Torture translate French
3,988 parallel translation
İlk kurban 16. yüzyıl işkencesi bir yığın taşla ezildi.
La première victime a été écrasée sous un tas de pierres. Une torture du 16e siècle.
Buna dayanamıyorum.
C'est une vraie torture.
Yaptıkları insanlık dışıdır.
L'agression était brutale au point de devenir une torture.
Bu işkence.
Je veux dire... c'est de la torture.
- Bu işkence.
C'est de la torture.
Sağ kalanlar, yaşadıkları işkencelerle ilgili hikayeler anlatıyor.
Les survivants parlent de torture et d'addiction forcée.
İşkence mi edelim?
La torture?
Tarihsel olarak, deri yüzme ceza ya da işkence yoludur.
L'écorchement a toujours été une marque de punition ou de torture.
Sahip Felicia'yla tarih boyunca kullanılmış işkence aletlerinin sergilendiği bir sergide sohbet etme şansı bulmuştuk.
Nous nous sommes rencontrés, Maîtresse Felicia et moi, durant une exposition sur les dispositifs de torture à travers l'Histoire.
Geceleri çalışıyorum onunla ama kitaplar eziyet gibi.
Je travaille avec lui le soir mais les livres sont une torture.
Bana işkence gibi geliyor.
Cela ressemble à de la torture pour moi.
Hayır, ortaçağ işkence pornosu.
Non, c'est de la torture médiévale pornographique.
Yaptıkları araştırma değil, bu işkence.
Ce n'est pas de la recherche, c'est de la torture.
Sen geldiğinde ; sonsuz, acı dolu günlerime bir anlam kazandırdın.
Et quand tu es venue, tu as donné du sens à mes jours de torture sans fin.
Kurbanlarına düşmanlarının kendileri olduklarını gördürmek için daha çok askeri işkence tekniklerini kullanıyor.
Il utilise probablement des techniques de torture militaire pour que ses victimes voient ses ennemis comme les leurs.
Tıbbi tetkikçinin raporuna göre Brandon ve Vincent'ın gördüğü işkence Gavin'inkiyle birbirini tutmuş ama onlarınki daha da sertmiş.
Le rapport du légiste pour Brandon et Vincent étaient compatibles avec le type de torture que Gavin a subit, mais les leurs étaient beaucoup plus sévères.
Başka kim böyle bir azap çekebilirdi?
Qui d'autre supporterait une telle torture?
- İşkence gibi.
C'est de la torture.
Anlaman gerekir ki o bu işkencenin ve deneylerin bir parçası değildi.
elle ne prenait pas part à la torture et aux expériences.
- 100 sayfalık korkunç işkence kitabı var. Sen gidip tek mutlu paragrafı okuyorsun.
Une centaine de pages sur de la torture, et tu trouves le seul passage heureux.
Yıllardır kardeş katili olmanın ızdırabını yaşıyorum.
La mort de mon frère me torture depuis 20 ans.
İşkence yapıldığında mesele güç uygulamak ve kurbanı kontrol altına almaktır.
Quand c'est utilisé comme torture, ça concerne le pouvoir complet et le contrôle de la victime.
Ve kötürüm bırakmanın duygusal işkencesi öldürmek gibidir ve bu suçlu ve kurbanı arasında kişisel bağ yaşandığında cereyan eder.
Et la torture émotionnelle de rester paralysé est une sorte d'excès, et ça se passe quand il y a un lien personnel entre le délinquant et la victime.
Onu yalnız cezalandırmıyor, ailesine de işkence yapıyor.
Il ne veut pas que la punir, il torture sa famille.
O köstebek, Reddington'ın kaçırılmasına ve işkence görmesine neden olan istihbaratı sızdırdı.
Cette taupe a vendu des informations qui ont conduit à l'enlèvement et à la torture de Reddington.
İşkencenin şu an için en doğru hareket olduğunu sanmıyorum.
La torture est pas la meilleure stratégie.
Umurlarında olan tek şey sana eziyet etmek.
La seule chose qui les intéresse, c'est combien de temps tu peux supporter leur torture.
Norveç bana ahlâki olarak işkence ediyor.
La façon dont la Norvège m'a traité, c'est de la torture ethnique.
Oğluma işkence yapmalarına nasıl izin verirsin?
Comment as-tu approuvé qu'on torture mon fils?
Ya işleknce yüzünden oracıkta ölseydi?
Et si la torture avait conduit à sa mort dans cette prison secrète?
CIA'in gizli operasyonlar ekibine, Teo Braga'nın kocanızın oğlu olduğunu bildiğiniz halde, işkence etmesine izin mi verdiniz?
Avez-vous approuvé la torture de Teo Braga par une équipe de la CIA avec la pleine connaissance qu'il était le fils de votre mari?
Başka da seçeneği yok, seni dinlemek zorunda kalacak.
C'est comme de la torture.
- İşkence dürümü.
- Torture-tilla.
Kendine işkence etmek iyi bir yazar olmanın bir parçası.
Il faut être torturé pour être un bon écrivain.
Belki metresi onu öldürmeden önce finansal şifreleri için ona işkence yapmıştır.
Peut-être que sa maîtresse l'a torturé pour ses codes financiers avant de le tuer.
İşkence görmüş dahi bir sanatçı.
L'artiste en génie torturé.
Bu adam önce işkence görmüş.
Cet homme a d'abord été torturé.
"Çıyan" programını düşün Mike Peterson gibi masum insanlar üzerinde yaptıkları deneyleri Coulson'ı kaçırıp ettikleri işkenceyi Quinn'in seni vurmasını emretmesini.
Pense au programme Centipede, il a fait des expérience sur des personne innocente comme Mike Peterson, il a enlevé et torturé Coulson, il a ordonné à Quinn de te tirer dessus.
Oğluna işkence edilirken yan odada öylece bekledin itiraf etmedin ve o adamla bir 5 yıl daha birlikte yaşadın öyle mi?
Tu étais dans la pièce d'à côté pendant que ton fils se faisait torturé, tu n'as pas avoué, et tu es restée avec cet homme pendant 5 autres années?
Seni, işkence ettiğin insanlarla yani ırkımla ilgili eğitmeden ölmene izin vermiyorum.
Et tu ne quitteras pas cette terre tant que je ne t'aurai pas éduquée au peuple que tu as torturé. Mon peuple.
Ya yaralılarsa veya bir yerlerde şu an işkence görüyorlarsa?
Et s'ils sont blessés Ou d'être torturé quelque part en ce moment?
İşkence görmek.
Torturé.
- Bu zavallı çocuk işkence görmüş.
Ce gamin a été torturé.
Seni seviyorum ve bu insanlar sana 5 yıl boyunca işkence etmiş.
Je t'aime, et ces personnes t'ont torturé pendant 5 ans.
Ona işkence eden doktorları öldürmek Damon için yeterli değilmiş.
Ce n'était pas assez pour Damon de tuer les docteurs qui l'ont torturé.
Sence burada 5 yıl boyunca işkence gördüğünü öğrendikten sonra seni yargılayacağımı mı sanıyorsun?
Tu penses que je vais être là à te juger après avoir découvert que tu as été torturé pendant 5 ans?
İşkence mi gördün?
Torturé?
Çıkıp onu aramaya gitmek üzere, neredeyse aklını kaçırmasını sağlayan, ona işkence eden, onu manipüle eden, onu bir deliğe atan babanı kurtarmaya çalışacak.
Et Huck? Il va sortir d'ici et le chercher, d'essayer de sauver ton père, de sauver l'homme qui l'a torturé, qui l'a manipulé, l'a jeté dans un trou jusqu'a ce qu'il soit près de perdre la raison.
İnsanlara işkence ettim ve öldürdüm.
J'ai torturé et tué.
Ve günlerce işkence etsinler.
Et torturé pendant des jours.
Muhtemelen bir kaç gece önce yenen yemekteydi. Bu da sana Maddox ile kontak kurarak, ona işkence etmesini
Ça vous a laissé le temps de contacter Maddox, qui l'a torturé pour savoir ce qu'il avait fait des dossiers.