Tendre translate French
2,418 parallel translation
Kolumu bir daha düz tutamayacak olsam da bu en iyi cadılar bayramımız.
C'est mon meilleur Halloween! Même si je ne pouvais plus jamais tendre mon bras.
Evet, ve böylece sizi tuzağa düşürmek için mükemmel bir konumda.
Oui, donc il est bien placé pour vous tendre un piège.
Durumları olmayanlara hep bu şekilde yardım eli uzattıklarını söylediler.
Non, ils disaient que c'était leur tradition de tendre la main, pour aider les moins fortunés.
Diğer yanağını çevirmek bir şey, fakat yerde yılan gibi uzanarak gücün koltuğuna sokulup onursuzca teslim olmak, işte bu apayrı bir şeydir, bayım.
C'est une chose de tendre l'autre joue, mais de ramper sur le sol comme un serpent - vers le siège du pouvoir... - M. Adams!
Bu yumuşak kalpli budala ailesine çokça endişe dolu saat yaşattı.
Cet idiot au cœur tendre a fait vivre à sa famille de nombreuses heures anxieuses.
Bu evi tamir etmek için burdayız, sizi parçalamak için değil.
On est ici pour réparer cette maison, pas pour casser ton cher et tendre.
Yani kurban Davis ona yardım etmek isterken elini yakalamış olabilir.
La victime aurait pu tendre le bras et attraper Davis pendant qu'il essayait de l'aider.
İttifak için elimizi uzatabiliriz ama o elimizi ısıracaktır.
On peut lui tendre une main amicale, mais il la mordra.
Muhtemelen yüzünü gerginleştirmek için fazla miktarda botoks yaptırmıştır.
Elle a dû prendre pas mal de botox pour tendre sa peau.
Bu gece benim için güzel bir şeyler söyle, tatlım.
Chante-moi quelque chose de tendre, poupée.
Aslında, sanırım eve gidip tatlı kocamı ziyaret edeceğim.
D'ailleurs, je vais rentrer auprès de mon tendre mari.
Valla ne iyi oldu be Arif, et de lokummuş lokum.
Comme t'as bien fait. - La viande est si tendre.
Tuzağa düşüreceğiz onları.
Une embuscade, nous allons leur tendre.
Morgana'yı küçüklüğünden beri gözetiyorum.
J'ai veillé sur Morgana depuis sa plus tendre enfance.
Çocukluğumdan beridir dostuz, babamın senatodaki en güçlü destekçisiydiniz.
Nous sommes amis depuis ma plus tendre enfance, quand vous étiez le premier allié de mon père, au sénat.
Elveda tatlı arkadaşım.
Adieu, ma tendre amie.
'Taze ve kat kat pişerler'
# Ils sont si tendre et feuilleté #
Bunu eskiden beri biliyordum.
Je l'ai toujours su. Depuis ma plus tendre enfance.
Satan görünüş bu. İşkence gören, hassas kalpli bir genç kız.
C'est plus vendeur, l'adolescente tourmentée au cœur tendre.
Şimdi, bunu yapıyorum çünkü kız arkadaşımın çok yumuşak bir kalbi vardır.
Et je fais ça parce que ma copine a le cœur tendre.
Müdür, sürücülerle dalaşan kişilere kötü şeyler yapar.
La directrice n'est pas tendre envers ceux qui causent des ennuis aux pilotes.
Oluruna bıraktığım şeyleri, kendi zayıflığımı kabul ettiğim zamanları elimi uzatıp durdurabilirdim.
Toutes les choses que j'avais laissé passer, les fois où j'avais accepté ma propre... faiblesse, je n'avais qu'à tendre mes mains et l'arrêter.
Şaşılacak derecede nazikti.
Il était tendre, étonnamment.
Ama sen tatlısın.
Vous semblez être un homme tendre.
Öyle güzeldi ki Hoştu öylesine.
C'était pourtant si bien C'était pourtant si tendre
Hoştu öylesine.
C'était pourtant si tendre
"Güller kırmızıdır, menekşeler mavi... Hayvanat bahçesinde seviştiğimizde bulaştırdım sana frengi."
"La rose est tendre, le lilas est beau, je t'ai donné la syphilis quand on a baisé au zoo."
Ve Philip ödül olacak.
Et Phillip va tendre les siennes.
Tatlı Ellen'im, lime lime olmuş parçalarımı bir araya getirmek için hep yanımda.
Ma tendre Ellen, toujours prête à recoller mes lambeaux de chair.
Ayılar taze ete bayılırlar.
Les ours aiment la viande tendre.
Oğluna karşı biraz kaba, değil mi?
Il est pas tendre avec lui.
Dıştan çirkin ve sert. Ama içi yumuşak ve tatlı. Kötü yakalandın.
Moche et tout dur à l'extérieur, mais tendre à l'intérieur.
Ronnie Heflin bu şarkıyı sevgilisi Lisa Hines için istedi.
Ronnie Heflin dédie cette chanson à sa tendre et chère Lisa Hines.
Cesur olduğunuzu görüyorum ama bu adam esaslı, büyük biri.
J'ai bien vu que vous en aviez, mais ce gars n'est pas un tendre, il est balaise.
Jem, canım buraya gelebilir misin?
CONNIE : Jem, mon tendre, tu peux venir me donner un coup de main?
Sayın valimizin Baltimore okulları için sert söylemlerde bulunduğunu biliyorum. Fakat ben bunları art niyetli ve hayal kırıcı buluyorum.
Je sais que le gouverneur n'a pas été tendre sur les écoles de Baltimore, mais je trouve ça mal placé et décevant.
- Yumuşakmış.
- C'est tendre.
Sanırım yumuşadığını itiraf etmelisin.
Je crois que tu devrais admettre que, au fond, t'es un tendre.
Belediye başkanı olarak güçlü olmalıydım ki ben sevdiğimin yasını tutarken halk paniğe kapılmasın.
En tant que maire, je devais rester fort pour éviter la panique,.. Tout en..... portant le deuil de ma tendre amie.
Biliyorum, Anna. Benim tatlı arkadaşım.
Je le sais, Anna, ma tendre amie.
Ve ben belediye başkanı oldum. ve Mary yakında-eşim olacak.
Je suis le maire et le futur mari de ta chère et tendre Mary d'antan.
Şimdi iyi bir Hıristiyan dostum kanuna uygun şekilde yaşıyorum.
Je suis un bon chrétien. Et donc, je vais vivre et laisser vivre, vous tendre l'autre joue, si vous me donnez la clé des menottes.
Biliyorsun, bütün bu şeylerde diğer yanağını mı döndün?
Vous savez, ces conneries sur le fait de tendre l'autre joue...
"diğer yanağını çevir" Tanrının sözü.
De tendre l'autre joue, comme le dicte votre Dieu.
Çocukluğumdan beri o kadar açtım ki, daha fazla bekleyemedim.
De ma plus tendre enfance, j'ai toujours eu faim, sans pouvoir rien y faire.
Küçük şişman bir kızken bile böyle aksiydi.
Elle grinche depuis sa plus tendre enfance de petite grosse.
Yumuşak kalbinde taşıdığı hassaslığıyla içlerinde en özel olanı da Claire.
La fille spéciale au c ½ ur tendre.
O günlerde en çok hoşuma giden şey, bu nazik kabadayının bana "velet kardeş" demesiydi ".
Rien ne me flattait plus que ce gangster au cœur tendre m'appelant frérot.
Polis sizi pusuya düşürecek.
La police va vous tendre une embuscade.
Canımı içi Murray Ölümün kapsından geçmiş olsan da Sen sadece bir kedi değildin
Mon cher et tendre Murray, même si tu as traversé la mort par la petite porte, j'affirme que tu n'étais pas seulement un chat.
Çok yufka yüreklisin, biliyor musun?
T'es une grande tendre, toi!