Trina translate French
297 parallel translation
"Eğer çilem sona erecekse Trina'nın bana cadı merhemi sürdüğünü itiraf ediyorum."
si vous m'épargnez la douleur, J'admettrai que Trina m'a enduit avec l'onguent de sorcière. "
"Ah evet, bilge adam. Zavallı ben Trina'nın süpürgesine binip gecenin içinde havalanarak Brocken'a gittim."
"Oh oui, hommes instruits, j'ai volé dans les airs la nuit sur le balai de Trina."
Saat 5.30'da kuzenim Trina ile Ferry'de buluşmam gerekiyor ve daha hazırlanmadım bile.
Je dois rencontrer ma cousine Trina au Ferry à cinq heures et demie et je ne me suis pas encore préparé.
Trina kendi ufak takasını yapmıştı.
Trina avait son propre petit commerce.
Trina düşüp dişini kırmıştı.
Trina se cassa une dent dans sa chute.
Mac eski dostum, kuzenim Trina Sieppe ile tanışmanı istiyorum.
Mac, vieux pote. Je te présente ma cousine, Trina Sieppe
Trina iki hafta boyunca neredeyse her gün 2, hatta 3 saatini McTeague'nin sandalyesinde geçirmişti.
Durant les deux semaines suivantes, Trina vint chaque jour Et elle passa chaque fois deux ou trois heures sur la chaise de McTeague.
Beni dinleyin Bayan Trina, sizi herkesten daha çok beğeniyorum.
Ecoutez, Mlle Trina. Je vous aime plus que quiconque ;
Bir hafta sonra, McTeague Trina'nın tüm dolgularını bitirmişti ve o zamandan beri de onu hiç görmemişti.
Une semaine plus tard, McTeague finit le plombage de Mlle Trina et ensuite, il ne la vit plus.
Kuzenim Trina mı?
Trina, ma cousine?
Mac, bu Trina'nın babası!
Mac, c'est le père de Trina!
Trina ise odasını McTeague'ye bırakıp August ile yatacaktı.
Trina laissa sa chambre à McTeague et alla se coucher chez Auguste. F. N.
McTeague, dokunduğu ve baktığı her şeyde Trina'yı görerek odadaki tüm nesneleri tek tek inceledi.
McTeague scruta tous les objets dans la chambre, conservant l'image de Trina dans tout ce qu'il touchait et voyait. F. N.
Söylesenize Bayan Trina, daha fazla beklemenin kime ne faydası var?
Dites, Mlle Trina, pourquoi attendre?
Annesi fare kapanını kurarken Trina onunla karşılaşmıştı.
Trina rencontra sa mère alors qu'elle préparait un piège à souris. F. N.
Trina, doktorun ona karşı olan yaklaşımını anlatır.
Trina fit part des avances du Dr.
Mac, Trina artık senin olduğuna göre onu eğlenceye falan götürmen gerekiyor.
Dis, Mac, maintenant que tu as conquis Trina, Tu devrais l'emmener à un spectacle.
Trina ve McTeague hayatlarında başka hiç bir şeyden bu gösteri kadar zevk almamışlardı.
Jamais de leur vies Trina et McTeague n'avaient apprécié autant une représentation.
O kadar parayla ne yapacaksın Trina?
Que voulez-vous faire avec tout cet argent, Trina?
Daha önce hiç konuşma yapmadım... Ama Trina ödül kazandığı için çok mutluyum....
Je n'ai jamais donné de discours, mais... mais je suis content que Trina ait remporté le prix...
Eğer Trina'yı bırakmamış olsaydım, şu an tam 5bin dolarım olacaktı!
Si j'avais gardé Trina, j'aurais 5000 $!
Tebrikler Trina.
Félicitations, Trina.
Anlaşıldığı üzere Bayan Trina Sieppe amcasının yaptığı işe % 6 faiziyle her ayın birinci günü 25 dolar ödenecek bir şekilde 5000 dolar yatırım yapacaktır.
Mlle Trina Sieppe investit 5000 $ dans l'affaire de son oncle, avec un intérêt de 6 %, payable à hauteur de 25 dollars par mois, le premier jour de chaque mois.
O gün piknikte sen ve Trina için ödemiştim.
J'ai payé pour vous et Trina... le jour du pique-nique.
Trina'dan canım Mac'a.
Pour mon cher Mac, Trina.
Trina'nın evliliğinin ertesi gününde eyaletin güneyine taşınmak üzere hazırlıklara başlamışlardı.
Ils devaient déménager au sud de l'état le jour suivant le mariage de Trina F. N. 451 01 : 28 : 37,370 - - 01 : 28 : 40,990 TABLEAU N ° 3 - CALIFORNIA
Trina, bir daha seni ne zaman göreceğim?
Oh, Trina, quand pourrais-je te revoir?
Korktuğu gibi McTeague'nin seviyesine inmek yerine Trina kocasını kendi seviyesine çıkartmıştı.
Au lieu de s'abaisser au niveau de McTeague, comme elle le craignait,
Trina, o ev artık bizim. Onu satın aldım.
Trina, eh bien, cette maison est la nôtre, je l'ai achetée.
Ama bu tartışmadan sonra Trina bir ıstırap çekiyordu.
Mais Trina souffrit de sa réaction après leur querelle.
Mac, tatlım, dinle... benim, Trina, lütfen dur...
Mac, chéri, écoute — C'est moi, c'est Trina- - S'il te plaît, arrête- -
Trina, gittikçe cimrileşiyorsun!
Trina, tu deviens franchement pingre!
Bundan böyle sana ne dersem onu yapacaksın Trina McTeague!
Tu feras... Comme je te dirai... dorénavant...
Yine de böyle garip ve açıklanabilir yapıdaki gaddarlık Trina'da korkunç ve sağlıksız bir teslimiyet sevgisi uyandırmıştı.
Et pourtant, cette brutalité, d'une certaine façon inexplicable suscitait chez Trina un désir morbide, malsain de soumission
Saat 8 olduğundaysa, Trina kafasına eşarbı bağlayıp Heise'yi görmeye gitti.
À vingt heures, elle couvrit sa tête d'un châle et alla voir Heise. F. N.
Trina, Mac'in akordeonunu gazetelere sarılı halde yatağın altında bulmuştu.
Trina trouva l'accordéon de Mac enveloppé dans du vieux papier journal sous le lit.
Fatura Trina Sieppe - $ 5,000.00
TRINA SIEPPE RETRAIT DE 2500 $
Sonraki gün, McTeague amca Oelbermann'ın dükkanına Trina'yı sormaya gitmişti.
Le lendemain, McTeague alla au magasin de l'oncle Oelbermann, et demanda des nouvelles de Trina.
Trina, içeri girmeme izin verecek misin?
Dis, Trina - laisse-moi entrer, veux-tu?
Trina, dün sabahtan beri tek bir lokma bile geçmedi boğazımdan tanrı şahidim olsun.
Trina, je n'ai rien eu à manger depuis hier matin. - -C'est la vérité de Dieu.- -
Paranın hepsini harcadım... ama beni açlığa terk edemezsin Trina. Ne yaşanmış olursa olsun.
Eh bien, je les ai dépensés — mais tu ne peux pas me laisser mourir de faim, Trina - quoi qu'ait pu se passer.
Delirmiş olmalısın Trina...
Tu dois être folle, Trina.
Hey, Trina!
Allô, Trina?
Bu Trina'daki garip küçük adam değil mi? Şu civardaki tek işe yarar taksiyi bizden önce alan?
N'est-ce pas ce gros poussah de la gare de Tirana... qui vous a soufflé l'unique taxi?
Reklamlardan sonra, Trina size önemsiz e - postalar için ne yapabileceğinizi anlatacak.
Après la pub, on vous expliquera ce qu'on peut faire des prospectus.
Hoşça kal Tina, Sheena yada Teena.
Salut Tina, Trina... Tina.
Tamam, Trina Sinclair.
D'accord. Trina Sinclair.
Trina Sinclair, saç boyası zehirlenmesinden, yolda öldü.
Décédée en pleine opération de teinture capillaire.
Trina, yumruğumu sok kendine.
Je vais t'en coller une!
- Trina, köpeğin bende değil.
- Je n'ai pas ton chien, Trina.
Mantığın nereye gitti Trina?
Où est passée ta raison, Trina?