Tecavüz translate French
6,874 parallel translation
- Tecavüz diyen sendin!
- Vous avez dit que c'était un viol.
Kocamın bana tecavüz ettiği fikrini aklıma sen soktun.
Vous m'avez mis en tête que mon propre mari me violait.
- Haneye tecavüz gibi duruyor.
On dirait une violation de domicile.
- Haneye tecavüz olarak ihbar edilmiş.
Ça a été reporté comme une violation de domicile.
Haneye tecavüz gibi geldi.
Possible que ce soit une intrusion.
İhbara giden polisler haneye tecavüz olduğunu düşünüyor.
Les premiers sur la scène pensent à une intrusion.
- Fahişe? Tecavüz de var.
Battre une accusation de viol aussi.
- Tecavüz değil ikna.
Persuasion.
Bu şüphelinin istediği tecavüz değil, işkence etmek.
Il ne s'agit pas de viol pour ce suspect, il s'agit de torture.
Tecavüzü çıkardık ama yine de üstünde tecavüz izi aramalısınız.
Nous avons exclu le viol, mais vous devez quand même lui faire un kit de viol.
Bize inancınız hakkında bilgi verin Kanuni tecavüz için, Jack.
Parlez-nous de votre condamnation pour atteinte sexuelle sur mineur, Jack.
Bir inancın var mı Yasal tecavüz için mi?
Est-ce que tu as été condamné pour agression sexuelle sur mineur?
Sana tecavüz eden erkekleri tanıyorum.
Je connais des hommes qui vous violeraient.
- Burada tecavüz suçlaması vardı.
Il y avait une accusation de viol ici.
Deliller arasında tecavüz kiti yoktu.
Il n'y avait pas de kit de viole comme preuve.
Öldürmeden önce Maya'ya tecavüz etmediği kesin.
Je veux dire, elle n'a certainement pas violé Maya avant de la tuer.
Stephanie'nin babası Maya Zinkow'a tecavüz mü etmiş?
Non, c'était Giles McNamara.
- Asteğmen Tate tecavüz şüphelisi miydi?
L'enseigne Tate était suspecté de viol?
- Tek bir şeyden eminim. Holly'nin işbirliği olmadan tecavüz olayı ispatlanamaz.
Ce qui est sûr, sans la coopération de Holly, difficile de prouver le viol.
Tecavüz kiti uyguladılar mı? Evet.
Ils ont utilisé un kit de viol?
Tecavüz kitini alacaktır.
Elle aura le kit.
Tecavüz kiti şu anda yolda ama Key West'deki cinsel saldırılara bakan hemşirelerinden biri torpil yaptı.
Mais pas pour le kit, il est encore en transit. Mais j'ai fait jouer mes relations avec l'infirmière qui gère les agressions sexuelles à Key West.
Tecavüz hapı olarak da bilinir.
L'autre drogue du violeur.
Obshina'dan bahsediyoruz.Sana tecavüz eder, Troy'la beni de öldürürler.
C'est l'Obshina. S'ils te découvrent, ils nous tuent Troy et moi.
Özellikle de Yuri'nin keskin nişancı olduğunu iddia ettiği, 24 yaşında bir kadının tecavüz ve cinayeti suçundan.
précisément, pour avoir violé et tué une femme de 24 ans qui selon lui était un sniper ennemi.
Sana tecavüz etmiş.
Il t'a violée.
Ann Gallagher'a da tecavüz etmedim.
Je n'ai pas violé Ann Gallagher.
Tecavüz, komplo ve rüşvetten yargılanacaksınız.
Vous allez être inculpé de viol... association de malfaiteurs et corruption.
Çünkü bana tecavüz ilacı verip beni komaya soktun!
Parce que tu m'as donnée la drogue du viol et tu m'as mise dans le coma!
Bir partiye götürmüşler, uyuşturucu verip tecavüz etmişler.
On l'a emmenée à une fête, droguée, violée...
Bazı polisler onu kaçırmış, ilaç vermiş, bir partiye götürüp tecavüz etmiş.
Des flics l'ont cueillie, droguée, emmenée à une fête et violée.
- Tecavüz edildim ben.
- J'ai été violé.
- Tecavüz edildim.
- J'ai été violé.
Geldiğimizde kıyafetlerimi çıkardılar ve sırayla bana tecavüz ettiler.
Quand nous sommes arrivés, ils ont retiré mes vêtements. et chacun leur tour ils m'ont violé.
- Bahsettiğin tecavüz türünü ispatlamak genelde imkansızdır.
- Ce type de viol dont tu parles est - quasiment impossible à prouver.
Benimkisi incelenmemiş 700,000 tecavüz dizisinden biri olarak kalacak. Bu siteyi de bu yüzden açtım.
Mine va être l'un des 700 000 kits non testé contre le viols, donc j'ai démarré ce site internet.
Yasalar bariz bir şekilde tecavüz kurbanlarını yüzüstü bırakıyor.
La loi est manifestement un échec pour les victimes de viol.
- Buraya geldiğinde halka açık bir yere gitmek istedin çünkü tecavüz naraları atacağımdan korktun.
- Quand vous êtes venue ici, vous vouliez aller dans un lieu public parce que vous aviez peur que je crie au viol.
Tecavüz edilmekten korkuyorum ben.
J'ai peur de crier au viol.
Adam papazların çocuklara tecavüz ettiği kanıtlanmış suçlamalardan bahsediyor ya. Peki piskoposlar, baş piskoposlar, kardinaller hatta bu papa çocukları mı koruyor?
Il parle d'accusations prouvées que des prêtres ont violé des enfants et que des évêques, archevêques, cardinaux, et peut-être même ce pape ont protégé les enfants?
- Tecavüz edildin?
- Violé?
- Toplu-tecavüz.
- Viol collectif.
Belkide pozisyonundan avantaj sağlıyordu, tecavüz muhabbetini çok açtı.
Peut être qu'il profité de sa position. Et puis, il jouait beaucoup trop la carte du viol.
Marihuana, kokain, meth,... eroin, tecavüz hatta cinayet aletleri.
Marijuana, cocaïne, acide, héroïne, armes d'assaut et même meurtre.
İzinsiz giriş ve haneye tecavüz şüphesiyle. - Ne?
Entrée illégale, suspicion d'effraction.
Tecavüz mü düşünüyorsun?
Tu penses à une agression sexuelle?
Kurbanların üzerinde tecavüz izi olmamasını açıklıyor.
Ça expliquerait pourquoi il n'y a pas d'agression sexuelle sur les victimes.
Yani birine tecavüz etmesini kıskandı mı?
Elle aurait fait n'importe quoi pourquoi avoir son attention. Donc... elle était jalouse qu'il est violé quelqu'un d'autre?
- Bir çeşit tecavüz hapı.
- Une drogue du viol.
- Tecavüz kiti hâlâ depolarında olmalı.
Ils auront gardé le kit.
Tek yapmamız gereken tecavüz kitini beklemek.
On attend le kit de viol.