Turkey translate French
169 parallel translation
Bir dahaki sefere şerif olarak, bir tavuktan daha yürekli birini seçin.
Put a knot on his head bigger than a turkey s egg.
Ben de seni çok özleyeceğim, Turkey.
Tu me manqueras beaucoup, Turkey.
Yanılıyorsun, Turkey.
Tu as été privé de ça.
İyi atıştı, Turkey. Bir çocuğa göre.
Tu tires bien, Turkey... pour un enfant.
Turkey'in önüne geçmemiş olsaydım onu vurabilirdin.
Si je n'avais pas été devant lui, tu l'aurais tué.
Turkey bayılmış olmalı. Geri dönmeliyiz. Dönemeyiz.
Il faut retourner chercher Turkey.
- O fırsatı tepti.
- Et Turkey?
Hadi, Turkey. Anlat bize. Asılmayacağına söz veriyorum.
Dis-le, je te promets que tu ne seras pas pendu!
Sadece sizden biri olduğunu söyle, Turkey ve özgür ol.
Avoue qu'elle est des vôtres, et tu es libre!
Turkey'in ağzından duydunuz millet.
Vous avez entendu Turkey le dire!
Vienna ve Turkey'i kasabaya götürüyorum ve mahkemeye kadar da içeri atacağım.
Je les emmène en ville. Ils seront jugés.
Turkey'i götürebilirsin, şerif ama Vienna'yı değil.
Vous pouvez emmener Turkey. Mais pas Vienna.
Bu Turkey'in atı.
Le cheval de Turkey!
- Turkey'i.
Turkey!
Turkey mi?
Turkey...
Turkey'i asmışlar.
Ils ont pendu Turkey!
Turkey'in.
Ceux de Turkey.
Turkey'e gerçekten de düşkündüm.
J'aimais beaucoup Turkey.
Turkey ne yaptı? Acı çekti mi?
Comment a-t-il réagi?
Turkey-1, burası Ultimate-1.
Turkey One, ici Ultimate One.
- Turkey-1, beni duyabiliyor musunuz?
- Turkey One, m'entendez-vous?
Turkey-1, burası Ultimate-1. Duyabiliyor musunuz?
Turkey One, ici Ultimate One, vous m'entendez?
Turkey-1, duyabiliyor musunuz?
Turkey One, vous m'entendez?
Burası Turkey-1.
Ici Turkey One.
Ultimate-1, burası Turkey-1.
Ultimate One, ici Turkey One.
Çam Ağacı Lideri, Burası Hindi Kontrol.
Pine Tree Leader, ici Turkey Control.
Hindi Kontrol, Çam Ağacı Lideri.
Turkey Control, Pine Tree Leader.
Çam Ağacı, burası Hindi.
Pine Tree, ici Turkey.
Anlaşıldı, Hindi Kontrol.
Entendu, Turkey Control.
Yürüyen ölüler gecesi olacak, Turkey.
C'est la nuit des morts vivants, Turkey. Sers-moi une gorgée d'eau.
Biliyor musun Turkey, babam dördüncü sınıfta okulu bırakmış.
Tu sais quoi, Turkey? Mon vieux n'a jamais dépassé le CM1.
Buzlu viski mi?
Wild Turkey et glaçons?
Fransız soğan çorbası... karides kokteyl... haşlanmış ıstakoz ve buzlu viski istiyorum.
Je voudrais une soupe à l'oignon, une coupe au crabe, des queues de homard grillées et un Wild Turkey aux glaçons.
Doktor arkadaşım için buzlu viski.
Un Wild Turkey aux glaçons pour mon ami le professeur.
Turkey, nerde kaldın?
- Où t'étais, banane?
Skipper, that craft must be a real turkey.
Espèrons qu'ils l'arrêtent avant qu'il y ait un accident.
Hindi?
Turkey? C'est bien toi?
Haydi Hindi haydi!
Turkey, dépêche!
- Ne? - Bu Joey ve Hindi.
C'est Joey et Turkey!
Kolay kolay ücretsiz yemek Hindi adamı
Relax! C'est moi, Turkey.
Bunun başı Hindi traşımı?
Ils t'ont tondu, Turkey?
Hindi, şapkanı şıkar ve ayaklarını masadan al kokuyor.
Turkey, ôte ton chapeau. Et tes pieds du bureau, ça sent assez mauvais!
Hindi senin bağlamanı istiyorum halatın bir ucunu orasına
Turkey, c'est toi qui vas attacher la corde. Là!
- Turkey nerede?
Où est Turkey?
Bunun Turkey'e faydası ne?
On sera coincés.
Turkey dönmek için elinden geleni yapacaktır.
Turkey devra se débrouiller.
Şu mühendisin dediğine göre Turkey denerken yaralanmış.
L'ingénieur dit que le rouquin est blessé.
Turkey, dinlenme alanlarını kontrol et.
Turkey, vérifie les espaces de repos.
Bana bir sigara ver Turkey.
File-moi une clope, Turkey.
Hey Hindi.
Turkey, t'as mon dollar?
Hindi taşları aşağı at.
Turkey, envoie!