English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ T ] / Tutuyorum

Tutuyorum translate French

2,333 parallel translation
- Kaç saattir çişimi tutuyorum.
Vous auriez pu prévenir. J'osais pas aller pisser.
Ben ameliyat bölgemi onu tanrının yarattığı haliyle tutuyorum. Tamam mı?
Je garde mon terrain chirurgical tel que Dieu l'a fait.
Kesin yanlış tutuyorum.
Ça doit être la prise.
Hayır sağ ol. Oruç tutuyorum.
Oh, non merci, je jeûne.
Seni temin ederim Tao, onlardan biri kıyafetlerini çıkartırsa diye, bir yerlerde bir hippi gömleği tutuyorum. Çoğu hippi değil. Tabii.
C'est pas tous des hippies.
- Ben mi yetişemiyorum? Senin bezine doldurduğun günden beri ritim tutuyorum ben.
Je suivais le rythme quand tes couches avaient la merde que tu racontes là.
Dostum, o şeyi zar zor hayatta tutuyorum.
Je ne fais que le garder en vie.
Ben tutuyorum.
- Inutile.
Bir saattir yüzümü böyle tutuyorum ve tahmin et ne oldu?
Je fais cette tête depuis une heure, et devine quoi?
Kayıp Şehir Atlantis'den kalan bu parayı tutuyorum.
Je tiens devant toi une pièce de la cité perdue d'Atlantis.
Kayıp şehir Atlantis'den kalan bu parayı tutuyorum.
Je tiens devant toi une pièce de la cité perdue d'Atlantis.
Elimde para tutuyorum- -
- Je tiens une pièce dans ma main...
Şu an ellerini tutuyorum.
je tiens la tienne.
Bu yüzden kalbime yakın tutuyorum.
C'est pour ça que j'y tiens autant.
O yüzden kediciği ben tutuyorum.
- donc le chat est pour moi.
Burada tüm doktorlarınızı tutuyorum.
J'accapare tous vos médecins.
Hiçbir şey. Clark buradan ayrılana kadar sizi burada tutuyorum.
Je vous garde ici jusqu'à ce que M. Clark soit parti.
Kardeşlerim için not tutuyorum.
La fraternité m'envoie prendre des notes.
Bu itirazımı duruşmada ileri sürmek üzere saklı tutuyorum.
Je garde mon objection pour le procès.
İnsülin, spironolactone ve bupropion haricinde tabii ki. Bu ilaçları da ihtiyacınız olur diye hazırda tutuyorum efendim.
Après l'insuline, la spironolactone et le bupropion, que je tiens à votre disposition.
Partinin günlüğünü tutuyorum. Hoşumuza gidiyor da.
Juste pour avoir un journal de la fête.
- Seni tutuyorum, tamam mı?
Je te tiens.
Çünkü yok Ari. Çıplak bir şekilde gitar tutuyorum.
Y a pas de dialogue, je suis torse nu avec une guitare.
O evi zar zor elimde tutuyorum, Turtle.
J'ai du mal à la conserver.
Kaç parmak tutuyorum?
Combien j'ai de doigts?
Ellie, kontrolü elimde tutuyorum.
- Ellie, j'ai la situation en main.
Bak tutuyorum kendimi ama bana başka çıkar yol bırakmıyorsun.
Je ne voulais pas le dire mais... Comme tu m'accuses, je n'ai pas le choix
Ama gülmenin sağlığa iyi geldiğini öğrendim ve çekmecemde bir şişe tekila tutuyorum.
Mais j'ai trouvé qu'il était important de garder le sens de l'humour. Et une bouteille dans le tiroir de mon bureau.
Ben elimde bir pompa tutuyorum, sense takım elbise giyiyorsun. Senin kadar iyi değilim diyelim.
J'ai une ventouse dans la main et tu es en costume, alors on va dire "pas aussi bien que toi".
Birisinin boğazını sıkmamak için kendimi zor tutuyorum.
J'essaie d'étrangler personne.
burası onun için en güvenli yer, Clark Ordumu daima hazır tutuyorum.
C'est l'endroit le plus sûr pour elle, Clark. Mon armée est stationnée en permanence ici.
Sözümü tutuyorum. Kız için gelmedim.
J'ai donné ma parole que je ne ferais rien à la fille.
Ama benimde hakkımı vermelisiniz sokakları temiz tutuyorum.
C'est un effort de groupe, c'est bien que tout le monde participe.
- Merak etme, anneni belâdan uzak tutuyorum.
T'inquiète, on garde ta mère loin des ennuis.
O yüzden bir doz da üstüne koyma hakkımı saklı tutuyorum.
Je vais te mettre une dose de cheval. D'accord.
Anneme hislerimi anlatmak için kendimi zor tutuyorum.
J'aimerais pouvoir dire à ma mère ce que je ressens vraiment.
Haydi ama zor tutuyorum.
Allez mec, il me pousse une queue là!
- Ellerimde tutuyorum.
- Je la tiens.
Öyle uzun zamandır bir arada tutuyorum ki.
Je les ai contenues pendant tellement longtemps.
Yani onu evde tutuyorum. İyi yapmışsın.
Il reste à la maison.
Neyi, reçetesiz bir gün ve yemek yiyoruz. çünkü Charlotte'ı karanlıkta tutuyorum.
Quoi, qu'on a déjeuné un jour non prescrit?
Sadece tutuyorum.
- Je le tiens juste. C'est la gâchette?
Önümüzdeki beş dakika içinde sen ve arkadaşın bana karşı harekete geçmeyin diye tutuyorum.
J'ai besoin de lui, car si vous vous êtes pas rendus dans cinq minutes, je lui mettrai un coup de taser à un endroit sensible.
Çetele tutuyorum.
Tu as demandé une comptabilité, non?
Bir polisin her vuruluşunda... Nefesimi tutuyorum Danny nin iyi olduğunu anlıyorum.
Quand un flic est tué, je retiens mon souffle en attendant de savoir s'il va bien.
"İşe geri dönüyorum." "Dadı tutuyorum."
"Je reprends le travail", "J'engage une nounou."
Farkı o gerçekten öyle davrandı! Ben de kan bağını önde tutuyorum!
- C'est ce que je fais.
- Elini tutuyorum.
- Je te tiens la main.
Çantanı tutuyorum.
Je tiens votre sac.
- Tutuyorum zaten.
- Elle est levée.
Bundan seni sorumlu tutuyorum.
Vous êtes personnellement responsable.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]