Tatil translate French
4,537 parallel translation
Tatil gibi düşün Hank.
- Vois ça comme des vacances, Hank. Regarde ça.
Bu bir tatil değil! Elbette biliyorum.
Je le sais très bien.
- Tatil günü.
- C'est un jour férié.
Tatil mi?
Un jour férié?
Tatil için Cancun'a gidiyorum.
Ok, je pars en vac en van à Cancun.
Ne kadar da harika bir tatil oluyor.
- Oui. Quelles vacances de rêve.
Cadılar Bayramı üstümüze kostümler giydiğimiz ve kendi farklı versiyonlarımızı denediğimiz bir tatil sadece...
Halloween est un jour férié ou nous portons des costumes et nous essayons de différentes versions de nous...
Kocamla ben arada bir ufak bir tatil sıkıştırırız araya.
Mon mari et moi... On essaie de se caser quelques vacances de temps en temps.
Yüksek tempolu org melodisiyle, tatil klasiklerini çalamadı.
Il ne l'a pas eu pour son entraînante version au clavier des classiques de vacances
Onları nasıl bir tatil yerine götüreceğimizi söyleyerek heyecanı tavan yapmaya çalışıyoruz!
On est en train de se creuser la tête pour savoir où on va les emmener.
- Tatil yeri mi?
- Les emmener où?
Bu bir tatil değil. Polisler peşimizde.
On a les flics au cul, OK?
Bence bizi iyi bir tatil paklar.
Qu'on a besoin de vacances.
Son projeleri onları buraya getirdi. Bizim sevimli spamıza ve tatil mekanımıza.
Leur dernier projet ensemble les a menés tout droit ici dans notre charmant hôtel campagnard avec spa.
San Juan, Porto Riko'ya bir tatil.
Un voyage à San Juan, Porto Rico.
Biliyor musun, Kendimizi düşünmemiz için Zamana ihtiyacımız var... Uzun bir tatil gibi.
Tu sais, j'ai pensé que nous avons besoin de temps pour nous comme de longues vacances.
Tatil nasıldı?
C'était comment les vacances?
- Tatil nasıldı?
- Alors comment étaient vos vacances?
Aman ne tatil.
Ce sont de super vacances.
Ama herhangi bir tatil de bu etkiyi yaratabilirdi.
Mais c'est valable pour n'importe quel voyage.
Tatil yapacak zamanınız kaldı mı bakalım?
Avez-vous le temps d'organiser des vacances?
Saat sabahın biri. Kar fırtınası var. Tatil günü.
C'est une heure du matin dans une tempête de neige en vacances un dimanche.
Bakın, Brezilya'ya tatil için gittim.
Ecoutez, j'étais au Brésil en vacances.
Kesinlikle bir presinsin Yemen'deki plajı harika bir tatil yeri gibi gelebilir tabii eski güzellik kraliçeleri ve "Hayatın Gerçekleri"'ndeki Blair ile birlikte aynı hareme düşene kadar.
Je veux dire, bien sûr, une plage d'un prince au Yémen sonne comme des supers douces vacances jusqu'à ce que tu sois dans un harem. avec une dizaine d'anciennes reines de beauté du Midwest et Blair de "The Facts Of Life". ndt : une série américaine
Resmi tatil bitti mi?
Le jour férié est fini?
Buraya tatil için filan mı geldiniz?
Vous êtes ici en vacances?
Bu hafta tatil yapmak istersen anlayışla karşılarım.
Je comprendrais si tu veux prendre Une semaine de repos.
Albümündeki şarkılar köpekler için yazılmış tatil şarkılarıydı.
Son dernier album se consacre aux chiens.
Durun, netleştireyim. Ailem, Oscar Ödül Töreni'nin gerçek bir tatil olduğunu sanıyor.
Ma famille pense que la cérémonie des Oscars est une vraie fête.
Ailemin tatil kartı. Parti için işten arkadaşlarımı... davet edeceğim.
Juste pour que tu le saches, je vais inviter mes amis du boulot à la fête.
Ticari bir tatil olduğunu düşünmeme rağmen, İtiraf etmeliyim ki beni düşünen bir sevgilim olması iyi hissettiriyor.
Même si c'est une fête commerciale et cul-cul, je dois admettre qu'avoir mon propre Valentin me faisait plutôt plaisir.
Ben'in planı oy işi bu yaz en geç sonbaharın başlarında hallolduğunda bitirici bir tatil sezonu için birlikte gazinoyu açmak.
Son plan, c'est que la loi sera votée cet été, au début de l'automne au plus tard. On ouvre pour de super fêtes de fin d'année.
Tatil sezonunda isteri yaratmaktan bahsetmiyorum bile.
Franck, il ne faut pas oublier l'hystérie créée pendant ces fêtes de fin d'année.
Tatil dönemi alışverişi beni ilgilendirmiyor.
Faire les magasins n'est pas mon problème.
Tatil planı yapıyor musun Max?
Tu prépares des vacances Max?
Tatil iyi geçmiş anlaşılan Derek.
Ça a dû être de bonnes vacances, Derek.
Ve böylece keyifli tatil partimiz gergin, yüksek riskli gizli bir göreve dönüşür.
Notre sympathique fête de vacances s'est transformée en mission secrète à gros enjeux.
Tatil temalı partilerde çok eğlenceliyimdir.
Je suis excellent en soirée.
Bu çocuk hiçbir şey bilmiyor, emirlerin hiçbirine uymuyor tatil günü çalışıp yemekte domuz yiyor.
- Ce garçon ne connaît rien. Il ignore les Mitzvahs, travaille le jour du Shabbat et mange du porc.
Trav, bu tatil macerasıydı ve bitti.
C'est tout. Oh, je dois y aller.
Düşündüm ki bir tatil size iyi gelir.
Vous avez besoin de vacances.
Burası bitişik oda mı? Evet. Bitişik oda ama tatil paketinize dahil değil.
Oui, mais elle n'est pas incluse dans votre offre.
- Tatil mi planlıyorsunuz?
T'as prévu des vacances?
Etrafta sadece kulübe ve tatil evleri var.
Ce ne sont que des cabanes et des maisons de vacances.
Evet, sıradan bir tatil günü.
Ouais. Des vacances habituelles.
Ada hakkında bilinenlere göre, bir grup üniversiteli tatil yapmak için buraya gelmiş.
Shane : Selon les coutumes de l'île, un groupe de lycéens venait ici pendant les vacances de printemps.
Young çiftliğindeki yangın tatil melez katliamı başka ne toplu kan alma seansı unuttum?
L'incendie de la ferme. Boucherie d'un groupe d'hybrides. Quel autre massacre j'oublie?
Kısa bir tatil oldu.
Ça a dû être de sacrées vacances.
- Tatil için mi?
- Pour des vacances?
İki, tatil yapmaya gelmedin.
Deuxièmement, ce n'est pas des vacances.
Onun adına tatil deniyor.
Ça s'appellerait des vacances.