Tremble translate French
1,215 parallel translation
Korkudan tir tir titriyorum efendim.
Je tremble de peur, monsieur.
Bak, titriyorum.
Regardez, je tremble!
Hala titriyorum.
J'en tremble encore.
Ayrıca titriyor ve çıldırmış!
il tremble de partout... et il est fou perdu!
Titriyorum!
J'en tremble.
Yer sarsıldı.
La terre tremble...
Oh, Gerçekten korktum, Bak, titriyorum,
Je suis mort de peur. Regarde, je tremble.
İkisi de değil. Seni canlı gördüğüm için sevinçten titriyorum.
Je tremble de plaisir de te voir ressuscité.
Yaprak gibi titrer.
Il tremble comme une feuille.
Hey Perceptor, bu kale haricinde her yer sallanıyor.
Perceptor, qu'est-ce qui tremble comme ça?
Bu diş olayını anlamaya çalışıyorum.
- Je tremble. Sors de là.
Yaprak gibi titriyorum cevap versen iyi olur.
Dis-le-moi, je tremble comme une feuille.
Risk almaktan korkar.
Il tremble devant les risques qu'il prend.
Cenneti gözünün önüne getirebiliyordu, şimdi ise tahmin ediyor. Hiçliği düşünemezdi bugün ise ürküyor.
il avait une image claire du Paradis, et à présent il le devine tout au plus, ne pouvait imaginer un néant, et aujourd'hui il tremble à son idée.
Clive, senden haber alamadığım için çok endişeliyim. Tekrar hasta olduğunu düşünmeye başladım. Ve bu yüzden gözüme uyku girmiyor.
Je tremble d'être sans nouvelles de vous, je n'en dors plus, je vous imagine de nouveau malade.
Grip olmuşum. Başım dönüyor.
J'ai dû prendre froid, je tremble
"Hayatlarını kaybetmekten korkarlar hayata sıkı sıkıya bağlıdırlar."
Comme elle tremble pourtant à l'idée de la perdre! Comme elle en est gâteusement éprise!
Ama hâlâ hep aynı aşk Titreten, bandoneon... Ve kendini içkiye verip
Mais c'est le vieil amour qui tremble, bandonéon... et qui cherche dans une liqueur
Titriyorum, korkuyorum.
Je tremble tellement j'ai peur.
Kızın üst katta, bir ürperti, duygusal yıkım.
Ta fille est en haut, elle est anéantie, elle tremble.
Yaprak gibi titriyor, buz gibi ve terliyor.
Il tremble de partout. Il est gelé et en sueur.
Elin titremesin!
Que ta main ne tremble point!
Bu şekilde geçiştirebildiğine seviniyorum. Ben hala titriyorum.
Tu oublies facilement, mais je tremble encore.
Gerçi elleri biraz titriyordu.
Même s'il tremble un peu.
Titreyeyim mi? Kusayım mı? .
Que je tremble, vomisse?
O kadar kızdım ki öfkeden titriyorum.
Je suis si furieux, j'en tremble.
Teresa, toprak işinden bahsediyorsun.
Dis donc, tu parles de terre qui tremble.
- Günlerdir böyle titriyorum.
Dis-moi ce que tu as. Je tremble comme ça depuis plusieurs jours.
Tanrım, titriyorum.
Dieu que je tremble.
- Titremiyorum.
- Je ne tremble pas.
Botlarımın içinde titriyorum, ama seni tutuklayacağım.
Je tremble, mais je vous arrêterai quand même.
Bu adam da korkmuş.
Ce type tremble aussi.
Çıldırmak üzereyim, görmüyor musun?
Tu vois pas? Je tremble.
- Titriyorum James.
Je tremble, James.
Hala titriyorum.
- J'en tremble encore.
- Evet, titriyorum ve ağlıyorum ve seni seviyorum, ve seninim.
- Oui je tremble et je pleure et je t'aime, et suis tienne!
Gerçekten çok utanıyorum.
Je tremble de honte.
Ürpererek paltosunun önünü kapattı ve yürüyerek siste kayboldu.
Il tremble, boutonne son manteau et pénètre dans la brume.
Baksana, tir tir titriyorum.
Je tremble de partout.
Biliyorsun, her gece burada oturup sen dönene dek kıvranıyor.
Elle tremble tous les soirs jusqu'à ce que tu rentres.
Benden korkuyor, o böyle biri.
Il tremble devant moi.
Parçalanmaya devam ediyor!
Attention, ça tremble à nouveau.
Bir saat kadar titreyip hırladı.
Il a râlé et tremblé pendant près d'une heure.
Arka kısmı yok edilmiş.
Le sol a tremblé.
Ve tir tir titriyorum.
Je tremble comme une feuille.
- Gerçekten korktum Jojo.
- J'en tremble.
"Celladin eli titredi."
La main de l'exécuteur a tremblé.
Zaten yeterince korktular.
Oh, ils ont bien tremblé.
Dünya döndü.
La terre a tremblé!
Bu da gürültü de ne?
La terre tremble!
Bu sözler yüzünden, mavi yapraklar arasında titriyor O.
C'est à cause de mes mots qu'elle tremble entre les bleus rameaux.