English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ S ] / Stands

Stands translate French

180 parallel translation
Oyunlar bölümünde problem var.
On a des problèmes sur les stands.
Her yerden görülecekler.
Ils construiront leurs stands.
Pit alanlarında ve kasaba panayırlarında çalışmış diye duymuştum.
Puis, il a travaillé aux stands de courses de province.
Oyuncular 30 üstü yaş grubundandı. The Beatles o zamanlar hala çok modaydı.
J'aime expliquer, de sorte qu'ils viennent m'écouter, et retournent aux autres stands en ayant appris quelque chose.
Sonunda Yamura kenara çekiyor.
La Yamura s'avance vers les stands.
KOLTUKALTLARI
STANDS
Johann Ritter'in kullandığı 21 numaralı Gulf-porsche, pite girdi.
La Gulf Porsche, la numéro 21 de Johann Ritter, arrive aux stands.
Görünen o ki ne Porsche menajeri David Townsend ne de Ferrari menajeri Loretto Fuselli arabalarını bu çekişmeli yarışta erken bir pitstopa çağırmak istemiyorlar.
Ni le manager de Porsche, Townsend, ni le manager de Ferrari, Fuselli, ne veulent rappeler leurs voitures aux stands dans cette course très serrée.
Ve aynı zamanda 20 numaralı Porsche pite geldi
La Porsche numéro 20 est aussi rentrée aux stands.
yarış lideri : 21 numaralı Gulf-Porsche pit-stopunda beklenmeyen bir sorunla karşılkaştı.
En tête, la Porsche numéro 21 n'est pas rentrée aux stands pour un simple arrêt de routine.
İşte ikinci sıradaki araba, 8 numaralı Ferrari, pite giriyor son sürücü değişikliği ve yakıt için.
En deuxième position, la Ferrari numéro 8 s'arrête aux stands pour son dernier ravitaillement.
Eric Stahler yarışın kalan kısmında arabayı kullanacacak ve kesinlikle hala pitte olan 21 numaralı Gulf-Porsche'nin önünde yarışa devam edecek Çok yavaş.
Erich Stahler va prendre le volant pour le dernier relais et va sûrement passer en tête devant la Porsche, toujours aux stands.
Bayanlar ve baylar, 1. ve 2. sıradaki araçlar motor sorunları yüzünden pite girdiler.
Les voitures en 1 re et 2e position sont dans les stands à cause de problèmes techniques.
Parkta şans oyunları oynanıyor, her yerde bayraklarımız uçuşuyor ve güreşler yapılıyordu.
"Dans le parc, il y avait des drapeaux, des jeux, " des stands et des matches de catch.
Gelişmenin, doğal olarak kendine özel bir yolu var, fakat, seni imtiyazlı olarak görmek istiyorum.
Le lotissement, bien entendu, a un accès prive mais je voulais vous faire voir les stands.
Oldum olası kendini Indianapolis yarış pistinde hayal etmişti.
Il se voyait dans les stands aux 500 miles d'Indianapolis.
- Gel. - Stanttakilere gösterelim!
- On va voir les gens aux stands!
Yolda durmak zorunda kaldım.
J'ai du faire un arrèt aux stands.
Dean, Peale ve Christopher'ı alıp lunaparka git.
Prenez trois agents. Fouillez les stands.
The way he stands, the way he moves, talks.
Sa manière de se tenir, de marcher, de parler.
Sarajevo'daki pazarda neredeyse tüm tezgahlar boş.
Les stands au marché noir de Sarajevo sont presque tous vides.
- Geziyordum.
Voir les stands.
- Gördüğün gibi çalışıyorum. - Hey.
Va voir les stands si j'y suis.
- Atış alanları.
- Les stands de tir.
Bayan Forman standlarda limonata satan çocuklara hep taş atardım.
J'ai toujours tabassé les gamins qui tenaient des stands de limonade.
Neredeyse binlerce gönüllü, ve plajda bir sürü kabinler var, umarım daha fazla katılımcı buluruz.
Avec des milliers de bénévoles et des stands tout le long de la plage, en espérant recruter d'autres personnes.
Tüm yarışçılar pit alanında son hazırlıklarını tamamlıyor.
Les pilotes dans la voie des stands... règlent les ultimes préparatifs.
Brandenburg, Bly ve Tanto hızlı pit stoplar yaptılar.
Brandenburg, Bly, Tanto quittent leurs stands.
Dükkanı daha yeni toparladık.
Je viens de cirer les stands.
Karnavalda bütün stand'lardan... çok para getiriyordu
Il gagnait plus d'argent que les stands de la concession.
Evet, gelecek içindi, alışşan iyi olur.
Rendez-moi ces bons vieux stands de tir.
Kapının önünde sevgilin... sana aşk getirmiş.
"Vos stands ( positions ) aim ‚ s · votre seuil..." "Il apporte l'amour"
Buna Washington usulü politika denir, oynaşma ve öpücük yok.
On fait de la politique à Washington, pas du douillet et des stands de baisers.
Pit'e giriyorum.
Je viens dans les stands.
Servis şefinin dediğine göre pit molası normalmiş.
Le chef d'équipe a dit que cet arrêt aux stands était parfait comme dans un manuel.
Kitaba uygunmuş. Servis alanını ve arabayı inceleyelim.
- OK, allons voir les stands et la voiture.
Ne durumdayız?
Comment ça se présente? Des centaines de manières de mourir dans des stands.
Pit'te ölmenin yüz türlü yolu var.
Une centaine de manières de mourir dans les stands...
Sürücülerin üstündeki logoları görüyor musunuz? Sonra arabaların, stantların.
Vous voyez les logos sur les pilotes, les voitures et les stands?
Dedektife anlattığım gibi, pit molası saat gibiydi.
C'est comme je l'ai dit au détective. L'arrêt aux stands a été parfaite, en 9 secondes 8.
Böyle bir şey asla olmamalıydı.
Ernest a dépassé Jimmy juste après les stands, et ça, ça ne devrait jamais arriver.
Pit molasından sonra hız kaybetmiş.
Il a perdu de la vitesse après l'arrêt aux stands.
İşte pit molasından önceki ve sonraki hâli. Farkı görüyor musun?
Voici l'aile avant l'arrêt aux stands et la voici après.
".. ama tırpanının bilmesi için :
- Rien. And nothing stands but for his scythe to mow :
Pittekilerin dikkatine.
Jetons un œil dans les stands.
İşte ikinci Ferrari arabası geliyor.
La deuxième Ferrari rentre dans les stands.
Savaş yerlerinize geçin.
Allez aux stands de tir!
Kapının önünde sevgilin... sana aşk getirmiş.
"Vos stands ( positions ) aim ‚ s · votre seuil..."
Pit'te saniyenin onda biri kadar daha uzun kalan, üç sıra kaybeder.
Je veux dire... un dixième de seconde dans les stands vous coûte 3 places dans la course.
Kontrol örneği bulamadım.
Vraiment? Tu as regardé avec les autres stands?
Niye standınıza geri dönmüyorsunuz çocuklar?
Et si vous retourniez à vos stands, d'accord?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]