English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ T ] / Trivial

Trivial translate French

138 parallel translation
Sevgili Richard, böyle kaba tabirler kullanma.
Ne sois pas trivial.
Okuma zahmetine girmeyecek kadar önemsiz.
C'est trop trivial, ne vous embêtez pas à la lire.
Bunların hepsi saçma, elbette. Ama bence heyecan verici.
C'est trivial, certes, mais ça m'excite!
Gün geliyor, insan fark ediyor aylaklık ve boş lakırdıyla harcanan hayata yazık.
Il vient un moment où vous réalisez qu'il n'y a rien de bon à gaspiller votre vie dans l'oisiveté et le papotage trivial.
Geçirdiğimiz bu güzel saatleri bu saçma sapan şeylerle harcadığım için bağışlayın,...
Excusez-moi pour ce déballage trivial.
Rezillik.
- C'est vraiment trivial!
Buna karşın bu süreç, insanın ruhsal konularda dikkatini dağıtan... gündelik sıkıntılar yüzünden, nadiren gerçekleştirilebilir.
Ce qui est rarement possible du fait de sa faculté unique à se laisser distraire par l'aspect trivial du quotidien.
- Bu adamla trivia oyunu oynamayın.
- Ne jouez pas au Trivial Pursuit avec lui.
Hayır! Buraya gelmene gerek yok.
Willie, tu veux faire une partie de Trivial Pursuit?
Sorun olduğu çok belli, ama bu önemsiz.
Ça va plus loin que ça. C'est trivial.
Bir çeşit kişisel "Sıradan Takip"?
Une sorte de "Trivial Pursuit" personnel?
Berger-Ernst'in Zihinsel Sıradan Takibi.
L'Engramme "Trivial Pursuit" Burger-Ernst.
Sence benimki daha mı önemsiz?
- Et tu crois que le mien est trivial.
Belki birlikte "Trivial Pursuit" oynarsınız. Hey, anne!
Jouez une partie de Trivial Pursuit avec lui.
Neden biraz "Trivial Pursuit" oynamıyorsunuz? Bizim biraz acelemiz var...
Si vous jouiez une partie de Trivial Pursuit?
And you will personally report to me any infraction no matter how minor or trivial they may appear.
Et vous me signalerez personnellement toute infraction... même si elle vous semble insignifiante.
Sizin kesinlikle önemliyi önemsizleştirmek... ve gerçeği karıştırma yeteneğiniz var.
Vous avez le don de rendre l'important trivial et de compliquer l'évidence.
Kayda değer değil.
Trivial.
Jeopardy de bile böyle sorular yok.
Tu as plus de questions que Trivial Pursuit.
Bende ona Trivial Pursuit oynamayı teklif ettim.
Je l'ai défié à une partie de Trivial Pursuit.
Aynen bu şekilde, önemsiz bir ilişki,... hem de utanç dolu bir ilişki.
Il s'agit de cela, d'un rapport trivial, particulièrement honteux.
Fiziksel aşk tanrıyla çarpışmanın verdiği abesliktir.
L'amour physique... c'est le fracas du trivial et du divin.
Yarışma Makinesi...
C'est pour le Trivial, il me manque 10 000 points.
Ve doğallığın kullanılışını. Ben kendime de biraz istedim.
Et, pour être trivial, je voulais aussi ma part du gâteau.
Bunun son derece klişe olduğunu biliyorum ama ruhumuzu böylesine kaliteli bir şekilde besledikten sonra, fiziksel zevkleri de tatmalıyız.
Je sais que c'est un peu trivial et prosaïque, alors qu'on a eu droit des nouritures spirituelles d'une telle qualité, de revenir à des joies plus physiques, mais j'ai fait préparé pour l'entracte un léger buffet
Soru Cevap tahtasındaki her şey. Tüm o konular. Kitaplardaki.
Tous les sujets du Trivial Pursuit... dans des livres.
Ona ya sahipsinizdir ya da değil.
Père, tu es si trivial!
Oyunlarımı geri istiyorum! Hem de hemen! Onları alıncaya kadar peşini bırakmam!
Je te pourchasserai jusqu'au bout du monde, mais je les aurai, surtout le Trivial Pursuit!
Bu doğru, yerel bayii.
Vous devez être ici pour le Duff Trivial Pursuit.
Demek ki bu önemsiz değilmiş.
Alors, ça ne doit pas être trivial.
Trivial Pursuit oynarken bizi kandırmıştın.
Et tu as interrompu notre partie de Trivial Pursuit.
Ve iddiaya varım bu kızın büyükbabası da berbat herifin tekiydi.
Voici le 1er niveau. NIVEAU 1 : ESPRIT TRIVIAL PURSUIT, PUZZLES ET PICTIONARY
- Evin iyi görünüyor.
Pas un puzzle, pas un puzzle... Trivial!
Bu gecenin son oyunu : 3'lü Kovalama.
Il est l'heure du dernier jeu de la nuit : le Trivial Poursuit.
Adamım, 3'lü Kovalama'dan nefret ediyorum.
Je déteste le Trivial Poursuit.
Bu da ne, 3'lü Kovalama oyununu kazandın diye... böyle artislik mi yapıyorsun?
C'est quoi ça? Tu vas parler de haut à tout le monde juste parce que tu as gagné une partie de Trivial Poursuit?
Bu çok daha sıradan bir şey.
C'est plus trivial que ça.
Pekala millet, abes gelebilir ama... Bugün çoğunuz yemek yemediniz. Kan şekeriniz düşerse işime yaramazsınız.
Ça peut paraître trivial mais vous ne servez à rien si vous n'avez pas d'énergie donc, hydratez-vous et allez-y molo avec la caféine.
Bu filmlerle ilgili ıvır zıvırdan daha ilginçti.
Et bien, c'était plus intéressant qu'un Trivial Pursuit.
Bu sana uygunsuz gelebilir ; ağlayabilirsin Mattie.
Ça peut paraître trivial, mais c'est bien de pleurer.
Sert şiddet, dil, bir miktar cinsellik ve çıplaklık dolayısıyla R almış.
C'est un R pour "violence, langage trivial, sexe et nudité".
Sorun kullandıkları dil, ve uyuşturucu kullanımlarıydı.
Motifs : "langage trivial, et usage de drogues."
Neden stajyerine, en değerli izin gününde, böylesine gereksiz bir şey için seni çağırttım?
Pourquoi est ce que je ferais t'appeler par un de tes internes lors d'un de tes précieux jours de congé pour quelque chose de vraiment trivial.
- Bunu biliyorum, bay Trivial ısrar ediyor.
- Ne soyez pas pédant, je le sais.
Ama istediğim gibi olmadı. BBC işe çok karıştı. Reyting uğruna seviyesini düşürdü.
Ç'aurait dû être autre chose, mais la BBC m'a fait faire des modifs, c'est commercial et trivial.
Michelle, saçma bir yanlış anlaşılmayı kritik bir duruma çeviriyorsun.
Michelle, vous prenez au sérieux ce qui n'est qu'un malentendu trivial.
Bu önemsiz şeylere gösterdiğin ilgiyi, umarım, okullar açıldığında, İncil çalışmalarına da gösterirsin
Quand l'école commencera, Brady, j'espère que tu seras aussi diligent avec tes études bibliques que tu l'es avec le Trivial Pursuit.
Bense önemsiz şeyler olduklarını düşünürdüm.
Je croyais que c'était trivial.
İnan bana, hiç bir şey önemsiz değildir.
Crois-moi, rien n'est trivial.
- Trivial Pursuit!
- Trivial Pursuit!
Sen hiç bakımevine gittin mi?
Trivial Pursuit.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]