Subay translate French
4,482 parallel translation
Cenaze Destek Subayı yoldaymış.
L'officier du service est en route.
- Cenaze Destek subayı sizinle en kısa zamanda temasa geçecek.
Un officier du service de soutien vous contactera - dans un délai de quatre heures.
Bir Cenaze Destek Subayı, cenaze düzenlemelerine yardım etmek için en kısa zamanda sizinle temasa geçecek.
Euh... Un officier du service de soutien vous contactera sous peu pour vous aider à organiser... les funérailles.
Bir Cenaze Destek Subayı sizinle birkaç saat içinde temasa geçecek.
Un officier de soutien vous contactera dans les prochaines heures...
Bir Cenaze Destek Subayı önümüzdeki saatlerde sizinle temasa geçecek.
Un officier du service de soutien vous contactera d'ici quelques heures.
Neyse, subay iki blok ötede vurulmuştu.
Notre lieutenant essuyait des tirs, deux pâtés plus loin.
Öyleyse onun baştabip subay olarak sahip olduğu sorumlulukları siz devralıyorsunuz. Öyle mi?
Vous voici donc officier médical en chef.
Tabii buralarda benim kadar aç başka bir Yıldız Filosu subayı varsa, bilemem.
Vous voyez un autre officier affamé par ici?
KGB de üst düzey bir subay
Officier supérieur du KGB.
Lağım tankı süren Polonyalı bir subay.
Un officier de l'armée polonaise qui conduit un char bon.
Sayın subay adayı, olağanüstü teniniz için bir madalya hak ediyorsunuz.
Officier cadet, vous méritez une médaille pour peau exceptionnelle.
Sayın subay adayı, Orospular Ordusu'nda general olmalıydınız.
Officier cadet, vous pourriez être général de l'armée des salopes.
Hiçbir asker, ben burada subay olduğum sürece küfredemez.
Le guide du cadet stipule qu'on ne prononce pas de jurons durant la formation.
Tamam subay adayı.
Oui, officier cadet.
Subay gazinosunda sizin için daha sert birşeyler bulabileceğimize eminim efendim.
Je suis sûr que l'on peut vous trouver quelque chose de plus fort dans la salle des officiers, Monsieur.
Kurmay subayınız burada olmaktan gayet memnun gibi görünüyor.
Votre officier supérieur semble parfaitement satisfait de l'état des choses.
Galactica'nın yetkili subayından geminizin şu an ki kaptanına önemli bir çağrıdır bu.
Répondez. Ceci est un message prioritaire du commandant du Galactica au commandant en charge de votre vaisseau.
- Raptor'ın vericisi devre dışı, iniş subayı ayarlandı, efendim.
Le transpondeur du Raptor est coupé et vous avez le feu vert pour décoller.
Pardon Şef, iniş subayı haber verdi sanıyordum. - Bu uçağın hemen uçması onayladı.
L'officier de pont devait vous prévenir, cet oiseau a été autorisé à décoller.
Şimdiye kadar iniş subayını aramış olmalılardı.
Ils auraient déjà dû contacter l'officier de pont.
Neden bir subay olarak görevlerini ihmal ettiğini kabullenmiyorsun?
Pourquoi ne pas simplement admettre que vous avez abandonner vos tâches en tant qu'officier?
Yoklama için güvenlik subayının ofisine gidin. Sınırlı alan izni olan tüm mürettebat.
Rendez-vous chez le capitaine d'armes pour l'appel, personnel autorisé uniquement.
- Athena'dan İniş Subayına, gecikmenin sebebi nedir?
Officier de pont, ici Athéna Quand puis-je partir?
Cylon olduğun için seni suçlayamam özellikle de şimdiye kadar gördüğüm en iyi subay ve en yakın arkadaşımsın da aynı zamanda.
Je peux pas te reprocher... ce que tu es. Surtout parce que... tu es aussi mon meilleur ami et mon meilleur officier.
Ayrıca Amiral, son isyandan sonra hapsedilmiş tüm eski subay ve mürettebatı da istediğini belirtti.
Et l'amiral accepte aussi d'anciens officiers et techniciens incarcérés après la mutinerie.
Peki ya bir pilot veya üniformasına layık bir subay olmaya?
Vous pouvez devenir pilote? Un officier digne de l'uniforme?
Koloni filosunda subay mısınız? Evet.
- Êtes-vous un officier de la flotte?
Bu kayıtların korunması bir kurmay subay olarak benim görevimin bir parçasıdır.
Le maintien de ce dossier fait partie de mon devoir d'officier.
Ayrıca bir subay.
Et officier.
Subay evi - kardeşime baktım.
Je cherchais mon frère.
Teknik subay da zaten... hızlı ve tam yerinden " dışında birşey de bilse ya!
Comme le dit l'officier tech "prudent, rapide et précis".
paraşütçü komandolar Teknik Subay Sanada ve benim bulunduğum grupça yürütülecek.
Les unités qui iront seront les black tigers, les parachutistes l'officier scientifique Sanada, et moi-même.
Mekanik Subay!
Officier mécanique!
Godric'le sen SS Subayı mıydınız?
Godric et toi, vous étiez des SS?
Ben bir deniz subayıyım.
Je suis un officier de marine.
Savaşçıları olan bir subay mısın?
Un officier avec des guérilléros?
50,000 subay ve asker.. .. yenilmez olarak gösterilen Alman ordularına karşı.. .. kazanılan zaferin bir sembolü olarak Stalin tarafından..
Cinquante mille officiers et soldats furent exhibés par Staline comme symbole de son triomphe sur les troupes allemandes jusqu'alors invincibles.
Dog Grubu'nun levazım subayı yenilebilir olduğunu iddia ediyor.
Le quartier-maitre de la Dog compagnie dit que c'est comestible.
Beni subay yapıyorlar seni de istihbarata atıyorlar.
Eh bien, c'est un bon résumé du corps des Marines, non, Leckie? Ils me font officier et il te mettent aux renseignements.
Farklı bir emir vermedikçe subay mutfağını temizlemekle görevlisin.
Aye aye, monsieur. Vous n'êtes plus aux renseignements, avec effet immédiat.
Ve elbette bir subay ile çıkıyor.
Et elle sort avec un officier.
Ben istihbarat subayıyım.
Je suis officier des renseignements.
- Bizi rahatlatacak subay siz misiniz?
Vous êtes l'officier qui vient nous relayer?
- Çünkü gerzek subayın biri haritayı yanlış okudu ama bu kimsenin umurunda değil!
- Parce qu'un trou du cul en galons a mal lu la carte. Et que tout le monde s'en tape de nous.
İyi bir subay.
- C'est un bon officier.
Kıdemli subayın, dost ateşi hakkında yalan söyledi.
Votre officier supérieur... vous a fait mentir sur le feu allié.
Harbiye'yi bitirip subay çıktık ve kendimizi çöken, can çekişen bir İmparatorluğun cephelerinde savaşırken bulduk.
Diplômés de l'école militaire et devenus officiers... nous nous sommes trouvés luttant pour un empire s'écroulant, en agonie. Je ne vais Jamais oublier cette nuit d'adieu à Salonique.
Onbaşı Werth Deniz Kuvvetleri'nin örnek subayıymış.
Le caporal Werth est le marine idéal.
Subay bir arkadaşım onun için bazı işler yapıyordu.
Un ami de l'armée a travaillé pour lui.
- Bir sivil, bir donanma subayı.
Un civil, - un marine.
teknik subay bozuntusu!
Clair. Net. Précis.