English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ S ] / Suit

Suit translate French

5,729 parallel translation
- Bizi takip ederse ikinizi de öldürürüm.
S'il nous suit, je vous tuerai tous les deux.
Biz sadece meclisin emirlerini yerine getiriyoruz.
On suit les ordres des anciens.
Bu adamlar bizi doğrudan ona götürecek.
On suit ce gars jusque là où elle est.
Ya peşinden gideceğiz ya da benzin istasyonunu kontrol edeceğiz.
On le suit ou on vérifie la station essence.
Ya da mesafemizi korur ve oraya destek olmadan gideriz.
Ou on le suit de près sans renfort.
Uçak kayıt numaralarının peşine düş.
Suit les numéros de vols.
- Bizi neden bilgilendirmedin? Beni takip etmesi için yolladığın adam haber verir diye düşünmüştüm.
Parce que j'ai présumé que votre homme qui me suit l'aurait fait.
Bir yol izlediler.
On suit un chemin.
Takip ediliyorum.
On me suit.
Yerel polis bu açıdan araştırmayı yapıyor.
La police suit cette piste en ce moment.
- Çocuk sapık çıktı.
- Il la suit à la trace
Elinde bir isim olmayabilir Red, ama bu da aylardır bize sıkıntı çıkaran aynı gizemli düşmanımız tarafından yapılmış.
Tu n'as peut être pas de noms, mais, Red, c'est l'oeuvre du même mystérieux ennemi qui te suit à la trace depuis des mois.
İşler yolunda gitmiyor mu?
Ça ne suit pas votre plan?
Başkanlık konvoyunu koruyan bir karıştırıcımız var.
On a un véhicule de contre-mesure qui suit le cortège présidentiel.
Uzman Francesca "Frankie" Gonzales. 2012'de bir sayfa dolusu hafif suç sebebiyle ordudan ihraç edilmiş.
Spécialiste Francesca "Frankie" Gonzales, rendue à la vie civile en 2012, s'en suit une longue liste de délits.
Şüpheliyle ilgili bazı ipuçlarını takip ediyoruz.
On suit une piste en lien avec une personne d'intérêt.
Birazdan geliriz.
- On suit dans une seconde.
Şişe akıntıya kapılmış ve sürüklenmiş olmalı Takip edersek Will'i bulabiliriz.
Il a de fortes chances que la bouteille ait suivi le courant. On suit la rivière, et on trouvera Will.
Rayları takip etmeye devam ediyor.
Elle suit les rails.
Sonrasında ne var biliyorsun.
Tu sais ce qui suit.
.. nedenini bilmediğim bir sebepten.. .. beni takip eden siyah bir köpek.
Et pour une certaine raison, un petit chien noir qui me suit partout où je vais.
Farklı metotlar izliyor olabilir.
Il suit peut-être une méthode différente.
16 yaşındaki bir bilim dehası Johns Hopkins'deki kanser araştırmasında çalışıyor! 16 diyorum!
Un gamin de 16 ans suit des cours sur la recherche contre le cancer!
Uçak rotasını değiştirdi, bizi takip ediyor.
Le drone a changé de cap. Il nous suit.
Takip ettiğimiz yeni bir oyuncu var. Bir paralı asker.
On suit un nouveau mercenaire.
Şu korumasına peşime taktı.
Son garde du corps me suit partout.
İğne... seni takip ediyor.
L'aiguille... Elle te suit.
Beni takip ediyor ya da Ya da değneği mi takip ediyor?
Elle me suit moi... ou... elle suit le bâton?
İbre seni takip ediyor.
La flèche... elle te suit.
Beni mi, yoksa asayı mı?
Est-ce qu'elle me suit ou elle suit le bâton?
Kara lekelerim peşimden ayrılmıyor.
Ma marque noire me suit partout.
Beni takip ediyor.
Pourquoi? Elle me suit.
- Sonra normal protokolümüzü uygulayacağız.
Ensuite, on suit le protocole prévu.
Her gün o emirleri uyguluyoruz.
On les suit chaque jour.
Görev gücünüz Bobby Cho'yu izliyor mu?
C'est ton équipe qui suit Bobby Cho?
Kurallara uymazsak ne olur bilemeyiz.
On sait pas ce qui va arriver si on ne suit pas les règles.
Şimdi onun izini sürüyoruz değil mi?
Maintenant on suit sa piste, - oui?
Eğer biri bizi takip ederse Helena'yı hepinizin üzerine salarım.
Si quelqu'un nous suit, je vais tous vous balancer à Helena
Sen söyle biz sana uyarız.
Joue, on te suit.
Babam şu an ormanda bir ipucunun peşinde ve eminim Holly'yi bugün getirecektir.
Tu sais, mon père suit une piste dans les bois en ce moment et je te parie n'importe quoi qu'il ramène Holly aujourd'hui.
Birinci ve ikinci şeyi doğru yaparsak insanların çalışma şeklini, yaşam şeklini ve birbirleriyle olan etkileşimlerini değiştirebiliriz.
Si on suit ces 2 règles, on pourrait bien changer la façon de travailler des gens, leur façon de vivre, et l'interaction entre les deux.
Sanırım onu daha öncede gördüm, Benzin istasyonundayken,... sence bizi takip ediyor olabilir mi?
Je crois que j'ai déjà vu sa voiture à la station. Tu crois qu'il nous suit?
Birisi bizi takip mi ediyor?
Quelqu'un nous suit? Non?
Bilmiyorum sanki biri peşimizden, geliyor gibi geldi.
On dirait que quelqu'un nous suit.
Mossad aylardır onun izini sürüyor.
Le Mossad suit ses mouvements depuis des mois.
Bu reklam sanki beni takip ediyor, amına koyayım! - Çarpıya bas.
Cette pub me suit putain!
Bunu kaydediyorum, açıkçası... İkimizin de yaşayacağından emin değilim.
Je vais enregistrer ce qui suit car, franchement, je ne suis pas sûre que l'un d'entre nous va survivre.
Gün boyunca bunu parmağınıza takacaksınız ya da fazla utanç verici olursa Bluetooth fitili de var ve direkt olarak düşündüğünüz yere sokulur.
Vous portez ça sur votre doigt toute la journée et ça suit vos signes vitaux. Ou, si c'est trop embarrassant, il y a aussi un suppositoire Bluetooth qui va droit où vous le pensez.
Çünkü biri davetsiz şekilde beni izlerse izlediği son insan olurum.
Celui qui me suit sans y être invité ne fait pas long feu.
Başkan Yardımcısının özel asistanı'nı bile mi? Her neyse, hiç kimse takmaz o kuralı.
De toutes façons, personne ne suit cette règle.
- Suit.
"Suite"

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]