English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ T ] / Tots

Tots translate French

40 parallel translation
Şu donmuş sopa balıklar gibi değildi. ve akşam yemeği için Tater Tots'u arıyor.
C'était autre chose que les bâtonnets surgelés de Marcie.
"Tater Tots" istiyor musun?
Tu veux des patates surgelées?
O günden önce, sana hediye alacak hiç param yoktu.
Plus tôt dans la journée, je n'avais pas d'argent pour t'acheter des "Tater Tots".
Patateslerini yiyecek misin?
Tu vas manger tes Tots?
Napoleon, biraz patates ver.
Napoléon, donne-moi des Tots.
Biraz patates ver.
- Allez. Donne-moi tes Tots.
Patates püresini sen istedin.
Parce qu'avec les Tater Tots, il me suffit de déchirer et d'engloutir
- Çoğunu. - Tabii, çoğunu.
Mais pas les Tater Tots ou la tour de pizzas
Sandviç ; kıymalı, patatesli ve domates sosluydu.
A la cantine c'est sloppy joes et tater tots. *
Biraz donmus Tater Tots getirebilir misin?
Et si ça ne vous dérange pas, rapportez-moi une petite boîte de Tater Tots congelés.
O'Roarke'un boğazından çıkardığınız fotoğraf... Jim Dodd'un Tiny Tots Fotoğrafçılıkta, bir fotoğrafçı olmasıyla kapanıyor.
La photo tirée de la gorge de O'Roarke a révélé que Jim Dodd était un photographe au Tiny Tots Photography.
Sonra bir şey oldu : The Tater Tot olayı.
C'est alors que s'est produit l'accident Tater Tots.
Hey, Scott, sana söylemek istiyordum bileğim biraz kötü şu donmuş patatesten dolayı.
Hé, Scott, je voulais te dire que mon poignet, c'est assez souffrant. À cause des Tater Tots.
Evet, Bir tabak Tater Tots ve Jager alalım.
Ouais, on va prendre une assiette de croquettes, et de la Jäger?
Toys for Tots çok güzel bir organizasyon. Bugün herkes harika puanlar alacak.
"Des jouets pour des petits" est une bonne cause, alors un bon point pour chacun.
O izlediğiniz ilk katıldığım Tiny Tots güzellik yarışmasındaki sahneden düşüşüm değil, değil mi?
C'est la vidéo où je tombe à mon premier concours de beauté?
* Kroketlerimi almaya çalıştılar benden *
They tried to take away my tots
... ve ondan önceki gün gibi... Patates kızartması!
... Et le jour d'avant... tots Tater!
O hâlde patates püresi ve patates kroket isterim.
Bien, je veux des pommes de terres en purée et des tater tots.
Patates püresi mi, patates kroket mi?
Les pommes de terre en purée, les tater tots?
Patates kroket yediğimde, bunalımdaydım.
Et quand je prends des tater tots, j'ai un sentiment bizarre.
Patates kroketle başa çıkman için bunalımda olman gerek.
Tu n'as pas à être dans un endroit sombre pour jouer avec les tater tots.
Patates kroketler tam önünde, ve onların da duyguları var.
Les tater tots sont droits devant toi, et ils sont pas mals. -
Patates püresi sadece makarna ister, ama patates kroket daha açık sözlüdür.
Les pommes de terres veulent juste que les macaroni et les tater tots soient plus directs.
Ve bilgin olsun, makarna ve patates kroket eşleştirmesi eski ve zorlu bir maceraydı.
Et pour ton information, l'association le macaroni-tater tots était forcément un roman pour adultes.
Patates kroket duyulmak isterdi.
Le tater tots souhaite se faire entendre.
Hepimiz patates kroketin bencil ve olgunlaşmamış olduğunu biliyoruz, ama ben makarnadan daha fazlasını beklerdim.
Nous savons tous que les tater tots sont égoïstes et immatures, mais je m'attendais à plus venant du macaroni.
- Sen patates kroketsin o zaman?
Est-ce que tu vas prendre des tater tots?
Hetty, açıklayabilirm aslında hayır bu benim suçum bana yardım edebilir mi diye eric'e sordum the Toys for Tots program'ı için deniz piyadeleri için yapıyorm ve şey... düşündüm ki eğer böyle giynirsek çocuklar için eğlenceli olur diye.
Hetty, Je... je peux vous expliquer, euh... En fait, non, c'est ma faute. J'ai demandé de l'aide à Eric pour le programme des jouets pour enfants.
Saat 4'te koca bir tabak tater tots mı yiyorsun?
Tu ne vas tout de même pas avaler cette montagne de Tater Tots à 4h de l'après-midi?
Bir saniye, ben annemi gezdirirken sen tüm gün tater tots mı yiyorsun?
Attends, je me farcis Maman et toi tu manges des tater tots toute la journée?
Totlarımı istediğim kadar çıtır yapabilirim çünkü onlar bizim değil, benim.
Je peux les rendre aussi croustillants que je veux. parce que ce ne sont pas nos tots, ce sont mes tots.
Jerry Steinfeld'ın dediği gibi "Sana tot yok!".
Dixit Jerry Steinfeld, "Pas de tots pour toi!"
Totlarımdan uzak dur.
Eloigne-toi de mes tots!
Dün gece, Alibi'da 16 saat mesai yaptıktan sonra Kevin'la akşam yemeğinde Tater Tots ısıttık.
La nuit dernière, après 16 heures de labeur à l'Alibi, Kev et moi on s'est réchauffé des boulettes de patates pour dîner.
♪ We're just like a couple of tots ♪
We're just like a couple of tots
Ve kroketler patatesten yapılıyor.
Et les tots sont faits à partir de pommes de terre.
Dolayısıyla kroket sebzedir.
Donc les Tots sont des légumes.
Sonic Burger ve Tater Tot.
Un "Sonic Burger" et des patates "Tater Tots"
Genelde sıradan ahmaklar tabi bu adam hariç.
En majorité ça a été tater tots et goutes de citron, sauf pour ce truc.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]