Tamamen mi translate French
944 parallel translation
Tamamen mi! ?
En toute confiance.
Yani tamamen mi? Benimle dalga geçmiyorsun değil mi?
Tu ne dis pas ça pour me taquiner?
- Tamamen mi?
- Pour de bon?
- Tamamen mi?
Détruite!
- Tamamen mi?
- Tout entière?
- Tamamen mi?
Completement?
Tamamen mi?
Tout à fait?
Tamamen mi?
Complètement?
- Tamamen çığırından çıkmış durumda, değil mi?
Elle est à côté de la plaque, pas vrai?
Eski mi eski bir araba var tamamen sıra dışı birinin kontrolünde.
"Il existe une vieille, vieille charrette..." "conduite par un chauffeur extraordinaire."
- Tamamen iyileşmiş mi?
- Il est guéri?
'Tamamen medenileşmiş'mi dediniz?
Complètement civilisé, avez-vous dit?
- Tamamen iyileşti mi?
- Il ne risque pas...
Sevgili Tom, bu asıl konunun tamamen dışında bir şey, değil mi?
Quelle importance?
Tamamen sihir, değil mi?
Magique, n'est-ce pas?
Müzikal komedi kızlarından birisi değil mi? Hayır anne. Bu tamamen farklı bir müzik.
Pas une danseuse de cancan ou autres danses vulgaires.
Tamamen bitkin haldesin değil mi?
Vous semblez à bout.
Çaresizce hastanede yattığım haftalarda tamamen sana aitti ama hiç fayda etmedi, öyle değil mi?
Pendant que j'étais à l'hôpital... tu l'as eu pour toi toute seule, mais ça n'a rien donné.
- Kervanın güvenliğinden mi? Tamamen.
Qu'il n'y a pas de danger?
Dava tamamen açığa çıktı değil mi?
L'affaire est bouclée, non?
Tamamen berbat değiller mi?
ils sont vraiment nuls!
Conrad'daki anlaşma tamamen halledildi mi?
C'est définitivement réglé au magasin des alcools? - Payé.
- Tamamen gerçekleri mi yazmalıyım?
Dois-je m'en tenir au réel?
Seni tamamen iyileşmiş gördüğüme sevindim. - Onun için endişelendik, değil mi Phil?
Phil et moi étions très inquiets.
- Reçel mi? - Reçel! Reçeli tamamen unutmuştum.
Faites attention.
İyileştin mi tamamen?
Êtes-vous bien rétabli?
Sana anlattığımdan tamamen farklı biri oldu. - Sahi mi?
Il est différent de ce qu'il était.
Ama hastane, senin ona yapabileceğinden daha fazlasını yapabilir mi? Hastanede uzay boşluğunda neler olduğunu bilirler mi? Dünyanın bambaşka bir tarafı, tamamen yeni bir evren.
Mais ils pourront en faire plus, ils savent ce qui se passe de l'autre côté de l'atmosphère?
Çünkü size tamamen güveniyordu. Sadece soru sormuyor, onları cevaplıyorsunuz da, değil mi?
Vous posez les questions et vous faites les réponses.
Kalbinden tamamen silindim mi?
N'y a-t-il plus de place pour moi dans ton cœur?
Bu tamamen benim mi yani?
J'ai la patache pour moi tout seul?
Demek Hunsecker'la bağlarını tamamen kopardın, öyle mi?
Tu es vraiment fâché avec Hunsecker?
Her şey tamamen söylenecek mi?
Vous raconterez tout?
Yani sizin bildiğinize göre, bu adam tamamen normal genç bir adam, öyle mi?
D'après vous, c'est un jeune homme normal?
A § k tamamen élebilir mi?
Cela a-t-il pu mourir totalement?
Sizce 7 veya 8 yaşında bir çocuk İngilizce'yi tamamen unutabilir mi?
Est-il possible qu'un garçon de 7 ou 8 ans ait pu oublier son anglais?
Kayınpederine de tamamen haksız diyemeyiz, değil mi?
Du reste, ton beau-père n'a pas complètement tort.
Tamamen kişisel mi? Bu okuyucum için yeterince iyi değil.
Ca ne suffira pas à nos lecteurs!
- Doğru, değil mi? - Tamamen.
Tout à fait.
Yani, zararlarını elbet biri biliyordur. Ama arı ve solucanları öldürmek tamamen yanlış bir şey, değil mi?
Je veux dire les parasites, on peut le comprendre, mais c'est sans aucun doute mauvais de tuer les abeilles, les vers et toutes ces choses, non?
Bu öğleden sonra olan bütün kavgalar tamamen unutuldu. Biz yetişkinlerin çocuklardan öğreneceği çok şey var, değil mi Pomeroy? - Biraz daha çay, Bay Pomeroy?
On le voyait comme un fou, un dingue, ou un savant fou qui dessinait dans cet esprit-là, enfermé derrière des portes et des tentures noires.
Ancak ailenin reisi kaybolmuş gözüküyor. Tamamen mi? Genellikle sadece küçülürler.
J'ai dit : "Attrape-le." ll l'a fait, et on a obtenu notre temps d'antenne.
Polis mi? Öyleyse hastalık tamamen aklınızda değil?
Alors, vos ennuis ne se cantonnent pas à votre esprit?
Tamamen harika olmuş ama sonuçta bir makine, değil mi?
C'est très bien fait, et tout, mais c'est une machine, non?
Bunu tamamen bilimsel terimlerle mi açıklayalım yani?
Des termes scientifiques pour tout expliquer!
Smak tamamen sona ermedi mi?
La guerre est définitivement terminée.
Tüm hafızasını tamamen silme riskine girmiş olmuyoruz, değil mi Doktor?
On ne prend pas le risque de totalement détruire sa mémoire, au moins?
Tamamen gitti mi?
Est-elle partie?
Üç tane Amerikan vatandaşının tamamen ortadan kaybolmasını açıklamaktansa bunu açıklamak daha kolay, değil mi?
C'est plus facile que d'expliquer la disparition de trois citoyens américains, n'est-ce pas?
Onlar tamamen farklı bir hayat yaşamaya başladı. Yani, sen bir istisnasın öyle mi?
Ils mélangent rarement et mènent des vies différentes.
Geçen akşamki sertlik tamamen geçti mi? - Şimdilik.
Votre raideur d'hier soir, est-elle partie?