English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ T ] / Travail

Travail translate French

75,667 parallel translation
Büyük hayranınım. Ama şunu da belirtmem gerek ki son zamanlarda pek havanda değilsin.
Je suis un grand fan de ton travail, mais je dois bien avouer que, dernièrement, il a été un peu brouillon.
Galiba yeni bir iş bulmamız gerekebilir.
On dirait qu'on va devoir trouver un nouveau travail.
Ama önce öğrenmem gereken bir şey var.
On peut se mettre au travail. Mais je dois d'abord savoir quelque chose.
Sadece bize karşı değil, işteki o meta olayında da.
Tu as été bizarre toute la journée. Pas seulement ce matin, mais aussi au travail avec cette affaire de méta.
Takım çalışmasına ayıracak başka yerim kalmadı.
Je suis à la hauteur de mon Capuche floue dans le travail d'équipe.
- İstediğin işe göre giyinmelisin.
Eh bien, habillez--vous pour le travail que vous voulez.
Cade'in işi zaman alıyor.
Le travail de Cade prend du temps.
Cade'in işi için yapıldım.
J'ai été fait pour le travail de Cade.
Senin hayal kırıklığı yaratan iş ahlakını düzeltiyor.
Il compense ton éthique de travail décevante.
Ama tekrar işine dönmesi için acil bir teşvik gerekiyordu.
Mais il n'avait guère besoin d'être invité à retourner au travail.
İş başındayım, ama gerçekten bu sıcak havanın tadını çıkarıyorum.
Débordé par le travail, mais j'apprécie ce temps inhabituellement chaud.
İşini senin için yapıyorum.
Je fais ton travail à ta place.
Şimdi işinin başına dön.
Maintenant retourne au travail.
Bennett cadı meclisi ile çalıştığına dair bilgiler var.
Il y a des références à un travail avec le clan des sorcières Bennett. - Bennett?
Eğer polise tekrardan ihtiyacın olursa aramaktan çekinme.
Si tu sens que le travail de policier est encore dans tes capacités, appelle-moi.
Ama sirenlerle olan görevim gerçek anlaşmadan çıkmamı sağladı.
Mais mon travail avec la sirène était mon moyen de m'échapper du vrai accord.
İşleri yoluna koymak için bir ömrüm var, ama sensiz yapabileceğimi düşünmüyorum.
J'ai une vie pour le travail à faire pour rendre les choses meilleures, mais je ne peux pas m'imaginer le faire sans toi.
- bakıyor, bu yüzden işe koyul.
- et de ta famille, alors au travail.
Etkileyici çalışma.
Travail impressionnant.
Hislerimizin işimize müdahale etmesine izin veremeyiz Lucifer.
On ne peut pas laisser nos sentiments prendre le dessus sur notre travail.
İnsanlar kendisini hor görmüş, eşi terk etmiş işini kaybetmiş ve bütün dünyası başına yıkılmış.
Il a été humilié publiquement, sa femme l'a quitté, il a perdu son travail, tout son monde est devenu hors de contrôle.
O da sağlık aracı çalışanı olarak işe girmiş.
Il a donc pris un travail comme technicien de santé mobile.
Her ne kadar bütün övgüyü tek başıma almayı istesem de bu seferki bir ekip çalışmasıydı.
Eh bien... j'aimerais m'attribuer tout le mérite, mais c'était un... travail d'équipe.
İşteyim. Her şey yolunda mı?
Au travail.
Kızım ölümüne çalışırken ben de onun evinde uyuyorum.
Je dors dans le cagibi de ma fille pendant qu'elle se tue au travail.
O işteydi, sabah vardiyasındaydı.
Elle était au travail. Très tôt. D'accord.
İşini kaybetmekten korktuğundan bu konuda sesini çıkarmıyordu.
Elle avait peur pour son travail, ne voulait pas en faire un flan.
Annelik de bir iş denebilir ama benim yaptığım sayılmaz.
Être maman, c'est un travail, mais pas dans mon cas.
Hadi işe koyulalım.
Au travail.
Ama işlerim var.
Mais j'ai du travail.
İşten.
Au travail.
Ben sizin çalıştığınız yere gelsem... Hastaneye...
Supposez que j'aille sur votre lieu de travail... dans votre hôpital...
Ama bir işi var herhalde.
Mais... il a un travail.
Tüm gün burada takılmak istiyorlarsa ben de onları çalıştırırım.
Autant les mettre au travail s'ils restent ici toute la journée.
Bette bir seçim yapmak zorunda kalırsa her zaman meslek hayatını özel hayatına tercih ederdi.
Quand Bette devait choisir, elle privilégiait toujours le travail avant la vie privée.
Hadi bakalım Mamacita, iş başına.
Bien, Mamacita, mettons-nous au travail.
Herkes iş başına dönsün hadi.
Retournez travailler! Au travail.
Dedikodu peşinde de değilim. Tek amacım işimi yapmak.
Seul le travail m'intéresse.
İş uğruna.
Pour le travail.
Allah'ın cezası iş uğruna.
Pour ce satané travail.
Demek ki "kendini bilmezler" değil.
C'est pas du travail de retauration çà.
Onların güven meselesi üzerinde mesai harcamaları gerekse bile.
Encore que question confiance, il reste du travail à faire...
Ve, bu arada... sansasyonel bir iş oldu, dostum.
Et, à propos... Travail sensationnel, mon ami.
Hiç fena gün değil, değil mi?
Pas mal, pour une journée de travail, non?
Yapılacak işe göre değişir.
Tout dépendra du travail.
Hadi işe koyulalım.
Mettons-nous au travail.
Toplum hizmetinde bulunman için de program belirlenecek. Meşru bir şekilde çalışmaya devam etmek zorundasınız. Yalnızca yasalara itaat eden insanlarla iletişim kurmak zorundasınız.
Vous devrez effectuer un travail d'intérêt général, conserver un emploi régulier et ne faire affaires qu'avec d'honnêtes citoyens.
Harika işti Bayan Wexler.
Beau travail, Mlle Wexler.
- Tekrardan, harika işti. Teşekkür ederim.
- Encore bravo, beau travail.
Yapma Joan, bana sağlam bir şey söyle.
Alfred Steele, est prête à reprendre le travail. Voyons, Joan. Donne-moi une vraie déclaration.
Harika iş çıkarttın Joan.
Beau travail, Joan.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]