Söz konusu bile değil translate French
92 parallel translation
- Söz konusu bile değil.
- Non. - Fallait pas, j'étais bien si loin.
O zaman bu söz konusu bile değil.
Dans ce cas, il n'en est pas question.
- Bu söz konusu bile değil!
- Pas question!
Söz konusu bile değil. Kesinlikle.
C'est hors de question.
Sinirimin bozulması söz konusu bile değil.
Je ne peux pas le perdre, je n'en ai jamais eu.
Zorluğu söz konusu bile değil. Herkes ticaretini yapar.
C'est pas la question d'être, que ça soit difficile ou pas..., quoi, c'est chacun son métier, non?
Bu söz konusu bile değil.
Pas question, absolument pas question.
Bu söz konusu bile değil.
Il n'en est pas question.
- Söz konusu bile değil.
- Mais non, pas question!
Söz konusu bile değil!
Je m'en moque!
Söz konusu bile değil.
Il n'en est pas question.
- Söz konusu bile değil.
Pas question.
- Bu söz konusu bile değil, unut gitsin!
- C'est hors de question, alors oublie!
Söz konusu bile değil.
Hors de question.
Hayır. Söz konusu bile değil.
lmpossible.
Yüzmek söz konusu bile değil.
Nager, n'est pas envisageable.
- Hayır. Söz konusu bile değil.
- Il n'en est pas question.
- Söz konusu bile değil.
- Ce n'est pas ça du tout.
Hoş görü söz konusu bile değil.
Incompressible.
- Para söz konusu bile değil.
- Un pacte. Pas question de fric.
- Söz konusu bile değil.
- Non, pas ça.
Ve Yıldız patlaması söz konusu bile değil.
Il est hors de question de partir en combustion.
Ve bir delilik söz konusu bile değil
La folie passée, ils reviendront. Car la folie ne dure qu'un temps.
- Sanırım şaka söz konusu bile değil.
Je suppose qu'on a pas le droit de plaisanter.
Ona aşık olman söz konusu bile değil.
Et tu n'es pas amoureuse d'elle?
Bu psikopat heriflerle çalışmamız söz konusu bile değil.
Il est hors de question qu'on travaille pour eux.
Açıkçası, özgüven eksikliği söz konusu bile değil.
Voilà quelqu'un qui ne doute pas.
Bir bebeğimiz daha olması söz konusu bile değil.
Pas question d'en ravoir un.
Yarın düğün söz konusu bile değil.
La noce ne peut pas avoir lieu demain.
Sanırım kefalet söz konusu bile değil, değil mi?
- Je suppose qu'il n'y a pas de caution?
Senin çağırdığın hizmetkarın olarak benim ise, en iyi olmamam gibi bir durum söz konusu bile değil.
Donc, le servant que tu as invoqué doit aussi être le plus puissant.
Söz konusu bile değil.
Pas question.
Söz konusu bile değil.
Elle n'est pas le problème.
Söz konusu bile değil.
Ah non, hors de question.
Phoenix söz konusu bile değil, tüm Arizona'yı alacağım, anladın mı?
Phoenix n'est pas exclue, je vais conquérir l'Arizona.
Sanırım restorandan yemek söylemek söz konusu bile değil.
J'imagine qu'il est impossible de se faire livrer.
Böyle düşünmen için çok erken olması söz konusu bile değil.
Pas moyen que ces mots aient pu venir trop tôt, pas venant de ta part.
Genç bayan, şu an lanet olası muson rüzgârıyla boğuşuyoruz. Gemi, son hız ilerliyor ve geri dönmek söz konusu bile değil.
On va plein gaz pour fuir la mousson, on fait pas machine arrière!
Söz konusu bile değil diyor.
"C'est hors de question", dit-il.
Söz konusu bile değil.
C'est hors de question. On a besoin de lui en sécurité.
Reddetmek söz konusu bile değil.
Refuser n'est pas une option.
Bunu onların yanına bırakmamız gibi bir ihtimal söz konusu bile değil.
On peut pas les laisser s'en sortir.
Söz konusu bile değil!
Impossible.
- Biraz denemek ister miydiniz? - Söz konusu bile değil.
Pas question.
Hayır, Jerry, söz konusu bile değil. Seks arkadaşlığa ne yapar bilirsin.
C'est hors de question.
Söz konusu bile değil, öyle mi?
Pas ça du tout?
Ama oral seks söz konusu bile olamaz değil mi?
Mais une pipe est hors de question, pas vrai?
Bu güzel toplantıya geldiğinizde, hepsi kulağımı... Tanrı manrı diye aşındırıp duruyordu. Hatta bu olay için sizi, söz konusu hayvan acaba şeytanın bir sureti mi değil mi öğrenmesi için Papa'nın gönderdiği bir casusa bile benzettiler.
Quand vous êtes arrivé, l'assemblée était à me rabattre les oreilles avec le Bon Dieu, le saint-frusquin ll paraît que le pape a envoyé un espion pour déterminer si la Bête était oui ou non une manifestation du Diable!
Bence kimse benim ödediğim kadar... fazla para ödememiştir... çok pasif olduğumu düşünmesini değiştirebilecek... miktar söz konuşu bile değil... ve bu... bence... bu konuda benim hakkımdaki düşüncesi... film satılmadan önce oluştu.
Je crois que même si j'avais été payé une somme d'argent... inimaginable... même si j'avais conclu un contrat mirifique, elle aurait pensé que j'étais resté trop passif. Et, je crois que, cette idée qu'elle avait de moi, à ce propos... était figée avant même que je ne vende le scénario.
Kendi ailen söz konusu olduğunda bile bunu yapamıyorsun değil mi?
- Tu ne cesses d'être flic, - même pour ta propre famille?
Küçük bir ihtimal bile söz konusu değil. Bilgi için çok teşekkürler Doktor.
Ok, merci beaucoup pour votre information, docteur.