Tempe translate French
575 parallel translation
- Keskin olmayan cisimle sol şakakta ezilme.
- Coup sur la tempe. Arme contondante.
Hukuk kafaya dayanmış silahtır.
La loi est un revolver sur la tempe.
Boynu kırılmış ve şakaklarına bir şey çarpmış.
Il a le cou brisé et il a reçu un coup à la tempe.
Şakağında ve sağ elinde barut izi var.
De la poudre sur sa tempe et sa main droite.
Gözlerinizi kapayıp silindiri çevirirsiniz ondan sonra da silahı kafanıza dayayıp tetiği çekersiniz.
Les yeux fermés, on le fait tourner, on vise la tempe et on tire.
Yüzümün kenarında hâlâ senin hatalarından birini hatırlatan bir yara izi var.
J'ai toujours une cicatrice sur la tempe, pour me rappeler une des tiennes.
Kafamda duruyor, olan bu.
Le flingue est sur ma tempe, en vérité.
Kazada, şakağınıza aldığınız darbeden dolayı çektiğiniz acı optik sinirlerinizi etkilemiş.
Pendant l'accident vous avez reçu un coup sur la tempe, cela a affecté votre nerf optique.
Hayır, kendini vurdu.
Pas du tout, il s'est tiré une balle dans la tempe.
Oldukça. Başında bekliyordum, aslında silahı başına doğrultmuştum.
Très près : j'étais penché sur lui, avec le canon contre sa tempe.
- Yardım edebilir miyim eğer... - Ve tabancayı kafasına dayadım ve bunun ona zarar vermeyeceğini söyledim, anladın mı?
On a éraflé sa tempe avec une arme, et on l'a mis dans un cercueil.
- O silahı memura daya.
- Pointe le canon du fusil sur sa tempe.
Seni bir kerede mıhlarım Jasbo ve seni, tam şakağından vururum.
Si je te vois cligner de l'œil, je te tire une balle dans la tempe.
Kafama silah dayadı. Ve beni bıçakladı.
Il m'a mis un revolver sur la tempe, il m'a coupé...
Birilerinin kafasına silah dayıyorsun.
Tu appuies ton arme sur ma tempe.
Dirseğini omuzdan çıkar.
Porte ton coude vers ma tempe.
- Silahı başına dayalı, tatlım.
- Il a un revolver sur ta tempe.
Ve şakağıma bir silah dayadılar.
Ils me mirent un revolver contre la tempe.
Bazen, silahımı kafasına dayamak ve yavaşça tetiği çekmek istiyorum.
Parfois... je veux lui mettre ce revolver sur la tempe... et appuyer sur la détente.
Bazen, silahımı kafasına dayamak ve yavaşça tetiği çekmek istiyorum.
Parfois, je veux lui mettre ce revolver sur la tempe... et appuyer sur la détente.
Küçük bir silahla vurulmuş. Yanılmıyorsam 22 kalibre. Çok yakından ateş edilmiş.
Tuée par une petite balle... d'un calibre 22... placé contre la tempe.
Çok yakından ateş edilmişti.
Le revolver était donc contre la tempe.
Silah şala sarılarak ateşlenmiş olsaydı madame Doyle'un alnında yanık izleri olmayacaktı.
Si le coup avait été tiré à travers... la tempe de Mme Doyle ne serait pas brûlée.
Freddie Prinze kafasına bir silah dayayıp kendini öldürmüştü.
Freddie Prinze avait braqué un pétard sur sa tempe... et qu'il s'était tué.
Kulağının arkasında ve şakağındaki kan kalıntılarında... bir mermi deliği vardı.
On remarque derrière son oreille, fait par une balle de revolver, un trou dans la tempe où adhère du sang coagulé.
"Kafama dayalı..." "... bir silah var. "
"J'ai un revolver... sur la tempe."
Kız beni evine götürdü, ve sonra dev gibi bir adam silahını başıma dayadı.
Elle me ramène chez elle et lâ, un gros balèze me met un flingue sur la tempe.
Bayan Lear çığlık attığında kafasına silahla vuruldu.
Mme Lear crie et reçoit un coup de crosse sur la tempe.
Karım beni buna itti. Kafama silah dayadı.
Ma mére m'a forcé à faire ca. Elle m'a mis un flingue sur la tempe.
Tapınak hala işini yapıyor...
La tempe s'acquitte encore
Zavallı, acınacak halde, başına silah dayanmış işvereni için canını vermek üzere.
Le pauvre, pathétique Phil avec un pistolet à la tempe, prêt à donner sa vie pour son patron.
Kimse kafana silah dayamıyor, ama yerinde olsaydım, sanırım...
Personne ne te braquera une arme sur la tempe, mais à ta place...
Hiç durma basına git, White. Sen ne yapmak istiyorsun'? Resmen kafama bir silah dayıyorsun, Stanley.
Si vous parlez de nouveau à la presse, vous savez que vous me mettez une arme sur la tempe?
Dördümüzün kafasına silah dayalı.
quatre types avec une arme sur la tempe.
Kafama silah doğrulttu.
J'avais le canon sur la tempe!
Ed'le ilk kez Arizona devlet hapishanesinde karşılaşmıştık.
J'ai vu Ed pour la première fois à la prison de Tempe, en Arizona.
Maricopa İlçesi yüksek güvenlikli erkek cezaevi Eyalet Karayolu, No. 31, Tempe, Arizona.
Prison de haute sécurité pour hommes de Maricopa, route de State Farm, N ° 31, Tempe, Arizona.
Tempe'in oldukça dışında, basit bir ev için Ed'in babası destek oldu. Saç levhalara delikler açtığım bir iş bulmuştum.
Son père nous a aidés à acheter une maison en banlieue et j'ai trouvé un boulot : foreur de tôle.
- Ve sol tarafına saplandı.
- s'est logé dans sa tempe gauche.
Silah sol elde, yara sol tarafta.
Revolver à la main gauche. Tempe gauche.
Bayan Allen sol şakağından vurulmuş ve silah da sol elindeydi.
La balle est entrée dans la tempe gauche. Le revolver était dans la main gauche.
Silahı kafama doğru kaldırıyorum, ve kendimi vuruyorum.
Je lève le revolver jusqu'à ma tempe et j'appuie sur la détente.
"Silahı başıma doğru kaldırıyorum ve... ... kendimi vuruyorum."
Je lève le revolver à ma tempe, et je me tire une balle.
Birisi kafasına silah tutmuş olmalı.
Quelqu'un doit lui braquer un flingue sur la tempe.
Arabam da yok, param da, ve şimdi, şakağımda, bu sersem herifin Uzi'si var.
Je n'ai ni bagnole, ni pognon... Et je termine avec le canon de ce fumier pointé sur la tempe! Merci, Jack!
Arabası durduğu anda, adamım... silahı kafasına doğrulttu ve boom.
Dès que la voiture s'est arrêtée, il a mis le flingue sur sa tempe et "blam".
Akşam yemeğindeki kıyafetleri üzerindeydi, ve bir tabanca kuşunuyla beyninden vurulmuştu.
Elle portait une robe du soir. Une balle de revolver lui avait percé la tempe.
Sağ şakak yakınlarından?
Tout à fait. - Sur la tempe gauche?
Bir gün eve geldi kafama silahı dayadı ve tetiği çekti. Sadece yüz ifademi görebilmek için. Silahın boş olduğunu sonra fark ettim.
Un soir, il a mis un pistolet sur ma tempe et a appuyé... pour voir ma tête en m'apercevant qu'il n'était pas chargé.
Ondan sonra, sen sağ şakağından vurulduğunu söylüyorsun.
Puis tu dis être touché à la tempe droite.
Kafama bir silah dayamış durumdalar.
J'ai une arme sur la tempe.