Trask translate French
226 parallel translation
Görüyorsun, futbol takımında oynamadıkça Chet Trask kadar popüler olamazsın.
Tu ne seras jamais aussi apprécié que Chet Trask, tant que tu n'aura pas rejoint l'équipe de foot.
Ve Hızlı'nın hayellerinde, Chet Trask tahtından düşecek gibi oldu.
Et dans la tête de Speedy, Chet Trask vacillait déjà de son piédestal
Geçen yılın evsahibi Chet Trask kolejin en popüler kişisi olmuştu.
Pour mémoire, le dernier gala a couronné Chet Trask comme le garçon le plus populaire de la fac.
Bu Bayan Trask, Bayan Vale.
Lisa, Mlle Trask. Mme Vale.
Polis ekibimin başı!
Mlle Trask est chef de ma police.
- Bayan Trask?
- Mlle Trask!
Üzgünüm, Trask.
Désolée, Trask.
Bayan Trask'a bu telefondan bahsetmeyelim.
Ne parle pas à Mlle Trask de cet appel.
Bütün çocuklar, Bayan Trask, hemşireler ve doktorlar.
Les camarades à l'école, Mlle Trask, les infirmières, les docteurs.
Çocukları, Bayan Traskı, hemşireleri ve doktorları?
Tes camarades, Mlle Trask, les infirmières et les docteurs?
Miss Trask onun için senin katılmanı istedi Dr. Jaquith oyunu oyna demekle bunu kastediyrdu.
C'est pour ça que Mlle Trask t'a demandé de coopérer. C'est ce que le Dr Jaquith veut dire par "jouer le jeu".
Doktorlarıma emirler veriyormuşsun.
Vous donnez des ordres aux docteurs, à Mlle Trask.
- İyi akşamlar Bay Trask.
- Bonjour, M. Trask.
- Günaydın Bay Trask.
- Bonjour, M. Trask.
İyi günler Bay Trask.
Bonne journée.
Bay Trask sebze piyasasında devrim yarattı.
M. Trask révolutionne le marché des légumes.
- Mutlu yıllar Bay Trask.
- Joyeux anniversaire.
Bay Trask, beni duyabiliyor musunuz?
Vous m'entendez?
Bay Trask, sizinle bu şekilde konuştuğum için bağışlayın... ama sevilmemek korkunç bir şey.
Pardon de vous parler ainsi. C'est affreux de ne pas être aimé.
Cal buradan gidiyor Bay Trask.
Cal va s'en aller, M. Trask.
Cal'i seviyorum Bay Trask, sağlam ve güçlü olmasını istiyorum.
J'aime Cal et je veux qu'il devienne un être fort.
Bay Trask, sizinle bu şekilde konuştuğum için bağışlayın, ama mecburdum.
Pardon de vous parler comme je l'ai fait, mais il le fallait.
Hikâyeniz çok ilginç bayım. Sizden benimle gelip bunları Yüzbaşı'ya anlatmanızı isterim.
Allons raconter cette histoire intéressante au capitaine Trask!
Trask onu aramanı istedi.
Trask veut que tu l'appelles.
Trask ve birkaç memur daireni incelemeye geliyorlar.
Trask va venir voir ton appartement.
Detektif Trask, lütfen.
L'inspecteur Trask.
Trask'ın kızlarından biri anaokulunda onunla aynı sınıftaymış.
L'une des filles de Trask est dans la même classe de maternelle.
Trask Endüstri'nin nasıl bir yayın almak istediğini biliyor musun?
Vous savez que Trask cherche à investir dans les médias...
- Trask, televizyon istasyonları arıyor.
Trask veut une chaîne de télévision.
Ayrıca bu Japonların Trask'ı devralma plânlarını da bozar çünkü FCC yabancıların hem radyo hem TV sahibi olmasına izin vermiyor.
De plus, ça empêcherait toute OPA inamicale des Japonais : la loi interdit toute acquisition étrangère de radios ou de télés.
Bu arada, senin şu Trask radyo fikrini bir kaç adamımızla görüştüm.
A propos, j'ai sondé des collègues pour votre idée de radio...
Trask televizyonda ısrarlı gözüküyor.
Trask ne décolle pas de son projet de télé.
Cevap : Trask Endüstri - radyo ağı alımı.
ldée d'une station de radio pour Trask...
Son üç dönemde Trask Endüstri, televizyon piyasasında önemli bir yer edinmeyi plânladığını açıkladı ama hepsinde başarısız oldu.
Ces 3 derniers trimestres, Trask Industries a tenté d'acquérir une grande chaîne de télévision, mais sans succès.
Bu, Trask'a yayıncılık alanında sağlam bir yer sağlayacak ve FCC'nin yabancıların radyo sahibi olmasına izin vermemesi sayesinde Japonlar tarafından devralınma tehlikesini ortadan kaldıracak.
s'implanter solidement dans la communication, et par l'interdiction faite aux sociétés étrangères de posséder des radios, contrecarrer toute tentative d'OPA.
Trask'ın bilançosunda nakit miktarı oldukça fazla.
Trask a trop d'argent en caisse, ce qui explique d'ailleurs l'OPA.
Ve yüksek nakit parayla iyi bir pay satın alabiliriz.
Et avec les excédents, Trask pourra encore procéder à un important rachat d'actions.
Böylece Trask korunur, hisseleri yükselir ve herkes mutlu olur.
Elle sera protégée, son action montera, tout le monde sera content!
Dinlemeye razı ama Trask'ın iyi konuşmasını sağlamalısın. 70 mil konusunu düşünüyor.
Il est prêt à discuter, mais Trask ne devra pas le brusquer.
Oren Trask'ın kızı yarın evleniyor.
La fille de Trask se marie.
Oraya gidip Trask'ı bulabileceğimi düşündüm.
Je pensais me mêler aux invités, et approcher Trask.
Sadece Trask ile beş dakikaya ihtiyacım var.
J'ai besoin de 5 mn avec Trask.
Aslında yarın Trask ile şahsen görüşeceğim.
Je dois voir Trask en personne, demain.
Gelebildiğinize sevindik. Oren ve Barbara Trask.
Heureux que vous ayez pu venir.
Oren Trask'mı? "Ekmeği satmadan önce dilimlersek ne olur?" diyen adam mı?
Trask? Celui qui a dit : "Tranchons le pain avant de le vendre"?
Bay Trask'ı mı bekliyoruz?
Nous attendons M. Trask?
Bay Trask bu toplantıya katılmayacak.
M. Trask n'intervient pas à ce niveau.
Trask Endüstri'nin iki önemli ihtiyacı var.
Trask a deux impératifs.
Zaten Trask radyoları hedeflemiyor.
La radio n'intéressait pas Trask.
Bakın eğer Sladeler davetsiz misafirse ve ben öyle olduklarından eminim Armbrister ve Trask anlaşma yapabilir, böylece savaşmayız.
Si le raid est jugé inopportun, ce dont je suis sûr, et si Trask etArmbrister s'entendent, il n'y aura pas de guerre.
Yüzbaşı Trask.
C'est le capitaine Trask.