Söylüyorum translate French
19,278 parallel translation
Sana söylüyorum kızıl.
Je te le dis, la rouquine.
"Teşekkür ederim" ve "harka korna çalıyorsun" gibi şeyler söylüyorum.
Je dis des choses comme "merci" et "beau coup de klaxon!"
Onunla tanışmak isteyebileceğini söylüyorum sadece.
Je dis juste que tu devrais peut-être aller rencontrer ce garçon.
Fakat ben dönüştüğümü söylüyorum.
Mais je dis que ça m'a transformé.
Ben de bunu söylüyorum.
C'est ce que je dis.
# Onun yerine aklımın içinde mutluluk şarkısını söylüyorum #
Je m'enferme dans ma tête Et chante une chanson gaie
20 yıIdır bunu söylüyorum.
Je t'ai dit que ça faisait 20 ans.
Evet, hala böyle şeyler söylüyorum.
Oui, je continuerai à dire ces trucs.
Söylüyorum sana fiyatlar tavan yapacak.
Son cours monte en flèche.
- Bu doğru. Doğru söylüyorum.
C'est vrai.
Yapmıyorum, söylüyorum işte. Ne yapmam gerektiğini...
Mais non, je dis juste que je ne sais pas quoi faire...
Ayrıca bilin diye söylüyorum bence artık hepimiz unutmamıza imkân olmayacak derecede iyi anladık Endonezya'nın Asya Kıtası'nda konumlanmış bir cumhuriyet olduğunu.
Et pour votre information, je crois que nous sommes maintenant tous parfaitement au courant et pleinement conscients que l'Indonésie est en effet une République qui se trouve bel et bien et sans aucun doute sur le continent d'Asie!
Tekrar söylüyorum, varlığından haberdar olmadığım kişilerle görüşmedim.
Je n'interroge pas quelqu'un dont j'ignore l'existence.
Unuttuysan diye söylüyorum, bu davada hala şüpheli konumundasın.
Je vous rappelle que vous êtes suspecté.
Bakın, bunu söylüyorum çünkü yardım istemiş olmam soruşturmayı size devrettiğim anlamına gelmez.
Tout ce que je dis c'est que vous avoir demandé de l'aide ne me conduira pas à vous donner cette enquête.
İnsan olduğumdan beri seks hayatımla ilgili yalan söylüyorum.
Depuis que je suis devenu humain, je ne peux pas m'empêcher de mentir sur ma vie sexuelle.
Sadece söylüyorum, senin kitabında yazıyor.
C'est ton livre.
Ajan Einstein, ben bu gerçeklerin göz ardı edilemeyeceğini söylüyorum.
Ce que je dis, Agent Einstein, c'est que les faits, comme je les vois, ne peuvent pas être ignorés maintenant.
Şunu söylüyorum, şimdiye dek duyduğum en havalı hikaye.
Mais je dois dire, c'est le truc le plus cool que j'ai jamais entendu.
Budist şarkıları söylüyorum...
Du chant Buddhiste...
Alizeh, uçak sensiz dönmeyecek sana söylüyorum.
Alizeh, l'avion pourra pas revenir.
Alizeh, seni terkedecek sana söylüyorum.
Alizeh... Il va finir par te quitter.
Bunu sadece Moğollar olarak değil Moğol imparatorluğundaki halklar olarak söylüyorum.
Et pas seulement en tant que Mongols, mais en tant que peuple de l'empire mongol!
Bak, söylüyorum, tek seferlik bir şeydi...
C'était l'histoire d'une fois...
- Söylüyorum, aptal planı boşa çıktı.
- Son plan nase a foiré.
Bak söylüyorum, bu bir hata.
Croyez-moi, vous commettez une erreur.
Ona karşı yapılan bu suçlamalarla, veya başka şeylerle bağlantısı olabilecek şeylerle, bir bağının olanaksız olduğunu size söylüyorum.
Je vous assure qu'il est impossible qu'il soit concerné par les allégations qui ont été faites ici.
Connerty'yi de zamanı geldiğinde soruşturmaya dahil edebilirsin, tekrar söylüyorum beni işin dışında bırak, Lonnie. Tamam.
Intégrez Connerty et son équipe quand il sera temps, mais encore une fois laissez-moi en dehors de ça, Lonnie.
Odadaki iftira ile kafasını bozmuş basın sözcüsüne söylüyorum hiç uğraşma, tamam mı?
Au représentant dans cette pièce qui est inquiet à propos de diffamation.
Charles, büyük bağışın için ne kadar minnettar olduğumuzu bu odadaki tüm kadınlar adına söylüyorum.
Charles, je sais que je parle pour toute les femmes dans cette pièce en disant, à quel point nous sommes toutes très très reconnaissantes de votre généreux don.
- Tekrar söylüyorum, kendi yazmış.
- Là encore, son style.
Sana söylüyorum.
Je vais te dire.
- tabii. - Hepiniz bilin diye söylüyorum ki İlişki durumumu "Nişanlı" olarak değiştirdim.
- Et juste pour que vous le sachiez, j'ai changé mon statut à "fiancée".
Sadece söylüyorum.
Je dis ça comme ça.
- Şimdi söylüyorum işte.
- Je te le dis.
Bil diye söylüyorum, burası iyi insanlarla dolu iyi bir mekân.
C'est juste pour vous dire que c'est sympa, ici, les gens sont bien.
Öylesine söylüyorum.
Je dis ça comme ça.
Size söylüyorum, çok şey yapmadım.
Je vous le dis, que des petits trucs.
Size söylüyorum, benim katliamla bir ilgim yok.
Je vous le dis, je n'ai rien à voir avec ce massacre.
Sizi tanıyorum. O yüzden bir arkadaş olarak size söylüyorum :
On se connaît pas d'hier, alors conseil d'ami :
Sana doğruyu söylüyorum adamım.
Je dis vrai.
Yemin ederim sana tüm bildiklerimi söylüyorum.
Je jure que je t'ai tout dit.
Patronun olarak söylüyorum Javier.
En tant que ton patron... Javier,
Affınıza sığınarak söylüyorum efendim ama bana bu durumu tüm gerçekliğiyle anlattığınıza emin değilim.
Franchement, je me demande si vous m'avez dit toute la vérité.
Cidden söylüyorum, kızla yarına kadar yatmazsan benim olur.
Si tu la sautes pas ce soir, tu passes ton tour.
Ona her zaman doğruyu söylüyorum.
Je lui dis toujours la vérité.
Size söylüyorum, aynen ;
Je vous le dis :
Size söylüyorum...
Je vous dis que...
- Yine söylüyorum ben bu işteyim.
Je sais de quoi je parle!
Yalan söylüyorum!
Je mens!
Şarkı söylüyorum çünkü...
Je chante, parce que...