınkileri.
Quelqu'un a pu prendre les clefs de Springer. Ou les clefs de l'officier en charge.
O halde demek oluyor ki, ya Springer'inkiler olmalı ya da nöbetçi subayınkiler.
Il reste le trousseau de Springer ou de l'officier.
Neden artık Siyah Orkide'ye uğramıyorsun?
Pourquoi tu ne viens plus chez Springer?
Öyle de olsa, şampanya istiyorum Springer.
Moi, je veux du mousseux!
Springer'in Yeri'nde öleceğimi sandım.
Et chez Springer, j'ai cru que j'allais mourir.
Springer'in Yeri'den başka nerede oldu?
Bien sûr, chez Springer.
Springer, benden iki bira ver!
Springer, deux bières. Sur mon compte.
Okuluna döndüğün zaman eğer Andy McEwen saçlarını çekmeye devam ederse Bayan Springer'dan onu sınıfın arkasına yollamasını iste.
Quand tu retourneras à l'école... si Andy McEwen recommence à te tirer les tresses... demande à Mme Springer de le placer au fond de la classe.
Sana bir şeyler göstereceklerini biliyorum ama burada Bayan Springer, annen ve babandan öğrenecek daha çok şeyin var.
Je sais que tu apprendras... mais tu peux apprendre beaucoup ici avec Mme Springer et tes parents.
Springer, sen ve Arcee Autobot şehrini dönüştürün.
Springer et Arcee, transformez Autobot City.
İşte böyle devam et Springer.
Continue, Springer, on arrive!
- Neler oluyor?
Springer, que se passe-t-il?
Tamam, Al Springer ile bir keresinde Fransız öpücüğü denedim.
J'ai embrassé Al Springler avec la langue.
Springer 1. kaleyi gelecek, Harris atıyor,
Springer s'éloigne de la 1re, Harris vers le marbre,
Springer dışarda.
Springer est éliminé.
Jerry Springer'ın Cuma gösterisindeki ana fikirdi bu.
C'était la devise finale de Jerry Springer.
Jerry Springer'ın şovunda kurt adam bebeği olan bir kadın onun evine gittiğinizi söyledi.
Dans l'émission de Jerry Springer, la mère d'un bébé loup-garou a dit que vous étiez allé chez elle.
Crystal Springs'teki önemli olaylar
PLEINS FEUX par Crystal Springer

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]