Stock translate French
1,516 parallel translation
Ben sadece dans ediyorum.
Où est son stock? Moi, je danse.
Bu yüzden bizim malımızı istedi. Sevkıyatlarımızı devralmak.
Alors, il voulait notre stock et reprendre nos cargaisons.
Gruhani kardeşlerin stokuna erişmeni sağlayacağız.
On te donne accès au stock des frères Gruhani.
Kötü Fransız ilaçlarını tamirhaneye getir. Ben de Gruhani'nin kardeşi Babak'a elindekileri getirteceğim.
Tu apportes les médocs français au garage et le frère, Babak, viendra avec tout son stock.
Ama malı nerede sakladığını bilmiyoruz.
Si, mais il nous faut son stock.
Stoklar azalınca pazarda kavga çıktı. Adamlarımla düzeni sağlamak için girdik.
Une bagarre a éclaté sur le marché quand le stock a baissé, mes hommes et moi avons dû intervenir pour rétablir l'ordre.
- Tüm stokunuzu almak isterim.
J'aimerais acheter tout votre stock.
Stokta tutamıyoruz.
Elles prennent tellement de place que l'on ne peut pas les garder en stock.
eroini icinde sakliyor.
son stock d'héroïne.
Hey, Bobby, sen zuladan sorumlusun.
Bobby, tu t'occupes du stock.
Geri alman için sana bir şans veriyoruz.
On te propose de récupérer ton stock.
Malın hafiflediğini fark edene kadar sürücülüğü o yapıyordu.
- Jaden Reid. Il faisait la navette, mais il tapait dans le stock.
Bu... aslında... aşkın büyük dökümü.
Nonnnn... vois ça plutôt... comme... un immense stock d'amour.
Şimdi sen götüne benim ayağımın büyük bir dökümünü yemek üzeresin!
Dans ce cas, tu es sur le point de recevoir un immense stock de mon pied dans tes fesses!
Çünkü, senin gibi usta bir ganster... adam gibi gözcüler yerleştirir, paketini de yol ortasında bırakmazdı.
Parce qu'un gangster comme toi ne monterait pas une boutique si nulle sans mecs qui montent la garde, avec le stock visible.
Sahne görevlileri mobilyaları depodan taşırken bir tanesini düşürdüler.
Les machinistes déplacaient les décors de la salle de stock, et ils ont laissé tomber un objet.
Turuncu şerit siparişi daha sonra gönderilir ama elimizde koyu kırmızı dallar var.
Les rayures, non, mais on a la bruyère en stock.
Bak, biraderim fazladan sipariş verdiklerini söylemişti nasıl olsa bazıları çalınır diye.
Un pote m'a dit qu'ils ont du stock en plus pour ce qu'ils se font voler.
Baksana stajer, hala 5 tane sadwiç var.
Hey l'intérimaire... il nous reste une dizaine de sandwichs en stock.
Keşfettiğim başka bir şey de eğer ucuz mobilya alacaksanız Japon yapıştırıcısı depolasanız iyi edersiniz.
Un autre truc que j'ai découvert c'est que si tu achètes des meubles pourris, fais un stock de SuperGlue.
Onun adı... - Tamam, üzgünüm. - Tekrar eder misiniz?
quand aurez-vous en stock celui avec les poignées?
Günler Y2K'i düşünerek geçerken,... ihtiyacımız olan erzakları stoklamaya karar verdik... ve yalnız değildik.
Quelques jours avant le bug de l'an 2000, on décidait de se constituer un stock de provisions... et on était pas les seuls.
Eminim orada bir zulası vardır.
Je suis sûr qu'il en a un stock là-bas. Je vais en ramener un peu.
Bu iyi bir mal.
C'est du bon stock.
Benim malımı kim aldı?
Qui a pris mon stock?
İyi de polis senin zulanın yerini nasıl biliyor?
Mais attends, comment les flics pourraient savoir où tu caches ton stock?
Biraz daha kütüğe ihtiyacım var.
J'ai juste besoin d'un stock de bois...
Sang-chul patronun işleri oldukça iyi galiba.
On a du stock. On peut dire que Sang-Chul a réussi.
Stokta kalmamış ki.
Rupture de stock.
Hükümetin büyük ölçüdeki promisin stoku çalınıyor ve bir gün sonra, 4400 merkezinin bir çalışanı internette boy gösteriyor.
Un stock gouvernemental énorme de promicine disparait, et un jour plus tard, une employée du centre des 4400 débarque sur internet en se faisant une injection.
Şu önünde dikildiğin şeyler benim.
Le stock devant lequel tu te tiens est à moi.
Collier hâlâ iş başında. Demek promisini güvenli bir yere gizliyor.
Collier est toujours dans la nature, ainsi que son stock de promicine.
Müdür, güvenlik görevlilerinden birinin hırsız olduğunu düşünüyor.
Le stock s'est mis à disparaître. Le propriétaire pense qu'un des gars de la sécurité le détourne.
Evet, Welch ve Simon onu üç yıl için 2 milyon dolara tutmuş görünüyorlar.
Oui, Welch Simon lui offrent 2 millions sur 3 ans, et des stock options.
- Hisse senedi seçemiyor muyum?
- Tu me dis que je ne peux pas prendre un stock?
- O halde gizli zulana dal.
- Utilisez votre stock secret.
O halde çok gizli zulana geç.
- Alors votre stock secret secret.
O halde çok ama çok gizli zulana geç.
Alors votre stock secret secret secret!
Pekala, Batı Yakası Marketi'nden bir tane "hayır".
Ok le Monoprix en a pas en stock.
Tıbbi malzemelerinize bakmamız gerekiyor Dr. Hicks.
Nous allons devoir vérifier votre stock médical, Dr Hicks.
Patronun olarak anladığım kadarıyla, seni fiziksel olarak incitmek sadece benim etkimi azaltır.
Étant ton patron, si je te blesse physiquement, ça réduit mon stock.
NASCAR'da verdikleri gibi güzel bir kupa yok mu?
Un de ces trophées cool comme ils remettent au NASCAR *? * ( principal organisme qui régit les courses automobiles de stock-car aux USA. )
Ama eğer değersiz yerleri bombalarsanız, savunmalarını biraz delersiniz ama, zaman geçtikçe, insan gücü ve yakıt harcayıp, bomba stoklarınızı bitirirsiniz.
Mais si tu bombardes des cibles moins importantes, Oui, tu dilues certaines de leurs défenses, mais avec le temps, tu risques de sacrifier les forces humaines, le carburant, et de vider ton stock de bombes.
Yaşam deposu...
Un stock de vies?
Çünkü tüm dünya stokunu Irak'a gönderdim sanırım.
Je crois que tu as envoyé le stock mondial en Irak.
İzleyecek bir sürü DVD'im var, ve babanın beni elleriyle beslemesini istiyorum.
J'ai un stock de DVD à regarder, et j'attends de ton père qu'il me donne à manger
Anlaşılan, kağıt fabrikasındaki bir çalışan.. kağıdın ortasına müstehcen birşeyler çizmeyi komik bulmuş. Hem de 24 kilo kağıtta çıktı.
Un employé de l'usine de fabrication a trouvé drôle de mettre un filigrane obscène sur notre stock de papier à lettres crème.
Daha önce hiçbir dickienin, kendi malını çektiğini görmemiştim.
Je n'ai jamais vu un Dickie charger son propre stock.
¶ Kağıt bitti Stoklar tükendi ¶
Plus de papier, plus de stock
Şekerli. Teşekkürler.
Ce jeu n'est plus en stock depuis deux mois.
Elimizde kalan son parçaydı!
C'était le dernier en stock.