Tot translate French
26,283 parallel translation
Lezzetli görünüyor ama benim için... Benim için biraz erken.
Ça a l'air délicieux, mais c'est un poil trop tôt pour moi.
- Çok mu çabuk oldu, tatlım?
- C'est encore trop tôt, ma puce?
- Hayır, çok çabuk değil.
- Non, ce n'est pas trop tôt.
Yarin sabah erkenden iste olmaliyim.
Je dois me réveiller tôt pour le boulot.
Yarin ise erken gitmem gerekiyor dedi.
Il doit se réveiller tôt pour le boulot.
Sandığınızdan daha önce diyeceksiniz çünkü benim söyleyecek bir şeyim yok.
Ce qui arrivera plus tôt que vous ne le pensez, car je n'ai rien à dire.
- Jüri nasıl bu kadar erken döndü?
Comment ça se fait que le jury soit de retour si tôt? Ce n'est pas le jury.
Bu hafta başında, üç maaşlı çalışanım bu odadakilerden birinin emriyle benim FBI ile çalıştığıma inandırılmış biri tarafından bana mesaj göndermek adına öldürüldü.
Tôt cette semaine, le meurtre de trois de mes entrepreneurs a été commandé par quelqu'un dans cette pièce pour envoyer un message qu'ils croyaient que je travaillais avec le FBI.
Er ya da geç günahlarımızın bedelini çekeriz.
Tôt ou tard, on paye pour nos péchés. Qu'est-ce que vous faites?
Her kim erken tahliye edilirse karşılığında sapkın arzularını dindirmek için kısırlaştırılıyormuş.
Qui a été libéré plus tôt en acceptant d'être castré pour atténuer ses désirs pervers.
Programlarına bakacaklarını söylediler ancak en kısa sürede buluşmak için ellerinden geleni yapacaklarmış.
Ils regardent leur emploi du temps, mais ils ont dit qu'ils veulent une rencontre le plus tôt possible.
- Sevdim onları. Onları öğle yemeği için köpek parkına götürebiliriz.
Je pars tôt pour les emmener au parc.
Eminim yakında dönecektir.
Je suis sûr qu'il va se montrer bien assez tôt.
- Bunu söylemek için daha erken.
C'est trop tôt pour le dire.
Karım ve doğmamış çocuğum birkaç ay önce ölmüştü.
Ma femme et l'enfant qu'elle portait étaient morts quelques mois plus tôt.
Hiç sormayacaksın sanmıştım.
Pas trop tôt.
Yanlış zamanda okula gitmişim yahu.
Je suis allé à l'école trop tôt.
Aslında temizlikçiye erken gelip, temizlemeye buradan başlamasını söyleyecektim.
Justement, j'ai failli appeler l'homme de ménage pour lui dire de venir plus tôt cette semaine.
Leyland'ın bu kadar çabuk tekrar açılacağını beklemiyordum.
Ce n'était pas évident de réouvrir Leyland si tôt.
Dönmenizi bu kadar çabuk beklemiyorduk.
On s'attendait à ce que vous reveniez si tôt.
Okulu çok erken açtılar.
Ils rouvrent cette école trop tôt.
Mateo Alvarez'in durumunu daha iyi, daha çabuk ve daha hassas ele alabilirdim.
J'aurais pu gérer ce problème avec Mateo Alvarez mieux, plus tôt et avec plus de sensibilité.
Gerçekten ihtiyacımız olduğunda sonrası için onları yakma riskini yakında alacağız.
Utilise-les trop tôt et on ne les aura plus quand on en aura vraiment besoin.
Daha hazır değiliz.
C'est trop tôt.
O zaman eğlence erken başlasın!
On peut commencer la fiesta plus tôt!
Lisede iken tüm Amerika'nın dikkatini çektin. ve bilgisayar bilimi doktora not ortalaman 4.59 Bunu daha önceden anlayacağını düşünmüştüm.
Etant donné que vous étiez 100 % Américaine au lycée et que vous avez une moyen de 4.59 dans votre doctorat des sciences de l'ordinateur, j'aurais pensé que vous auriez découvert ça plus tôt.
Uzun zaman önce senin bilgisayarını hacklemiş olmam gerekirdi.
J'aurais dû hacker ton ordinateur bien plus tôt.
Ne yapacağını söylemiş gibi olmak istemiyorum ama ayık kalarak ve onların erkenden dağıtmasına izin vererek bira pongunu kazanmanın tek yolu olabilir.
Sans vous commander, mais si vous restez sobre et que vous les laissez se soûler plus tôt, vous réussirez à les battre au bière-pong.
Öyle birine bulaşırsan eninde sonunda pişman olursun.
En fréquentant une personne pareille, on le regrette, plus tôt que tard.
Daha önce yapmadığımıza inanabiliyor musun?
Incroyable qu'on n'y ait pas pensé plus tôt. Il y a du café?
Bu sabah ne oldu ordu çalışanları önünde bana karşı geldin, bu kabul edilemez.
Ce qui s'est passé plus tôt, vous m'avez défiée devant le DIC, c'était inacceptable.
Bak, o senin kardeşin ve sana daha önce söylemediğim için özür dilerim ama... Reade, yapma.
Regardez, je suis désolé c'est votre soeur, et je suis désolé je n'ai pas fait dites-vous plus tôt, mais je...
Önceki eserlerinden birini kendime almıştım fakat... Bu heykel oynatılmış.
J'aurais bien pris moi-même une de ses pièces plus tôt, mais... la statue a été déplacée.
Üzgünüm Bayan Weller, kardeşiniz bugün erken saatlerde ayrıldı.
Pardon Madame Weller, cela dit que votre frère s'est auto vérifié plus tôt.
Kariyerimin başlarında güçlü birisi yanıma geldi ve benden yardım istedi.
Assez tôt dans ma carrière, une personne puissante m'a approchée pour que je l'aide.
Ama onu daha önce yakalayabilirdik Jane'e dövme yapana ulaşabilirdik.
On aurait pu l'attraper plus tôt, progresser davantage dans l'enquête du tatoueur de Jane.
Eğer oraya daha erken gitseydim Nina'nın Sadie'yi bıçaklanmış şekilde bulacağını görücektim.
Si j'étais arrivé plus tôt, j'aurais vu Nina découvrant Sadie qui avait déjà été poignardée.
Bu kadar erken yapmak da benim fikrim değildi.
Et ce n'est pas moi qui ai voulu faire ça si tôt.
Mümkünse derhal.
Plus tôt, si c'est possible.
Hele şükür.
C'est pas trop tôt.
Şu an Kurtarıcılar'la barış içindeyiz fakat er ya da geç bir şeyler ters gidecek.
Pour le moment, on est en paix avec les Sauveurs. Mais tôt ou tard, ça va déraper.
Başlamak için hiçbir zaman geç değildir.
Il n'est jamais trop tôt.
O yüzden belki de hemen tetiği çekip banjo almamalıyım.
Peut-être que je ne devrais pas acheter de banjo aussi tôt.
Ben geçmişe gidip Süveyş Kanalı'nı daha önceden almasını söylerdim.
Moi, je lui dirais de s'emparer du canal de Suez plus tôt.
Hamilelik bulantısı için fazla erken.
C'est trop tôt pour des nausées de grossesse.
Frank'le erkenden çıktılar.
Elle est partie tôt avec Frank.
Sabahın köründe nereye gidiyorsun?
Où vas-tu si tôt?
Erken gelmişsin.
Tu rentres plus tôt?
Ne kadar çok çalışırsak o kadar erken biter.
Le plus dur on travaille, le plus tôt on finit.
Babam erken döndü.
Mon père est rentré plus tôt.
Nihayet.
C'est pas trop tôt.