English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ T ] / Tuzak

Tuzak translate French

5,681 parallel translation
Borca battığını kanıtlayabilirsek Walter'a tuzak kurma gerekçesi ortaya çıkar. Bu ilginç bir teori ama Connelly'nin finansal kayıtlarını ele geçiremeyiz.
Si nous pouvons prouver qu'il était dans le rouge, ça pourrait établir un motif pour innocenter Walter
Herkes dinlesin, bu bir tuzak operasonudur.
Tout le monde, ceci est une arnaque!
Tuzak kurmak için onu kullanmadıklarını nereden biliyorsun?
Comment savez-vous qu'ils ne vont pas l'utiliser pour tendre un piège?
Biri bana tuzak kurmuş.
Quelqu'un me piège.
Çünkü 6 ayımı Langley'de bir hücrede oturup bana tuzak kuran her kimse planlarının geri kalanını üstüme yıkmalarını beklemeyeceğim.
Parce que je ne vais pas passer les six prochains mois dans un cachot à Langley à attendre que ceux qui me piègent mettent à exécution le reste de leur plan.
Tuzak olduğundan şüphelenmez mi?
Whoa. Ne sentiront-ils pas le piège?
Bir tuzak yerine kumandanlarına götüreceğini nereden biliyoruz efendim?
Avec tout le respect que je vous dois, alors pourquoi nous attendons nous à ce qu'il nous mène à son chef et non pas dans un piège?
Onları bir şeye alıştırmanın sırrı tuzak kurmak tamamen kafayı yemelerine izin vermeden elbette, kastettiğimi anlıyorsan tabii.
L'idée, c'était de les saper sans les démolir complètement. Si tu me suis.
Kayıkhaneye tuzak kapısı koyan kim sanıyorsun?
D'où vient la trappe dans l'abri à bateaux d'après toi?
Umarım bu Talbot'un bize kurmuş olduğu bir tuzak değildir.
J'espère que ce n'est pas un piège de Talbot.
Birisi sana tuzak kuruyor Oliver.
Quelqu'un t'a piégé, Oliver.
Basınçlı gaza bağlı bir tuzak teli görebiliyorum.
Je peux voir un fil connecté à du gaz pressurisé.
- Her kim tuzak kuruyorsa.
Qui ça? Celui qui me piège.
Neden bize tuzak kurmadı?
Pourquoi n'a t-il pas monté un piège? Il a utilisé
Benin'e, eski laboratuar ortağının ölümüyle tuzak kurulmuş.
Benin a mené son ancienne associée à sa mort.
Bana tuzak kurdun.
Tu m'as piégée.
Cisco, Caitlin, hadi bir tuzak planı yapalım.
Cisco, Caitlin, préparons un piège.
Belediye'nin Evsizlere Yardım Projesi'nin kamyonuyla tuzak kuruyorlar.
Ils les attirent avec un camion de nourriture venant du projet du maire Homeless Outreach.
Çok dikkatli olmalıyız, bu bir tuzak değil. Laura.
Prenons garde, ça pourrait être un piège.
Bana en son tuzak kurmuştun.
Regardes... la dernière fois tu m'as piégé.
Beckers'ı dayanak olarak kullanıp ülkesinin güvenli bölge sağlayacağına ajanlarımızı inandırmak istedi ama bu bir tuzak.
Il s'est servi de Beckers pour faire croire à nos agents que son pays serait un endroit sûr, mais c'est un piège.
İşi internetten ayarladı o yüzden kim tuzak kurdu bilmiyorum.
Tout a été organisé en ligne, donc je ne sais même pas qui est l'organisateur.
Gerçi Rafael'e o eskortla tuzak kurman...
Je pensais que mettre Rafael avec cette escort c'était...
Bana tuzak kuracak kadar deli olan bir tek o var.
C'est la seule personne assez folle pour me piéger de la sorte.
Evet, eğer bir ilgisi varsa, bir sonraki konuşması suç ortağıyla ya da... tuzak kurmuşsa...
Ouais, et s'il est impliqué, sa prochaine conversation serait avec son complice où... il appellerait...
Bu bir tuzak mıydı?
C'était un piège?
Yerinde kal, bir tuzak bu.
Reste où tu es, c'est un piège.
Bir tuzak olduğunu düşünürdüm.
Je pensais que c'était un piège.
- Ona tuzak kuruldu.
- Il a été piégé.
Evet Dino sana tuzak kurulduğunu söyledi.
Dino dit que vous avez été piégé.
Hiçbiri bana tuzak kurmaz.
Aucun d'entre eux ne voudrait me piéger.
- Bu Penumbra Christopher'a tuzak kuran kişi mi?
Est-ce que ce Penumbra est le même que celui qui a piégé Christopher?
Asami ve ben, çetelerin bize tuzak kurduklarını anladık.
Nous avons découvert que la triade nous doublait.
Oraya gittikten sonra ise, ona bunun bir tuzak olduğunu ve adanın aslında bir hapishane olduğunu söyleriz.
Au moment où elle arrive, on révèle le piège : l'île est une prison! L'affaire est dans le sac.
Şimdi de komşular mı tuzak kurmuş ona?
- Pourquoi? Maintenant ce sont les voisins qui lui tendent un piège?
Birisi Bill'in evine girmek için, ona tuzak mı kurdu dersiniz? Ona sorun.
Vous pensez que quelqu'un l'a piégé pour rentrer chez lui?
Bir tuzak da olabilir.
Ça peut être un coup monté.
Bu bir tuzak, bir pusu.
C'est un coup monté, une embuscade.
Tuzak.
Un fil de déclenchement.
Bir tuzak.
C'est un piège.
Bu bir tuzak.
C'est un leurre.
- Kadınmış gibi tuzak kurdun.
Un vrai piège à mecs.
Tuzak olduğunu düşünmez mi? Çünkü sen sensin.
Sans penser que c'est une sorte de piège?
Bir tuzak olabileceğinden şüphelenmemiz gerekirdi.
On aurait du soupçonner un coup monté.
Tuzak kokusunu alırdım.
C'était trop beau pour être vrai.
Nostaljik ve tuzak bir soru.
La nostalgie est un piège.
- Yani tuzak kurdunuz.
- Définir un piège.
Mickey'ye tuzak kurdu.
Piégé Mickey.
Tuzak kuruluyor bana.
J'ai été piégé.
Tuzak.
Piège.
Bir tuzak değildi.
C'était pas un piège.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]