Turşu translate French
724 parallel translation
Bununla büfeden sandviç, turşu ve bira alın. Benim odaya getirin. Atıştıralım.
Allez chercher des vivres, des sandwiches... et venez chez moi.
- Sana turşu yaramaz. - Yarar.
Tu veux pas de cornichons?
Bu sefer turşu koyma.
Sans piccalilli, cette fois.
Turşu yok.
Sans piccalilli.
Turşu koymayın.
Sans piccalilli.
Halan biraz turşu gönderdi. Çantanın içinde.
Ta tante nous a donné des cornichons.
- Hemen. Turşu olsun mu?
Avec des cornichons?
- Biraz turşu.
- Voilà les marinades.
- Turşu? - Sağ ol.
Des cornichons?
Dostum turşu gibisin.
Tu as l'air à plat, mec.
Turşu? Günde, üçten fazla olmaz.
Pas plus de trois par jour.
Bir parça soğan ve turşu, ve bir dilim turta ile.
Avec un gros oignon, des cornichons. Et une tarte.
Kadın turşu fıçısından çıkmışa benziyor.
On la croirait confite dans le vinaigre.
Turşu da olsun lütfen.
Avec un cornichon.
En azından beyaz ekmekle, turşu olmasa da olur.
Je me contenterais de pain sec... sans cornichon.
Kayınbiraderim Hamamatsu'da bir turşu dükkanı işletiyor.
Mon beau-frère tient une boutique à Hamamatsu.
Bu imkansız. Kim bu turşu suratlı Harrington ile evlenmek ister?
Qui voudrait épouser cette vieille mégère?
Böyle devam ederseniz daha çok turşu getirtmem gerekecek.
Vous mettez en péril mon stock de cornichons.
Peynir, turşu ve yarım düzine hamsi.
J'ai envie de fromage, de cornichons et d'anchois.
Peynir, turşu ve yarım düzine hamsi...
Du fromage, des cornichons, et six anchois.
- Turşu Ev teyze? Ben almayayım.
- Des cornichons, tante Ev?
- Bay Trentino, biraz turşu alabilir miyiz?
M. Trentino, de la moutarde!
- Bir tane turşu yiyen şişko. - Bu kadar yeter.
- Une bonne grosse truite de Kraut.
Mısır ekmeği ve turşu getir bize ve biraz şarap!
Donnez-nous seulement du pain de maïs... Et un peu de vin blanc.
Çorba ve turşu kokusu mu alıyorum?
Ça ne sentirait pas la soupe et des oignons?
- Turşu için teşekkürler.
- Merci pour l'oignon.
Turşu üreticisi.
De denrées.
Ben genelde turşu yemem.
Je n'en mange pas.
Kim yere turşu attı?
Qui a jeté le cornichon par terre?
Shizu, turşu getiren olmadı mı?
Shizu, sors l'eau-de-vie qu'on nous a offerte.
Eve dönmeni bekliyordum, Usta Ichi... biraz sakeyle turşu var.
Ichi. J'attendais ton retour. Je voulais trinquer avec toi.
- Peynir ve turşu iyi mi?
- Fromage et cornichon, est-ce que ça ira? - Ouais, super.
- Jimmy, turşu gibiyim.
- Je suis crevé.
Gazete ne diyor Bayan Börek-ve-Turşu?
Que dit le journal, Mme Quiche-et-Cornichon?
Biraz turşu da getir.
Prépare-nous quelque chose.
- Evet, bir de büyük turşu vardı.
- Oui et un cornichon géant.
Saat 11 gibi turşu ve bir yumurta...
Vers 11 heures des cornichons avec un œuf.
Hey, turşu nereye?
Le cornichon.
Sana git turşu için biraz ham mango getir, demedim mi?
Je voulais des mangues! Que faire d'une pareille tête de linotte?
Evet. Turşu için toplamam lazım.
- Oui, les mangues!
Turşu köşesinde bazen kavanozlar patlıyabiliyor.
J'y range des conserves. Parfois, l'une d'entre elles explose.
- Buyur, Sussman, bir turşu al.
- Tenez, Sussman, un cornichon.
Turşu ya da ketçap da.
Sans cornichons, sans ketchup.
Ben de. Bira ve turşu istiyorum.
Je le mérite grâce à vous.
Bugün turşu kadar ekşi, değil mi?
Elle est gracieuse comme un fagot d'épines aujourd'hui!
Biraz da turşu, afiyet olsun!
Et des cornichons pour la bonne bouche!
- Biraz da turşu vardı. Onu da getireyim.
Je les apporte...
- Tam klasik usül turşu yaptım!
- Des cornichons, un régal...
- Turşu mu istiyorsun? Al öyleyse.
T'aimes les cornichons?
- Turşu sana dokunuyor.
- Pose ça.
Turşu suyu?
Jus de chou?