Tutamaz translate French
609 parallel translation
Woody, bu bizim hükümetimiz. Hükümetler bizi bir neden olmadan süresiz olarak tutamaz. Sen ne diyorsun?
woody, c'est notre propre gouvernement un gouvernement ne peut pas nous détenir indéfiniment sans charge qu'est-ce que tu racontes?
Ama hiçbir şey Chico'yu uzun süre kör tutamaz.
Mais Chico ne restera pas aveugle longtemps! "
Romalı bir hanımın kaşıntısı tutamaz mı?
Les n-n-nobles se grattent pas?
Hiçbir şey beni senden uzak tutamaz.
Rien ne m'empêchera d'y être.
Kuşkusuz hiçbir meblağ, sevdiğimiz birini kaybetmenin yerini tutamaz.
Bien sûr, aucun montant ne saurait compenser la perte d'un être cher.
Hiç kimse 47 akşam boyunca bütün tiyatronun haberi olmadan aynı locayı tutamaz.
Un homme ne peut pas occuper la même loge 47 soirs de suite sans que le théâtre ne sache de qui il s'agit.
Seni kimse tutamaz, Rocky.
Lls peuvent pas vous garder!
Treni tutamaz. Bunu sevdim!
Il ne peut plus retarder le train.
Hiçbir şey beni Lordsburg'den uzak tutamaz, Curley.
Rien ne m'empèchera d'aller à Lordsburg.
Güzel, birazcık suyun yerini hiçbir şey tutamaz.
Ça passera avec un peu d'eau.
Julia, sır tutamaz mısın?
Tu ne peux pas garder un secret?
- Bu gece beni hiçbir şey ayakta tutamaz.
Rien ne m'empêchera de dormir cette nuit.
Hiçbir kadın benim yerimi tutamaz mı?
Aucune grande dame ne pourrait prendre ma place?
Hayatını tehlikeye atıyor olabilir... ama iş hanımefendi olmaya gelince... karınıza mum bile tutamaz değil mi efendim... Washington'da oturup... başka yüksek onurlu ve değerli hanımefendiyle briç oynarken.
Elle risque sa vie, mais quant à être une dame, elle ne rivalise pas avec votre femme, qui joue au bridge au pays avec trois autres honorables dames.
Biri çekinir, diğeri oyalanır üçüncü bir tanesi çenesini tutamaz.
Un mec se dégonfle, un traîne, un autre bavarde.
Hiçbir birlik, bölük ya da alay Apaçileri kendilerine ayrılan bölgede tutamaz tabii onlar kalmak istemezlerse.
On ne garde pas un Apache dans la réserve contre son gré.
Şu atı yerinde tutamaz mısın?
Vous ne pouvez pas faire tenir ce cheval tranquille?
Tek bildiğim şu ki Kimse tutamaz senin yerini
Je sais que tu ne pourrais être remplacée
Çünkü senin Yerini kimse tutamaz
Car jamais, tu ne pourrais être remplacée
Kimse tutamaz senin yerini
Que tu ne pourrais être remplacée.
Hiç kimse tutamaz
Tu ne pourrais être remplacée
Hiçbir tempo Manhattan temposunun yerini tutamaz
Rien n'égale le rythme de Manhattan
Bir daha hiçbir zincir seni tutamaz.
Aucune chaîne ne t'entravera plus.
Bir kadının yoldaşlığı hoş bir şeydir. Birkaç aylık bir süreye uzasa bile. Ama ömür boyu sürecek yakın bir ilişkiden söz ediyorsak hiçbir kadın oyun kağıtlarının yerini tutamaz.
La compagnie d'une poupée est agréable... même pendant quelques mois... mais pour une relation qui doit durer toute la vie... aucune poupée ne peut prendre la place d'un as bien placé.
Otur. Beni tutamaz...
Assieds-toi.
Bir erkek bunu sonsuza dek içinde tutamaz.
Je ne peux pas toujours garder cela caché.
Küçük hanım dans edemez, fıkra anlatamaz... küçük burnunun üzerinde lastik topları dengede tutamaz.
La petite dame sait ni danser ni raconter de blagues, et elle fait pas tourner de balle sur son petit nez.
Herneyse, ağzına kadar suyla dolu olan kazdığın o çukur, balıktan başka birşey tutamaz.
Et puis, ce trou que vous avez creusé s'est vite rempli d'eau. Juste bon pour un poisson.
Fransız genelkurmayının emirlerini çiğneyemez, emri yeniden sorgulayıp... kabineye kafa tutamaz ki.
Il ne peut défier ses supérieurs ou le Cabinet.
Peki, beni artık kimse tutamaz gözlerim faltaşı gibi açıldı.
Je ne peux plus garder les yeux ouverts.
Asla İngiliz donanmasının yerini tutamaz.
Rien ne vaut la flotte anglaise.
Bu şu anda fazla bir şey tutamaz, özellikle de bir Kolt'u.
Pas question de tenir un Colt avec cette main.
Bunlar beni dışarıda tutamaz.
Ils ne m'empêcheront pas d'entrer.
Yürüyüş asla bunun yerini tutamaz.
Une randonnée ne pourraitjamais remplacer ça.
Hiçbir şey onu burada tutamaz.
Rien ne la retiendra.
Senin ve diğerlerinin defalarca söylediği gibi aklı başında hiçbir general iki lejyonla İskenderiye'yi tutamaz.
Aucun général ne tiendrait Alexandrie avec deux légions. On n'a pas manqué de me le répéter.
Lanet olsun kadın, bardağı düzgün tutamaz mısın?
Bon sang de bonsoir, ne pouvez-vous pas tenir ce verre droit?
Allworthy'le servetimi birleştirmenin yerini hiçbir şey tutamaz.
Il n'y a pas plus proches que ses terres et les miennes.
Eğitimim için bize çek gönderir. Ama, bir çek bir babanın yerini tutabilir mi? Hayır, elbette tutamaz ama...
Il envoie des chèques, mais est-ce qu'un chèque remplace un père?
Bu beni tutamaz.
- Ca ne tient pas debout.
Sana şu kadarını söyleyeyim, en kral amcık bile iyi bir kadının aşkının yerini tutamaz.
On se verra quand même. Je veux être avec papa, la plupart du temps.
O teneke hoparlörler asla benim yerimi tutamaz.
Vous ne me remplacerez jamais!
Bir atasözü ; "Hiç kimse bir annenin yerini tutamaz." diyor.
Comme on dit en dialecte : "Rien ne remplacera jamais la Mama."
Sizin kabile silah tutamaz.
C'est interdit aux gens de ta tribu.
NasıI olsa kız kaçacak. Ne yaparsa yapsın, onu tutamaz.
Il ne l'aura pas, même s'il la garde bien.
Ne Fransız, ne İngiliz ne de Amerikalılar yerinizi tutamaz.
Tu es mieux qu'un Français, mieux qu'un Anglais et qu'un Américain.
Sır falan tutamaz.
Il ne peut pas tenir sa langue.
Yankı senin yerini tutamaz, Nick.
Tu montes plus haut, Nick.
# He's wanted by me # Kate onları daha fazla tutamaz.
Kate ne pourra pas les retenir plus longtemps.
Kimse beni tutamaz.
On ne m'attache pas!
Bir oğul, sevgilinin yerini tutamaz.
Un fils ne remplace pas un amant.