Trolls translate French
633 parallel translation
- Deniz devleri, şeytanları vardır!
- La mer renferme trolls et démons!
Ragnath'ı deniz canavarları tam burada yakalamışlardı...
C'est là que les trolls ont capturé Ragnath...
Devler ve deniz şeytanları seni cehenneme göndersin.
Que les trolls et les démons marins t'envoient en enfer.
Bak. Troller!
Regardez, des trolls!
Mükemmel bir kılıç. Trollerin yaptığı kılıçlar.
De sacrées belles épées... pour des épées de trolls!
Bana troller yapmış gibi görünmüyor.
Je ne pense pas que ce sont des épées de trolls.
Her şeyden önce, bunlar troller tarafından yapılmamış.
Tout d'abord, elles n'ont pas été fabriquées par les trolls.
Seni bir gün troll avına götürebilirim.
Je t'emmenerais peut-être à la chasse aux trolls un des ces jours.
- Troller ve devler, sanırsam.
- Des trolls et des géants, je suppose?
Sevgili troller ve devler, en iyi mide...
Chers amis trolls et géants : que le meilleur estomac...
- Troll'lar?
- Des trolls?
Canlı canlı derini yüzüp, suratını parçalayacak Troll'ler?
Des trolls qui t'écorcheront vif et t'arracheront le visage?
Troll'lardan nefret ettiğimi biliyorsun
Ranon! Tu sais que je déteste les trolls.
Troll'lerden nefret ederim
Je déteste les trolls.
Aslında bizim apartmanın altında da mağara cücesi var mıdır diye düşünüyordum.
En fait, je me demandais si on avait des trolls chez moi.
Onlar açgözlü, kadın düşmanı, güvenilmez küçük troller.
Ces Trolls sont cupides et indignes de confiance.
Troll rolü oynadığım oyundan iyiydi.
C'était mieux que les trolls.
Şu senin heykelciklere, bütün ofis yerlere yatarak gülüyorduk.
On se fichait tous de toi au bureau, à cause des trolls.
-... heykelcik koleksiyonundan yapıyorum.
-... trolls en plastiques.
Troll de ister misin? Kötü olanından?
Des trolls bien méchants?
Hayır, Janet.
Non. Pas de trolls.
- Evet, boyu 25 santim olan biriyle rekabet edemezdin.
A part les trolls aux bites énormes.
- Cücelerin olduğu yer.
- Là où vivent les trolls.
Haydi, Phoebe, cüceler ve periler?
Voyons, Phoebe. Des trolls, des fées?
Periler ve cüceler var olsa bile annesinin ne söylediğini duydun.
Même si les fées et les trolls existent, tu as entendu sa mère.
Periler, elfler ve cüceler mistik yaratıklar bizimkine paralel, kalın bir perdeyle ayrılmış bir evrende yaşarlar.
Fées, elfes et trolls sont des créatures mystiques qui vivent dans un monde parallèle au nôtre, mais séparé par un voile très fin.
Ayrıca bu tam olarak Kate'in söylediği şey, cüceler aralıklarda yaşarlar.
C'est ce que Kate a dit : les trolls vivent dans l'entre-deux.
- Cüceler.
- Des trolls.
Şey, periler büyülüler krallığının patronları ama cüceler patron olmak istiyorlar.
Les fées dirigent le royaume enchanté, mais les trolls voudraient le diriger.
Eğer onun ebeveynleri krallığı devretmezse, cüceler onu öldürecekler.
Les trolls la tueront si ses parents ne leur remettent pas le royaume.
Fakat cüceler benden nefret ediyor çünkü onu geri vermeyeceğim.
Les trolls me détestent parce que je ne la leur rends pas.
Cücelere dikkat edin.
Attention aux trolls.
Gece yarısı Kate'in yanına dönmemiz gerek böylece cüceler saldırdığında...
Et on retrouve Kate à minuit, - et quand les trolls attaqueront... - Non.
Cücelerin anahtarın bizde olduğunu bildiklerini söylemek için seni aradık.
On t'appelle pour ça. Les trolls savent qu'on a la clé.
Bilinmeyen bir iblis büyü kitabımızı çalmaya çalışıyor küçük cüceler geldi ve bizi merdivenlerden aşağıya itti, mi?
Qu'un démon inconnu a voulu voler le livre magique et que des trolls nous ont poussées dans l'escalier?
Anahtar cücelerde şuan, Kate'i korumak için gitmemiz gerek.
Et comme les trolls ont la clé, c'est le moment d'aller la protéger.
Peri tozu gittiği için cüceleri göremeyeceğiz.
Sans l'effet de la poussière, on ne voit pas les trolls.
Peki, şey ben zaten Gölgeler Kitabı'na baktım ve orada cücelerle ilgili hiçbir şey yok.
On a déjà regardé dans Le Livre des Ombres, et il n'y a rien sur les trolls.
Evet, ama o olmadan cücelerle savaşamayız.
On a besoin d'elle contre les trolls.
Çünkü şuan cüceler Kate'e yardım ettiğimizi biliyorlar ve üçümüzü durdurmak için ellerinden geleni yapacaklar.
Les trolls savent que nous aidons Kate et ils feront tout leur possible pour nous empêcher d'agir.
Cüceler?
Les trolls?
En dipte olduğumda, beni tekmelemek için cüceleri göndermek zorunda mıydınız?
Vous m'envoyez des trolls alors que je suis en mille morceaux?
Eğer cüceler onu bir periye çevirmediyse?
A moins que les trolls l'aient transformée en fée?
Yani, neden cüceleri göremedik?
On ne pouvait pas voir les trolls.
Şimdi, cüceleri sevdiğim şekil, orta pişmiş.
C'est comme ça que j'aime mes trolls, juste à point.
O katil trollerle ben uğraşırım.
Je m'occupe des trolls sanguinaires.
Yani, o katil trollerle ben uğraşırım.
Pardon, je m'occupe des trolls sanguinaires.
Ve burası... Troll'ler!
Des trolls.
Cüceler.
Les trolls.
Tam oradaydım.
Ainsi, j'étais là, à la merci de trois monstrueux trolls.
Bunlar Bay Bilbo'nun anlattığı Troll'ler.
Les trolls de M. Bilbon.