Sıçan translate French
14,469 parallel translation
Elmas sıçan tek boynuzlu bir ata rastlamak gibi bir şey.
C'est comme rencontrer une licorne qui chie des diamants.
Vay canına, tıpatıp aynısını söyledin.
Wow, c'est une citation directe.
İsim veremem ama adamın daha "Hammer" ın çekiç demek olduğunu bilmemesi ve üzerine "dokunamıyoruz" diye "Can't Touch This" yazmamız ironik bir durum.
Est-ce qu'il y a un moyen de rendre la pièce moins froide? Est-ce que vous savez ce que s'est de se réveiller à côté de votre mari un matin et qu'il est froid comme de la glace?
Bu biraz can sıkıcı olabilir.
Ça risque d'être perturbant.
Biliyorum canın yanacak ama lütfen benimle biraz gurur duy.
Je sais que ça va te blesser, mais... s'il te plaît... sois un peu fier de moi.
Gallifrey'i canım sıkıldığı için terk etmemiştim!
Je n'ai pas quitté Gallifrey par ennui!
Canım sıkkındı. - Neden?
Pourquoi ça?
Annemin doğumgünüydü ve birkaç yıl önce ölmüştü, o yüzden de canım sıkkındı.
C'était l'anniversaire de ma mère, et elle est morte il y a quelques années, donc j'étais déprimé. C'est tout.
- Canım sıkkındı dedim.
Je viens de dire que j'étais déprimé.
İnanç adına sayısız kişi canından oldu.
D'innombrables vies perdues au service de la foi.
Zanaatımın detaylarıyla canını sıkmamam en iyisi.
Il vaut mieux que je ne te dérange pas avec les détails de mon métier.
Bana söyleyebileceğin hiçbir şey canımı sıkmaz.
Il n'y a rien que tu puisses dire qui me dérangerait.
Canımı sıkan şey, bu yanılsamayı sürdürmek için her yola başvurmaya istekli olman.
Le chose qui me chiffonne c'est à quel point tu peux aller loin pour protéger ta mascarade.
24 saat içinde Ryan ile canım cicim durumdayken aranızı nasıl bozduğunuzu anlatacak mısın yoksa üç tahminde mi bulunayım?
Vas-tu me dire comment Ryan et toi allant de chaud à embêté à l'accueil froid dans 24 heures, ou j'ai le droit à trois suppositions?
Gazze'de olanlar hakkında her ne kadar canını sıksam da sen insanları kurtaran kişisin. Bense maytaptan bile kaçan biriyim.
Quelque soit le complexe que tu as sur ce qui s'est passé à Gaza, tu es un homme qui sauve tout le monde, et je suis l'homme qui fuit les pétards.
Şimdi de senin sınırın benim canımı sıkıyor.
Bon, là, tu es à deux doigts de m'énerver.
Ayak uydurmaya çalış canım.
Essayez de garder, de l'amour.
Ve lanet olasıcanın ayakkabısı.
Et voilà la chaussure de cet enfoiré.
Ayıklığın canı cehenneme!
- On s'en fout de la sobriété!
Özrün kabul edildi, fakat bu senin Matematik öğretmenine kalmış canım.
Excuses acceptées, mais cela dépendra de ton professeur, mon amour
Bir şey canını sıkıyor.
Quelque chose te tracasse.
Lütfen ama, canın sağ olsun.
Oh, s'il te plaît, pas de soucis.
Ama canımı sıkacak bir haberin varsa gerçekten gerek yok
Mais s'il y a une mauvaise nouvelle que vous avez peur de m'annoncer, allez-y.
Bugünlerde kimse insan canını umursamıyor demek?
Aujourd'hui, tout le monde s'en fout des blessés, hein?
Canısı, koruma modülünün YTÖE sistemine erişmeye çalışmış olması mümkün mü?
Mon cher, est-il possible que ton module de retenue ait essayé d'accéder au système de l'ATCU?
Canım... dışarısı nefret dolu.
Chéri, il y a beaucoup de haine.
Sana Tanrı'nın çocuğu gibi davranıp canını sıkan annenin hayatı boyunca hiç bilmediğin bir bebeği olabilir mi?
Est-ce que ta mère, qui t'a porté comme un enfant de dieu, dans ses mains, de par la vie, aurait eu un bébé qu'elle n'aurait pas reconnu?
Hafif bir can sıkıntısı havayı etkiliyor.
Prends un air vaguement ennuyé.
Canını yakan şeylerden bahsetti mi hiç?
S'est-il déjà exprimé sur ce qui l'avait blessé?
Düzgün durmazsa canına okuyacağımı söyledim.
Je lui ai dit que s'il ne se contrôlait pas, je lui botterai les fesses moi même.
Hayır, yazılı ifadede canına okunan ardından da vazgeçip daha fazlasını isteyen sensin.
Nous, vous êtes celui qui s'est fait botter les fesses lors d'une déposition et qui me tourne autour et demande plus.
Canımı neyin sıktığını biliyorum.
Je sais ce qui me troublait.
Canı yanmış olsa gerek.
Ça a dû faire mal.
Can sıkıcı bir durum ama Ike'ın avukatını arama hakkı var.
C'est triste, mais Ike a le droit d'appeler un avocat.
Marcus Collins olayı hâlâ canını mı sıkıyor?
Ce Marcus Collins vous tracasse encore?
- Bunu ikimiz arasında tutabilir miyiz bunlarla Hiccup'ın canını sıkmak istemeyiz.
Gardons ça entre nous, on ne va pas ennuyer Harold avec ça.
Sadece canını sıkmak istemedim.
Je ne voulais pas t'embêter.
# Beni şimdi alır mısın?
♪ Can you take me now?
Canını sıkan ne?
Oh, quel est le problème?
Bugün Hank Hippopopalous ile birlikteyiz. Hit şarkısı Hey, I Think You Can Dance'ten bahsedeceğiz.
Aujourd'hui, je vais interviewer Hank Hippopopalous au sujet de sa nouvelle émission :
Önemli olan bu can sıkıcı kehaneti kontrol altına almış olmamız.
Ce qui compte maintenant c'est que nous ayons cette prophétie sous contrôle.
Şunu sana da sorayım : Yetişkin bir adam olarak kısa olman canını sıkmıyor mu?
Je me demande, ça te dérange pas d'être haut comme 3 pommes?
Sıkma canını sen, şimdi hallederim.
Je m'en occupe.
Can annecikle bir gün geçirdin, şimdi de onun tarafında mısın?
Tu passes une journée avec maman chérie, et à présent, t'es de son côté?
Biliyor musun, tüm bu aile olayı başlarda çok canımı sıkmıştı.
Tu sais, ce truc de famille m'a vraiment agacé au début...
Bu can sıkıcıydı.
Eh bien, qui était ennuyeux.
Camille'e yaptığın şey için senin memnuniyetle öldürürüm ama önce sana o küçük şımarık aklının hayal bile edemeyeceği şekilde acı çektireceğim ve işim bittiğinde tatlı hatıralarının modası geçtiğinde, adımı korkuyla acıyla ve de benim için hiçbir şey ifade etmediğinin can sıkıcı farkındalığıyla ilişkilendirileceksin.
Je serai heureux de vous finissez pour ce que vous avez fait pour Camille, mais d'abord, je vais vous fais souffrir de manière votre gâté, petit esprit ne peut pas imaginer, et quand il est fini, lorsque vos doux souvenirs ont été rendus obsolètes, vous associer mon nom à la peur et la douleur et peut-être la réalisation terne - que vous...
Ne diye canını sıkıyorsun ki?
De quoi t'as peur?
Böyle bir şey yapmaya kalkışırsa onun canına okurum!
Je lui casserais la gueule...
Canının yanışına seyirci kalmaya dayanamadım.
Je ne pouvais pas laisser faire sans rien dire.
Canını sıkma.
Je vais trouver.