English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ T ] / Thad

Thad translate French

491 parallel translation
Şu madalyaları tut Thad Amca.
Tenez ces médailles, oncle Thad.
Benim adım, Thad Anderson.
Je suis Thad Anderson.
Cass, şu Anderson çocuğu işe alacağını düşünmüştüm.
Tu n'as pas embauché Thad?
- Thad, seninle konuşmalıyım.
J'ai deux mots à te dire.
- Thad, sana bir şey göstermek istiyorum.
Laisse-moi te montrer.
Thad, senin görmek istediğin işte bu bu silah onun elindeydi.
Voilà ce que je voulais te montrer : l'arme qu'il avait à la main.
- Ne oldu, Thad?
- Que se passe-t-il? - Une évasion!
Nereye gidiyorsun, Thad?
Où vas-tu, Thad?
- Bana ihtiyacın varsa buradayım, Thad.
Je suis là, en cas de besoin.
- Sizinle konuşmaya geldik.
Voici Thad Pierce. Nous sommes venus vous parler.
Stricker ve Pierce Gant'i... beni öldürmesi için tuttular.
Earl Stricker et Thad Pierce ont engagé Gant... pour me tuer.
Earl Stricker ve Thad Pierce'ın Gant ile konuştuklarını görmüşler.
Je crois que Ben va essayer de tuer Earl Stricker et Thad Pierce.
Thad Pierce'in kendini ofisine kilitlediğini de duydum.
J'ai entendu dire que Thad Pierce s'est verrouillé dans son bureau.
Thad Pierce, bu kasaba için çok çalıştı.
Thad Pierce a fait énormément pour cette ville.
Thad'in intihar etmesinden O sorumlu.
Il est responsable du suicide de Thad.
Yaşlı Thad ile yaptığı düelloyu unutmadım.
Je me souviens quand le vieux Thad l'a provoqué en duel.
Thad kapkara olmuştu. Bass gülüyordu. Ateş küreler üzerinden sekiyordu.
Thad, menaçant comme l'éclair, essayait en vain de toucher Bass.
O kadar çok gülüyordu ki, Thad'ı iki metre ıskalıyordu.
Bass rigolait tellement qu'il tirait à 2 m de la cible.
Thad ve ben thad ve ben
Thad et moi LE DÉFI EST LANCÉ Le 5 août 1956 Thad et moi
Thad ve ben
Thad et moi Thad et moi
- Yazdığını biliyorum Thad.
- Bien. Je suis sûre que c'est le fait d'écrire, Thad.
Sanırım acil bir durum yok. Fakat seni izleyeceğiz, Thad.
Je ne crois pas qu'il y ait urgence, mais il faudra surveiller ça, Thad.
Belki de gidip almalıyız, ne dersin Thad?
Peut-être qu'on devrait aller l'acheter, hein Thad?
Polly! Polly! Thad Beaumont'a bir şeyler oluyor.
Mlle Hall, Thad Beaumont n'est pas bien.
Yine de harika bir kitap olacak, Thad.
Ça va être un grand livre, Thad. Tu es en train de l'écrire.
- Thad, üzülme.
Thad, que ça ne te rende pas fou.
- Sanırım Thad Beaumont, ailesini sokakta bırakmayacak kadar çok kitap sattı.
Je pense que Thad Beaumont peut vendre assez de livres... pour que sa famille ne soit pas à la rue.
Thad, yeni kitabın ödül alacak ve iki yüz bin tane satacak.
Thad, ton nouveau livre aura des prix, et vendra 200000 exemplaires reliés.
- Miriam'ı duydun, Thad.
Tu as entendu la dame. On est avec toi à cent pour cent.
- Hoşçakal Thad. Bebekleri öp.
Embrasse les bébés de ma part.
Thad Beaumont'u da okuyorum. Ama iş icabı.
Je lis Thad Beaumont pour mon boulot.
Thad Beaumont içmekten vazgeçti. Sigarayı 3 yıl önce bıraktı.
Thad Beaumont a arrêté de boire et de fumer il y a trois ans.
Ve siz Thad Beaumont'sunuz.
Et vous êtes Thad Beaumont.
Gidelim. Thad çantamı getirir misin?
Thad... tu veux prendre mon sac, s'il te plaît?
Thad ders verirken hiç gelemeyiz.
On ne peut jamais venir ici.
Kentte kalmak zorundayız.
Quand Thad enseigne, on doit rester en ville.
- "Bir ölünün üstünde yürümek istemezsin" dedim. "Kimsenin gömülü olmadığı boş bir alan bulduğundan emin ol." Ve sonra hatırladım, Thad Beaumont'un bir tane vardı.
Il ne faut pas aller marcher sur les morts, je dis. Soyons sûr de choisir une concession où personne n'est enterré.
Senin için garip olmalı Thad.
Ce doit être étrange pour vous, Thad.
Işığı kaçırıyoruz. - Neden sadece Thad değil?
- Prenez-en deux de Thad, et oubliez...
Seni tanıdığım kadarıyla Thad sen böyle bir şey yapacak bir insan değilsin. Fakat hiçbir şey işimi yapmamı engelleyemez.
D'après ce que je sais de vous, Thad, vous n'êtes pas le genre de personne... qui ferait une chose pareille... mais ça ne compte pas, quand il s'agit de faire mon travail.
Anlamıyorum, Thad'i suçlamak için neden bu kadar ısrarlısınız?
Je ne comprends pas. Pourquoi êtes-vous si déterminés à accuser Thad?
Thad, iyi misin?
Thad, ça va?
Hayır, bu olamaz. Bak Thad bu olamaz.
Thad, ce n'est pas possible.
Ben, Earl Stricker. Bu da, Thad Pierce.
Je suis Earl Stricker.
Zavallı Thad.
Pauvre Thad.
Saat 7.30 Thad.
7 heures 30, Thad.
Thad?
Thad?
Sonuna kadar seninleyiz.
Au revoir, Thad.
Dürüst ol, Thad.
Sois honnête.
Babanız, annenizle yattığı yerin yakınında sizin için bir yer almıştı.
Puis je me suis souvenu, Thad Beaumont en possède une... que votre père vous a achetée, près de là où votre maman et papa sont enterrés.
Thad'la konuşmalıyız, Liz.
Il nous faut parler à Thad, Liz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]