English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ T ] / Tüm hayatım boyunca

Tüm hayatım boyunca translate French

915 parallel translation
Biliyor musun... Tüm hayatım boyunca Tanrı'ya dua ettim ve ben... Beni dinliyor mu hiç bilmiyordum ama teşekkür ederim Doğa Ana.
Tu sais, j'ai... j'ai prié Dieu toute ma vie, et je ne savais jamais si elle écoutait, mais... merci, Big Mama.
Tüm hayatım boyunca rüyalarımda seninle tanışıyordum aynı böyle ayakta duruyordun.
Vous êtes dans tous mes rêves, vous tenant droite, comme à présent.
Tüm hayatım boyunca heyecan verici bir şeylerin olmasını bekledim.
J'ai attendu toute ma vie pour une aventure du genre.
Tüm hayatım boyunca adam eğittim.
J'ai entraîné des hommes toute ma vie.
Tüm hayatım boyunca seni beklediğimi bilmiyor musun, koca adam?
Je t'ai attendu toute ma vie, espèce d'idiot.
Tüm hayatım boyunca bu fırsatı bekledim.
J'ai attendu une opportunité comme celle-ci toute ma vie.
Ön tarafta bekliyor. Jasper, tüm hayatım boyunca bir kadınla beraber kaçmak istemişimdir.
J'ai toujours désiré m'enfuir avec une femme.
Tüm hayatım boyunca burada yaşadım fakat törenin anlamı ne bilmiyorum.
J'ai vécu ici toute ma vie, je ne sais toujours pas.
- Bu tüm hayatım boyunca, yapmak zorunda kaldığım en güç şeydi.
C'est la chose la plus dure que j'aie eue à faire.
Bir hayalet daha iyi olmalı. Yani, tüm hayatım boyunca peşimde olacağını mı söylemek istiyorsun?
Tu ne vas plus me lâcher?
Söz veriyorum, tüm hayatım boyunca, seni asla incitmeyeceğim.
Je promets, ma vie entière, de ne jamais te faire de mal.
Sonra da, tüm hayatım boyunca.
puis, pour tout le reste de ma vie.
Seni tüm hayatım boyunca sevdim, sevgili karıcığım.
Je t'ai aimée toute ma vie, ma femme adorée.
Bunu tüm hayatım boyunca planlamıştım.
Je l'ai préparé toute ma vie.
Sanki onu tüm hayatım boyunca aramış gibi hissettim.
J'ai eu l'impression de l'avoir cherchée toute ma vie.
Fakat o bana sordu. Tüm hayatım boyunca.
Il m'en a bien voulu, à moi, il m'en a voulu toute ma vie!
Bu gece, tüm hayatım boyunca içtiğimden fazla içtim.
J'ai assez bu pour le reste de ma vie.
Beni bununla tüm hayatım boyunca tehdit edeceksin, değil mi?
Tu vas me le rappeler toute ma vie?
Bart, tüm hayatım boyunca itilip kakıldım ama bundan sonra, ben itip kakmaya başlayacağım.
Toute ma vie, j'ai pris des coups. C'est mon tour de cogner.
Tüm hayatım boyunca ne bekliyordum, biliyor musun? - Söyle bakalım.
Tu sais ce que j'ai attendu toute ma vie?
Her ne kadar düşmanım olsa da... sadece benim değil, hizmet ettiğim ordunun düşmanı olsa da... tüm hayatım boyunca biliyordum ki... onu özgür insanlar yaratmıştı.
Néanmoins, il était mon ennemi. Non seulement l'ennemi de mon pays et de l'armée dans laquelle je servais, mais de toute l'humanité. Non seulement de la démocratie établie par les hommes libres, mais de la civilisation entière.
Tüm hayatım boyunca onlarla oynuyordum.
Mais je passe toute ma vie ainsi.
Tüm hayatım boyunca benim dostumdun. Bu işi bana sen ayarladın. Onları bana sen gönderdin.
Vous êtes mon ami, vous m'avez procuré ce poste.
Seni gerçekte sadece birkaç gündür tanıyorum. Ve tüm hayatım boyunca David'i sevdim.
Je ne vous connais que depuis quelques jours, et j'ai aimé David toute ma vie.
Resepsiyonda otururken içimi tuhaf bir his doldurdu. Sanki tüm hayatım boyunca orada oturuyormuşum gibi hissettim.
Aujourd'hui, je me suis assise au comptoir... j'en ai eu le frisson.
Tüm hayatım boyunca en çok değer verdiğim şeyleri berbat ettim durdum.
Toute ma vie, j'ai détruit ce qui m'était le plus cher.
Seninle olamazsam bie, tüm hayatım boyunca seni beklerim.
Et si je n'arrive pas à vivre là-bas, je t'attendrai ici le restant de ma vie.
Tüm hayatım boyunca nefret ettiğim sadece iki şey var Ellison.
Il n'y a que deux choses que je n'ai jamais aimées, Ellison.
- Tüm hayatım boyunca bastın.
Depuis toujours!
Tüm hayatım boyunca fısıltılar duydum.
Toute ma vie, j'ai entendu chuchoter.
20 yaşındayım ve tüm hayatım boyunca bu şehirde yaşadım. - Başımın çaresine bakabilirim.
J'ai vingt ans et j'habite depuis toujours dans cette ville.
Sevgilim, seninle evli olmak bir harika. Tüm hayatım boyunca hiç bu kadar mutlu olmamıştım.
Mon amour, c'est si merveilleux d'être mariée avec toi.
Tüm hayatım boyunca bu kadar saçma bir şey duymadım.
C'est la chose la plus ridicule que j'aie jamais entendue.
Ve tüm hayatım boyunca
Et pour ma vie entière
Yaşlandığımda iki lokma ekmeğim olsun diye tüm hayatım boyunca saçımı süpürge ettim.
J'ai travaillé toute ma vie! J'en ai fait des sacrifices pour finir par manger du pain rassis à mon âge!
Ben tüm hayatım boyunca güzel bir şey yapmak istedim.
Toute ma vie, j'ai voulu construire quelque chose.
Tüm hayatım boyunca bir metroda çalıştım.
Je travaille dans le métro, mais jamais j'ai pensé aux gars qui l'ont creusé.
Hayatım boyunca duyduğum tüm o iğrenç şeylerin içinde ben hâlâ -
De toutes les choses dégoûtantes que j'ai entendues de ma vie, je...
Tüm hayatım boyunca, Bayan Cooper-Cooper'in koloratürlerinden kaçmayı başarmıştım..... ve bu olay tartışmasız onun intikamıydı.
Elle eut sa revanche. M. Van Cleve, vous semblez avoir de l'oreille.
Tüm hayatım boyunca bomboş arazileri görmek istemişimdir. Eğer Muhammet dağa gidemiyorsa, dağ Muhammet'e gelmeli.
Mais si Mahomet ne vient pas à la montagne...
Sanırım tüm hayatın boyunca genç kalmamak daha güzel.
C'est aussi bien de ne pas rester un enfant!
Evet, tüm yaşamım boyunca. Ne hayat ama.
Oui, j'y ai consacré ma vie.
- Tüm hayatım boyunca...
- Toute ma vie.
Tüm hayatım boyunca.
Ma vie entière!
Tüm subaylık hayatım boyunca hiçbir askere tikse bile vurmadım!
De toute ma carrière d'officier, je n'ai pas touché à un soldat.
Tüm hayatımız boyunca onunla yaşadık.
On vit avec elle toute notre vie.
Hayatım boyunca ülkeme hizmet ettim. Hangi pozisyonda çalışırsam çalışayım..... sadakatle tüm kalbimle ve ard niyet taşımadan çalıştım.
J'ai servi mon pays toute ma vie, au gré de tous les postes que j'ai occupés, avec loyauté, sincérité, et sans intention malveillante.
Tüm meslek hayatım boyunca, gerçek ölüm haline bu kadar benzeyen.. ... böylesi bir fiziksel halle hiç karşılaşmadım.
Jamais dans ma carrière n'ai-je vu un êtat êgalant aussi parfaitement l'apparence physique de la mort.
Tüm hayatımız boyunca, dağlarda, karımla beraber keçi sürüsü besledik.
Nous avons gardé des chèvres dans les montagnes toute notre vie, mon épouse et moi.
Tanrım, tüm geri kalan hayatın boyunca burada kalacağını düşünemezsin.
Tu ne peux pas continuer à croire que tu finiras tes jours ici!
Tüm hayatım boyunca sürse bile babanın intikamını alman için sana yardım edeceğime söz verdim.
même si je devais y consacrer toute ma vie.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]