Titanik translate French
359 parallel translation
"Titanik" battığından bu yana, sandala bile binmedim.
Je n'étais plus monté dans un bateau depuis que j'avais vu "Titanic".
Titanik'in batışına benziyor.
C'est le naufrage du Titanic! Que s'est-il passé?
Titanik.
Le Titanic.
Bu gemiye Titanik adını veriyorum.
Je baptise ce paquebot Titanic!
"White Star Gemiciliğin yeni transatlantiği Titanik... dünyanın en büyük gemisi."
Le Titanic, le nouveau paquebot de la flotte White Star, est le plus grand navire du monde.
"Titanik, sadece ebat bakımından değil aynı zamanda lüks donanımı sebebiyle de büyük vapurlar arasında dünyada birinci sırada."
Ce ne sont pas seulement ses dimensions et son luxe qui le placent en tête des géants des mers.
"Titanik, ayrıca birinci mevki yolcularına sunulan Vinolia Otto banyo sabunları ile de... denizlerde yüksek tuvalet lüksü ve rahatlığı sunarak liderliğini koruyor."
Grâce au savon Vinolia Otto, pour les passagers de 1ère classe, le Titanic est aussi en avance, offrant le maximum de confort en mer.
Her İngiliz batması imkansız Titanik ile gurur duyar.
Tout anglais est fier du Titanic.
- 800 sandık kabuklu ceviz, Titanik.
800 caisses de noix
- 3,000 düzine günlük yumurta, Titanik. - Evet.
3 000 douzaines d'œufs - idem.
Titanik'te ikinci kaptan olmayı başka gemide birinci kaptan olmaya tercih ederim.
J'aime mieux servir en second sur le Titanic qu'être capitaine à bord d'un autre vaisseau.
İlke seferine çıkan Titanik efendim.
Le Titanic. Il émet par Cap Race.
"Deniz üstündeki Titanik'ten."
Du Titanic, en mer.
- Sadece Titanik efendim.
- Le Titanic, seul.
- Kimden. - Titanik'ten!
Du Titanic.
Batıyorlar! - Titanik mi?
- Je ne vous crois pas.
Titanik'ten!
Il coule!
Titanik olduğuna emin misin? - Evet, efendim.
Vous êtes sûr que ça vient du Titanic?
- Titanik'ten efendim.
Le Titanic.
Yakınlardaymış, Titanik'e olanları duymuşlar.
Il vient d'apprendre...
Büyükbaba Titanik'i batırdığında şüphelenmediler ama.
Il n'a rien dit quand papy coula le Titanic.
Titanik'ten sonra tarihin en büyük felaketinin yapımcısı olmak üzereyim ve sen burada hırsız polis oynuyorsun.
Je vais être le producteur du plus grand désastre depuis le Titanic, et toi tu joues aux gendarmes et aux voleurs!
Biliyor musun bu adam gerçekten Titanik'te bulunmuş tanıştığım ilk kişi.
Tu sais quoi? C'est la première fois que je rencontre un passager du Titanic.
- Titanik'den canlı mı kurtulmuş?
- ll a survécu au Titanic?
İlginç bir şey mi istiyorsun? Boş ver Titanik'i.Buraya gel.
Il y a encore mieux que l'histoire du Titanic.
Aptal kaptan Titanik'i bile batırır.
Le silence est d'or.
David, Titanik'in güvertesinde sayılırız ve sen hala orkestraya istek yapıyorsun. Bu iş para getirmiyor.
David, on est sur le pont du Titanic et vous choisissez les chansons de l'orchestre.
Titanik dışında her yere girdin.
T'as tout pompé, sauf le Titanic.
Titanik'i çıkartmak daha kolay olurdu.
Faire remonter le Titanic serait plus facile.
Baksana. Kendini Titanik'in kaptanı sanıyor.
Il se prend pour le capitaine du Titanic.
Titanik'in biraz evvel geldiğini söylüyor.
Il dit que le Titanic vient d'arriver.
Diğer taraftan, eğer Titanik'in kaptanı olsaydınız "Viya böyle." diyemezdiniz.
Mais vous, de votre côté, si vous étiez le capitaine du Titanic, vous ne diriez pas, "Tenez le cap."
Eğer Titanik'in kaptanı olsaydım, hangi üst düzey çalışanlarımdan endişe etmem gerekirdi?
Si j'étais... le capitaine du Titanic, pour lequel de mes officiers supérieurs devrais-je me faire des soucis?
Tommy, artı sayılar için, buzdağının yerine Titanik'i seçer.
Sacré Tommy! Il aurait parié sur Titanic contre lceberg!
- Titanik indi.
- Si, le Titanic.
- Titanik battı ama en dibe değil.
- Le Titanic a coulé, mais ce n'est pas le fond.
Titanik'i yapan adam gitti en dibe.
L'homme qui a construit le Titanic alors.
Titanik'teki kamaraları yeniden düzenliyorlar.
On change les transats de place sur le Titanic!
Ben her zaman kaybedene karşı büyük bir sempati beslemişimdir. Özellikle de, Titanik gibi, yenilmesi zor bir kişiyi birdenbire yerde görünce.
J'éprouve toujours de la peine pour le vaincu, surtout quand on voit quelqu'un de très fort se retrouver à terre.
Titanik'in nereye çarptığını bile göremiyorsun.
Il te coulerait le Titanic!
Titanik kadar eğlenceli olacağına garanti veriyorum.
Ce sera une bringue aux proportions titanesques.
Titanik isimli buharlı bir gemiden- - esinlendim.
Je me suis inspiré d'un ancien paquebot à vapeur, le Titanic.
Az önce yanıma gelip Titanik'ten sahnelediğim etkileyici performans için bana teşekkür etti.
Il m'a félicité de ma performance dans Titanic!
Alo? Titanik'teki yaşlı kadın mı?
Allô, la vieille dame de Titanic?
Martha Titanik'teki pirinçleri parlatıyor.
Elle astique les cuivres du Titanic.
Seninle kıyaslandığında, Titanik sıcak bir şeye çarptı.
T'aurais coulé le Titanic.
Tam bir Titanik!
C'est le Titanic.
Deja vu. Bu tıpkı Titanik'teki sahne gibi.
C'est comme la scène dans Titanic.
- Titanik'i izledin mi?
- Tu as vu Titanic?
Bu Titanik.
C'est du Titanic.
Titanik de mi?
Le Titanic?