English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ T ] / Trou

Trou translate French

14,339 parallel translation
- Cehenneme kadar yolun var puşt!
Va en enfer, trou du cul!
Hayatımdaki karanlık boşluğa ışık tutuyorsun.
Un rayon de soleil dans le trou noir de mon existence.
Eski yüzme çukurlarına gidebiliriz dedim. Ve çukurda / delikte yüzeriz.
On pourrait aller nager dans un trou d'eau.
- Kimin deliği bu?
À qui est le trou?
Eskiden papazların, şimdi kaçakçıların kullandığı gizli bir geçit var.
Il semble y avoir un trou de prêtre que les contrebandiers ont transformé en un passage secret.
Ve şimdi onun bir kara delik olduğunu biliyorum.
Et maintenant je pense... Je crois que c'est un trou noir.
Beni tanıyan insanlarla yaşamalıyım. Reklamlar çıktığında kanalı değiştirmemesi gerektiğini oturma odamın duvarına delik açmaması gerektiğini bilen birileriyle.
J'ai l'habitude de vivre avec quelqu'un qui me connait, qui sait qu'il ne faut pas changer de chaine pendant les pubs, quelqu'un qui sait qu'on ne fait pas un trou dans le mur de mon salon.
Delik o kadar da büyük değil.
Ce n'est pas un si gros trou.
Delikte biri var.
Trou en un.
Yani, amma pislik herifti.
Quel trou du cul.
Neden o puşt buradaydı?
Pourquoi ce trou du cul était là?
Peki küreği çukura attığında çukuru nasıl kapatacaksın?
Une fois que tu l'as jetée, comment tu rebouches le trou? Ta pelle!
Bayım hayır, turumuzun sonunda yemek yiyeceğimiz Ye Olde Williamsburg Pub'da bedava tatlı veriyorlar.
Monsieur, non, un dessert gratuit est servi au repas de fin de visite, au restaurant d'antan du trou d'eau de Williamsburg.
İnsanları sürekli Ye Olde Williamsburg Pub denen o deliğe götürüyor.
Il n'arrête pas de vendre son stupide trou d'eau du Williamsburg d'antan.
Herifin deliği hakkında hiçbir şey duymak istemiyorum!
Je veux plus entendre parler du trou de ce gars!
Delik var mı diye kontrol ettim.
J'ai vérifié qu'il n'y ait pas de trou.
Sürekli olarak stabilleştirilmiş kara delik. Enerji kaynağın bu demek.
Un trou noir perpétuel stabilisé, c'est votre source d'énergie.
Sonrası tamamen karanlık.
J'ai un méga trou après ça.
O halde Tanrı, kısır bir delik ve şişmiş bir et parçası peşinde vaktini harcasın.
Alors laissons Dieu gâcher ses heures à pourchasser un trou stérile avec de la viande enflée.
Sofu ve sinirli bir Türk kurt sürüsü tarafından pislik yuvasında yetiştirildim sevgili Mağribi.
J'ai été élevé dans un trou, bon Maure, par une meute de pieux et des louves Turques en colère.
Halin, tavrın kendini taşıyışın. Pislik yuvasından gelmiyorsun.
Tes manières et ton calme, tu ne viens pas d'un trou.
En son ne zaman körpe deliğine kutsanmış çubuk girdi hizmetkâr?
Quand était-ce la dernière fois que vous avez eu une tige bénie dans votre trou frais, servante?
12 gündür iki büklüm, bir delikte hapis herkesin olacağı gibi.
Comme tout homme irait, coincé dans un trou, enfermé à genoux depuis 12 jours.
- Bugün bu berbat yeri terk ediyorum.
Je quitte cet immonde trou aujourdh'ui.
Burası tam bir bok çukuru.
Cet endroit est un trou à rats.
- Bilmiyorum. Basitçe orospu çocuklari olduklarini.
Principalement qu'ils sont une bande de trou du cul sans bite.
Bu berbat yerden giderken gerçeği anlarız.
Nous verrons ce qu'il en est quand nous serrons partis de ce trou humide et impie.
Sürünerek hangi deliğe girmişse, hoş karşılanmayacağına emin olabilirsiniz.
Peu importe le trou dans lequel il rampe, vous pouvez être certain qu'il ne sera pas le bienvenu.
Girdiği deliğin yeri ve kimin saklanmasına izin verdiğine dair bilginiz varsa minnettar oluruz.
Si vous avez des informations sur l'endroit où ce trou peut être et qui le laisse s'y cacher, nous serions très reconnaissants.
Bu berbat yerden giderken gerçeği anlarız.
Nous verrons ce qu'il en adviendra en sortant de ce trou impie et humide.
- Monolit bir solucan deliği yaratıyor. Dünyadaki bir noktadan, buradaki sabit bir yere.
Le monolithe crée un trou de ver... une ligne directe de son emplacement sur la terre à un emplacement fixe ici.
Ama tek endişelendiğim göğsümde delik açmak isteyen kişi.
Je m'inquiète surtout de celui qui veut me faire un trou dans la poitrine
Şu duvardaki eksik parça.
Le trou dans le mur ici...
Evet ve bu şapkadaki delik kafatasındaki deliğe kadar gidiyor.
Oui, et le trou dans la casquette correspond au trou à l'arrière de son crâne.
Bırak! Bırak dedim şerefsiz!
Lâche, trou duc!
Yeongdeungpo'da başını belaya soktuğunda arkanı kollayayım derken kafamdan vurulmuşum!
Et moi alors? Quand tu as eu ce problème à Yeong Deungpo, je suis allé te couvrir et j'ai eu un trou dans la tête, hein?
Sen de benim için evrende delik açtın!
Et tu as plongé dans un trou dans l'univers pour me sauver!
Öleceksin, göğsünde bir delikle.
Tu vas mourrir... avec un trou dans ta poitrine.
Mermimi seninkiyle aynı delikten nasıl geçirdim?
Comment ma balle peut traverser le même trou?
Sadece içinde hiç bir zaman kapanmayan bir boşluk bırakır.
Ça creuse un trou à l'intérieur de toi qui ne se ferme jamais.
Şimdi anahtar deliğinden geç bakalım Scott.
Maintenant, passe par le trou de la serrure Scott.
Tavanda koca bir delik açılmış.
T'as vu y a un énorme trou dans le toit.
Sarhoşluktan bayılmasının ardından hafızasındaki boşlukları kendisi için polisin doldurmasına bile izin verdi.
Et après un trou noir dû à l'alcool, il a laissé la police combler les vides de sa mémoire à sa place.
Bir saniye, kara deliğe uçan o muydu?
Attend, c'était le gars qui est tombé dans le trou noir?
Sanki bir anahtar deliği gibi yerleştirilmiş.
On dirait un trou de serrure.
Kötü adamın derin bir delikte olmasıyla bitecek.
Ça va finir avec un mec pourri dans un trou profond.
- Sen bir yavşaksın.
- Tu es un trou du cul.
O puşt, sırf beni alt etmek için önem verdiği her şeyi riske atmaya hazır.
Cours Morty! Ce trou du cul risque tout ce qu'il a juste pour me vaincre!
Zeminde bir delik var.
Il y a un trou dans le plancher.
Çıplağım, pislik herif.
Je suis nue, trou du cul!
- Ari. - Suratında delik açacağım senin.
Je vais faire un trou.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]