Suikast translate French
1,744 parallel translation
Aklıma Jackie O. geliyor J.F.K suikastından sonra şöyle demişti.
Je pense à Jackie O., Ce qu'elle a dit, après l'assassinat de JFK.
Geass'ım suikast için çok uygun.
Knightmare design : Akira Yasuda Eiji Nakada
Majesteleri İmparator'a suikast emrini bana verin.
Ordonnez-moi d'assassiner l'empereur.
Suzaku'yu gerçekten Majesteleri İmparator'a suikast için yollayacak mısınız?
Vous envoyez vraiment Suzaku assassiner l'empereur?
Her güün suikast oluyordu, ihanetlerin temellerinde yalanlar yatıyordu. Herkes ölüyordu.
Assassinats, trahisons et mensonges rythmaient notre vie.
Bu suikast droidlerinin ne yapacakları belli olmaz.
Ces droïdes assassins peuvent être imprévisibles.
Bunlar hükümet yıkan ya da liderlerine suikast düzenleyen adamlardır.
Ce sont eux qui renversent les gouvernements ou assassinent leurs dirigeants.
Bu arada Başkan Galbrain ve hükümeti suikast soruşturmasında hiçbir gelişme kaydedemedi.
Pendants se temps, le Président et son gouvernement n'ont fait aucun progrès Concernant l'assassinat.
Suikast ve tüneldeki bombalama arasında bir bağlantı olduğuna inanıyorum.
Je crois qu'il y a un lien Entre l'assassinat et l'attentat du tunnel.
Suikast, genel seçimlerden birkaç ay önce oldu.
L'assassinat a eu lieu plusieurs mois avant les primaires.
Amos, suikastın iç kaynaklı bir komplo olduğunu düşünüyor.
Amos pense que l'assassinat est un complot interne.
Ayrıca bu durum, son terörist saldırılar ve suikastın bağlantılı olduğunu düşündüğüm teorimi destekliyor.
Et cela renforce ma théorie Selon laquelle les récentes attaques terroristes seraient liées à l'assassinat.
Son saldırıların sorumlusu suikast emrini veren kişiyle aynı.
Le responsable de toutes ces récentes attaques A aussi ordonné sont élimination.
Bu ipucu, Başkan Sheridan'ın suikastına yönelik soruşturmamızda bir mihenk noktasıdır
Cette piste est un tournant dans nos recherches Concernant l'assassinat du président Sheridan.
Bu esrarengiz adam Başkana suikast yaptı ve sonra kayboldu. Şimdi, benimle işbirliği yapmak istiyor musun?
Maintenant, voudriez vous coopérer avec nous?
Sonra anladık ki suikast, hükümetin içinden yönetilen mevcut yönetimi devirmek için hazırlanan daha büyük bir planın parçasıymış.
Nous avons réalisé que cet assassinat était Juste une partie d'un plus grand dessein au sein de notre gouvernement. Dans le but de renverser L'administration actuelle
Bayanlar ve baylar Başkan Sally Sheridan'a suikast düzenlediğine inandığımız şüpheli Onüç az önce ekibimden gelen bir habere göre yakalanmış ve elimizde.
Mesdames et messieurs, Mon équipe vient de m'informer Que XIII a été appréhendé, Le suspect, que nous croyons avoir assassiné le Président Sally Sheridan.
Size hatırlatırım, ATM kamera görüntüleri haricinde Rowland ile suikast arasında bağlantı kurabileceğimiz başka hiçbir kanıt yok.
Laissez-moi vous rappeler qu'en dehors de cette image de distributeur Nous n'avons aucune preuve reliant Rowland à l'assassinat.
Bu sebeple onu gereken en ağır şekilde sorguya çekmeliyiz gerek suikast gerekse diğer konular hakkında.
Et c'est pourquoi il est impératif D'utiliser la violence Pour le faire parler à propos De l'assassinat et du reste.
Ben bu suikastın içerden yapılan bir saldırı olduğunu söylemiştim.
J'ai suggéré que l'assassinat était une affaire interne.
Suikast-hükümet bağlantısını çıkarmaya çok yaklaşmıştım ama birden görevden alındım.
J'étais sur le point de relier le tueur à l'administration. Et maintenant on me retire l'affaire.
Albay Amos'u Suikast soruşturmasından azletmişler.
Ils ont retiré l'enquête au Colonel Amos.
Bu sadece bir suikast değil, darbe girişimi.
Ce n'était pas juste un assassinat, c'est un coup d'état.
Suikast günü aldığı yaralar yüzünden öldü.
Il est mort de ses blessures le jour de l'assassinat.
Entrikalar, kardeşim eski Başkan Sally Sheridan'a yapılan suikast ile başlamıştır.
Le complot à commencé par l'assassinat de ma sœur, Feu Président Sally Sheridan.
Ulusal Güvenlik Dairesi cesedin kimliğini teşhis ettiklerini onayladı Onüç olarak tanınan suikast şüphelisinin asıl ismi Steve Rowland.
La police municipale a confirmé Avoir identifié le corps et ce serait, En faite, Steve Rowland...
Her gün benim hakkımda yeni bir suikast komplosu ortaya atılıyor bu da bizleri anarşi ve teröre itiyor.
Chaque jour, un nouveau complot se trame contre moi, et nous rapproche de l'anarchie et la terreur.
Olup biten çok acayip şeylerden birisi Jaime Roldos suikastıdır.
Un tas de choses très très étranges se sont passées autour de l'assassinat de Jaime Roldos.
Benim, ve olaya hakim kişilerin çoğunun, bu olayın bir suikast olduğundan hiç bir şüphesi yok.
Je n'avais, comme la plupart des gens qui ont suivi le cas, absolument aucun doute qu'il s'agissait d'un assassinat.
Ve tabi ki ekonomik suikastçı pozisyonumla ben, her an Jaime'nin başına bir şey gelmesini bekliyordum. Komplo veya suikast, emin değildim, ama bir şekilde indirilecekti.
Et, bien sûr, dans ma position de mercenaire économique, je m'attendais à ce que quelque chose arrive à Jaime, que ce soit un coup d'États ou un assassinat, je n'étais pas sûr, mais il serait écarté
Daha önceki bir Irak devlet başkanına suikast için tutulmuş ve başarısız olmuştu. Ama sitemi çok iyi biliyordu.
Il avait été embauché pour assassiner un ancien président d'Iraq, et a échoué, mais il connaissait le système.
Herkes sana suikast yapmak istiyor.
Tout le monde veut t'assassiner.
Peki, suikast nasıl gitti? Maxie, suikastların hareket emri 12333 tarafından ciddi bir biçimde yasaklandığını biliyorsun.
Maxi, tu sais que les assassinats sont formellement interdits parpar le décret présidentiel 12333.
Bin yıl önce dokumacılardan oluşan bir klan, gizli bir suikast tarikatı kurdu.
IL Y A MILLE ANS... UN CLAN DE TISSERANDS FORMA UNE société SECRÈTE D'ASSASSINS.
Bin yıl önce dokumacılardan oluşan bir klan, gizli bir suikast tarikatı kurdu.
Il y a mille ans, un clan de tisserands a découvert un langage mystique dissimulé dans le tissu.
Paul Malcolm suikastının üzerinden 40 yıl geçti.
/ I y a 40 ans, Paul Malcolm a été assass / né.
Politikacı suikastı anlaşmada yoktu.
Les assassinats politiques n'étaient pas prévus dans le contrat.
Bu polis gücü, suikast olarak nitelendirilebilecek bir dizi vahşi infaz gerçekleştirmiştir.
Cette police a commis une série d'actes de barbarie, de fusillades, autrement dit, des assassinats.
Bir bakıma, bu geceki suikastın eşsiz olmasını istedim.
D'une certaine façon, je voulais que cet assassinat soit remarquable.
Prenses Joanne'un ölümüyle ilgili olarak..... bunun bir kaza değil suikast olduğu yönünde kanıtlarım var.
Pour la mort de la princesse Joanne, moi, L, j'ai trouvé les preuves montrant que c'était un complot.
20 Temmuz Suikastı, Adolf Hitler'e Almanlar tarafından yapılmış olan bilinen 15 suikast girişiminin sonuncusuydu.
LE COMPLOT DU 20 JUILLET ÉTAIT LA DERNIÈRE DE 15 TENTATIVES DES ALLEMANDS D'ASSASSINER ADOLF HITLER.
Şimdi sana sahte bir suikast düzenlemeli ve senin yerine generalin cesedini koymalıyız.
Ils jouent encore à ce jeu d'idiots. Pas pour longtemps.
Suikast takiminin, Ben Linus'u yakalayacagini mi soyledin?
- Le commando va coincer Ben Linus?
Size yönelik suikast girişiminden sonra Tanrı'nın sizin için bir görevi olduğuna dair açıklamalar yapmıştınız.
Après la tentative d'assassinat contre vous, vous avez dit être en mission pour Dieu.
Bu arada, suikast nasıl gidiyor?
En passant, comment a été l'assassinat?
Starkwood siyasi suikast işinin içinde değil, Doug.
Starkwood ne fait pas dans l'assassinat d'hommes politiques.
Arşidük Ferdinand'a, Sarayevo'da suikast düzenlenmiş.
On a tué l'archiduc François-Ferdinand à Sarajevo.
Arkadaş'a suikast düzenlemenin.
D'assassiner Ami.
Arkadaş'ın suikastını önceden haber veriyor sayılmaz mı bu?
Est-ce que ça prédit l'assassinat d'ami?
Feodal Japonya'da, bir Ninja casusluk ve suikast üzerine savaş sanatları eğitimi almış paralı bir askerdir.
Pendant la Période féodale japonaise, Les ninjas étaient des mercenaires entraînés en arts martiaux espionnage et assassinats.
Führer'e yönelik bir suikast girişimi daha.
- Un autre complot contre le Führer.