English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ T ] / Türü

Türü translate French

1,691 parallel translation
Salı ve çarşamba biraz toplanır. Ama sadece biraz. Hamburger türü şeyler için perşembeyi bekleyeceksin.
Mardi et mercredi, les choses vont s'améliorer un peu, mais juste un peu.
En iyi arkadaş türü bir şey.
Ils font tout ensemble.
Böyle sayabileceğimiz neredeyse on iki psişik deneyim türü telepati gibi, etiketlendiler bile.
Ainsi, vous pouvez passer par une liste de peut-être une douzaine de types d'expériences psychiques qui ont reçu des noms à travers les années. Comme la télépathie.
O halde bilimsel açıdan size rica etmeliyim. Çocuğu öldürmenin Cylon alt türü üzerindeki çalışmalarıma büyük darbesi olur.
Du point de vue scientifique, la disparition de cet enfant menace mon étude de l'espèce cylon.
Kratese çağından düzinelerce polen türü keşfedildi.
On a retrouvé des pollens du Crétacé. Quand était-ce?
Bu tipik olarak göletler ve akarsuların yakınında bulunan suda yaşayan bir canlı türü.
C'est une faune aquatique typique qu'on trouve seulement dans et autour des étangs et des ruisseaux.
Toksikolji, bilinmeyen bir ilaç türü olduğunu söyledi.
Ça ne correspond à aucun médicament.
Hiç garip şeyler türü hakkında merak ettiniz ben ve bana bilinen bu yana bir tür ne mi?
Tu ne t'es jamais demandé pourquoi il t'arrivait tant de choses bizarres depuis que tu me connais?
İkimiz de kainatın manevi doğası türü şeylere meraklıyız.
On est complètement dans cette chose spirituelle du cosmos.
Özel bir türü var mı?
Une variété... en particulier?
Hiç vejetaryen türü bir şeyler düşündün mü?
T'as jamais pensé faire des sélections végétaliennes?
- İstediğin türü seç söyleyeyim.
Choisis un genre, n'importe quel genre.
Kovan gemisi şematiklerinin içinde soluncan türü bir bilgisayar virüsü vardı.
Il y avait une espèce de ver avec les plans du vaisseau ruche.
Genetik olarak inşa etmişler, bir buğday türü gibi. Bekle bir saniye.
Génetiquement fabriquée, comme le blé moulé-résistant.
Yani türü anlayabilmek için elimizde olan tek örneği de riske atacaksınız.
Vous voulez risquer de perdre un des spécimens que nous avons et qui nous permettrai de comprendre d'ou vient cette espèce.
Burun çekmenin kaç farklı türü var ki?
Il y a plusieurs façon d'être enrhumé..?
Kovan gemisi şematiklerinin içinde solucan türü bir bilgisayar virüsü vardı. Neyi aldılar?
Il y avait une espèce de virus informatique avec les plans du vaisseau ruche.
Bir sürü türü var. Springhill Jacks hayaletini biliyorsun.
Et bien, il y a toutes sortes de créature, qui attaquent de différentes façons,
Bu böcek türü, ölü bitki yaprakları ile beslendiklerinden dolayı ağaç gelişimine katkıda bulunur.
Ces insectivores mangent les pucerons qui abîment les récoltes, favorisant une pousse saine.
Clark'ın tuhaf hareketleri hipnozun çok güçlü bir türü olabilir diye düşünüyorum.
Je crois que le comportement bizarre de Clark est dû à une super hypnose.
İnsan türü doğası gereği bencil bir kişiliğe sahiptir.
L'homme est fondamentalement narcissique.
Peki, biz... anevrizmayı ameliyat edebiliriz, onarmayı deneyebiliriz, fakat bu çok hassas bir lezyon türü.
Eh bien, on peut opérer l'anévrisme, essayer de le réparer, mais ce genre de lésion est extrêmement délicate.
Birçok bakteri türü suda ölür ama yağla beslenenler hariç.
L'eau tue beaucoup de bactéries sauf celles digérant la graisse.
Türü ne?
De quelle espèce?
Kanıtlanmış başarı... Her iki film türü.
Les deux styles ont fait recette.
Bir türü ortadan kaldırmak için uzaylı olman gerekmez Dave.
C'est n'est pas étrange d'éliminer une espèce, Dave.
- Hogfather'ı tutukla türü bir iş yani?
Arrêter le Père Porcher, c'est ça?
Ve aranızdaki ilişkinin türü nedir tam anlayamadım. Çünkü boşanmış bir çift için oldukça fazla zamanı birlikte geçiriyorsunuz.
je comprends pas bien la nature de vos relations, parce que vous passez quand même pas mal de temps ensembles pour un couple divorcé.
Belki de şeker yerine kullanılan posa türü bir merettir.
C'est une sorte de gâteau. Avec une espèce de substitut sucré aux pruneaux dégueu.
Yok bir şey. Bu ender görülen bir akciğer kanseri türü.
C'est un cancer du poumon extrêmement rare.
Binlerce yıl önce burada mahsur kalan,... tek bir atadan üremiş 850'nin üzerinde çiklit türü vardır, bu sularda.
Il y vit plus de 850 cichlidés différents, qui ont tous évolué à partir d'un seul ancêtre commun isolé à cet endroit voilà des milliers d'années.
Bugüne dek 3000 in üzerinde balık türü tanımlanmıştır. Bu sayı tüm Atlantik Okyanusu'ndakinden bile fazladır.
Jusqu'à aujourd'hui, plus de 3 000 espèces de poissons y ont été identifiées, c'est-à-dire plus d'espèces que dans tout l'océan Atlantique.
Maymunlar, kuşlar ve milyonlarca böcek türü.
On y trouve des singes, des oiseaux, et des millions d'espèces d'insectes.
Bir yeryüzü cenneti olan Yeni Gine adasında her biri diğerinden daha tuhaf ve şaşırtıcı 42 cennet kuşu türü yaşar.
Dans la merveilleuse île de la Nouvelle-Guinée, il y a 42 espèces de Paradisiers, plus bizarres les unes que les autres.
Yaban köpekleri bugün Afrika'nın en ender rastlanan memeli türü olsalar da,... kıtanın en etkin avlanan yırtıcılarıdır.
Ils sont une des espèces les plus rares d'Afrique, mais sont néanmoins les prédateurs les plus efficaces du continent.
Aynı hastalığın farklı bir türü olabilir mi?
C'est peut-être une autre souche.
Bu yeraltı dünyasını mümkün kılan tek bir kaya türü vardır.
Une sorte de roche rend possible tout ce monde souterrain :
Hava gibi görünen hava değil... başka bir su türü olabilir.
Parfois, l'eau peut prendre des allures d'air libre. Mais ce n'est que de l'eau sous une autre forme.
"Hayatım bitti" türü bir ağlama mı? Yoksa hayalarına oturduğunda Kelso'nun hıçkırarak ağladığı gibi mi?
Plutôt... le genre "ma vie est foutue", ou des sanglots hystériques comme la fois où Kelso s'est assis sur ses burnes?
Onların süper-asker türü.
Leur version du super-soldat.
361 B.D. Limanı, 16 Milyon Konteynır, H5 Virüsünün 9 Alt Türü, 1 Mutasyon
361 ports américains 16 millions de containers 9 sous-types H5 1 mutation
Yahudi yerleşimcilerin sularının, elektriklerinin, gazlarının ve çöp kamyonu türü şeylere sahip olduğu ; ama Filistinli komşularının askeri işgal nedeniyle bunları temin edemediği yerlerde, kaynakların dehşet verici derecede orantısız dağıtıldığını görmüyorlar.
Et ils ne voient pas cette répartition des ressources horrible et disproportionnée là où les colons juifs ont de l'eau, de l'électricité, du gaz, de la collecte des déchets, toutes ces choses que leurs voisins palestiniens ne peuvent obtenir à cause de l'occupation militaire.
Pasta türü şeyler sever. Çabuk.
Il aime les pâtisseries.
Sözcük türü nedir?
Catégorie?
Bir şeyler yaptım, Ama sonunda herkesi gönderdim. Yarın herkese touch football ( futbolun bir türü ) oynatmalıyım ve sonra özgürüz.
Maintenant tout ce que je dois faire c'est un match de football, et nous en serons débarrassé.
Türü belirleyene kadar bilemeyeceğim.
Je ne le saurai pas tant qu'il ne l'aura pas identifiée.
Başka türü de mi var?
Il y en a d'autres?
En sevdiğiniz müzisyen En sevdiğiniz film türü :
Paris, France ALCOOL PRÉFÉRÉ :
Chris'in aklındakileri biraz dinledim. Filmin türü filan.
J'ai entendu des bribes de ce que Chris avait en tête, le style, tout ça.
Genlerin evrimi sırasında, bir canlı türü ; ilkin coğrafi olarak ikiye ayrılır.
Il y a d'abord une séparation entre deux sous-espèces, et elles s'éloignent ensuite l'une de l'autre génétiquement.
Önceki tutuklamalar, ev içi şiddet şikâyetleri türü şeyler işte.
les arrestations, les rapports de troubles domestiques, ce genre de choses.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]