English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ T ] / Taze

Taze translate French

4,790 parallel translation
Evet. Alışverişimi sebzeleri taze diye hep köşedeki marketten yaparım. Ara sıra beyefendiyi gördüğüm oldu.
En allant faire des courses, à l'épicerie du coin pour leurs légumes frais, je voyais parfois ce monsieur.
Taze bir yara.
Ce n'est rien.
Taze kruton isteyen?
Les gars, vous voulez des croutons frais?
Taze lavanta.
Lavande fraîche.
Taze olmadığımı biliyorum. Ama ölmediğimden de eminim.
Je sais que je ne suis pas un perdreau de l'année, mais je suis à peu près sûr de n'être pas encore mort.
Taze görünüyor.
Ça semble récent.
Şimdi sana güzel bir bardak taze sıkılmış portakal suyu vereyim de o yediklerini temizlesin.
Je vais te servir un verre de jus d'orange frais pour te nettoyer.
O masum sinek şu taze köpek dışkısından uçarak o canavarın ağzına girdi.
C'est mouche innocente volé de cette pile fraîche. des excréments de chien à droite dans la bouche de ce monstre!
- Taze Johnny-kekler.
- Des Johnnycakes frais.
Konferans için taze kalması daha iyi.
Je devrais garder ça au frais pour la conférence de toute façon.
Sanıyorum ki bu küçük taze lokmadan her zamanki yeteneğinle faydalanacaksın.
J'imagine que tu vas exploiter ce petit morceau avec ton flair habituel.
Taze taze etleri getirdim.
J'ai de la viande fraîche, viande fraîche.
Taze bir başlangıç, değil mi?
Nouveau départ, n'est-ce pas?
Taze bir başlangıç yapacağız.
On aura un nouveau départ.
- Taze ekmeği olan hani.
Celui avec le pain frais.
Taze kahve, Bay Molesley.
Du café tout frais, Monsieur Molesley.
- Taze yara demek. Ne kadar oldu boşanalı?
Depuis combien de temps êtes vous divorcés?
- Bu Brad hala taze!
! - Ce Brad est trop frais.
Ölümüne taze!
Frais à mort.
Gıdaları uzun süre taze tutuyor.
Cela garde la nourriture fraiche plus longtemps.
Taze tutmak için mi?
Le garder au frais?
Hiçbir şey dokuz yıl boyunca taze kalmaz.
Rien ne reste frais pendant 9 ans.
Böyle söyleceğimi hiç düşünmezdim. Bu taze patates kızartmaları güzel gelmeye başladı.
Tu sais, je n'aurais jamais pensé que je dirais ça, mais je commence à apprécier ces frites à la patate douce.
- Taze naneyle beraber dene. - Şansını fazla zorlama.
- Essaye les avec de la menthe fraiche.
Bunlar taze naneyle cidden iyi gidiyor.
Mmm, c'est trop bon avec de la menthe fraiche.
Teknisyenlerimiz kurbanın teknesinin sancak tarafına bulaşmış taze boya izi saptadı.
Nos techniciens ont trouvé des transferts de peinture fraîche sur la coque tribord du bateau de votre victime.
Taze de.
C'est frais, aussi.
Günde üç kez taze çay yapmak için bu yaprakları kullan.
Utilisez ces feuilles pour faire du thé trois fois par jour.
Sen, bir daha taze balık bulmak Eğer onları yolumu, İrlanda gönderin.
Si vous trouvez d'autres poissons frais, vous me les envoyez, Irlandais.
Bir sürü takım sana para yağdırır. Taze bir başlangıç şansıdır. Yeni bir dünya, kapılarını açar size.
C'est une chance pour un nouveau départ Des nouveaux mondes s'ouvrent à toi.
Yeterince taze değil.
Pas assez frais.
Tavuk götünden taze çıkmış yumurta yemeye var mısınız benimle?
Voulez-vous manger des oeufs frais sortant du cul des poules?
Buradan 15 km ötede taze doğrandı.
Il a été pêché à moins de 5 km d'ici.
Taze ekmek bu sabah pişirildi.
Du pain frais, cuit ce matin!
- Hepsi taze.
- De la viande fraiche.
Ben çocuğa taze sıkılmış şeftali suyu içireyim. Sen de rahatça yerleri halledersin.
Je vais lui donner de la nourriture pour bébé ça vous laissera le temps de finir le sol.
Senin ihtiyacın olan ofiste biraz taze et.
Tu as besoin de viande fraîche.
Donat'lar taze bitti.
Tu viens juste de rater les beignets.
Taze izler buldum.
J'ai des traces fraîches ici.
Sözde yeni kardinallerin taze kanları onu temizleyecekti.
Nous voulons du sang frais, que les nouveaux cardinaux le purifie.
Ve taze bir dal.
Et sève fraîche.
En taze ve en güzel zambaklarını gönderiyorlar.
Ils envoient leurs plus frais et plus beaux lys calla.
Taze sıkılmış folik asidini buyur.
Fraîchement pressé et plein d'acide folique.
Tanrının kokusunu iyice içinize çekin. Taze köy kokusu.
De profondes inspirations de ce divin air campagnard.
Merhaba, taze balık.
Bonjour, viande fraîche.
Bu kadar taze kar varken süvari çoktan ulaşmıştır.
Avec toute cette neige fraîche? La cavalerie est arrivée.
Hindistancevizleri taze bitti.
Je n'en ai plus.
"Haziran gecelerinde ıhlamur yaprakları ne taze kokar!"
- Les tilleuls sentent bon dans les bons soirs de juin!
Demlikteki taze.
Il y a du café.
Görüp görebileceğiniz en taze...
L'eau la plus fraîche que vous ayez...
- Çok taze.
- Tout juste sorti du four.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]