Ucube translate French
2,064 parallel translation
Ucube şovu izlemeye mi geldin?
- Tu viens voir la bête de foire?
Sürekli gözlerin üstümde olduğu bir ucube olmaktan çıkarsam bunu başarı sayacağım.
Si je fais mieux que monstre qu'on montre du doigt, je considérerai ça comme une réussite.
Ucube gösterisi. Ne yapacağız onlarla?
- Qu'est-ce qu'on va faire d'eux?
Şimdi, bize 50 bin getirmek ve bu ucube gösterisini sona erdirmek.
Venez avec 50 000 et nous allons mettre fin à ça.
- Tamam, ucube değil.
- Okay, pas de panique.
Bir ucube dünyaya getirdiniz.
Vous avez mis au monde une anomalie de la nature.
At bakalım ucube, bekliyorum.
Tire, idiot. J'attends.
Çocuk tam bir ucube.
Ce gars est fou.
- Yan gösteride bir ucube.
- Comme une bête de foire.
Adamlarımın, mühendislere ve kurtarma ekibine ihtiyacı var, bir çift ucube gösterisi deli doktorunun bir şeyler göstermesine değil.
Mes hommes ont besoin d'ingénieurs et de secours, pas de psy cinglés et accusateurs.
Ucube gösterisi de benim.
Je suis le cinglé.
Toplum içine hiçbir zaman çıkamayacak, ve onun ucube olduğunu fısıldayıp, ona gülen yabancılardan hiçbir zaman kurtulamayacak!
Il ne pourra jamais sortir en public sans être regarder comme un monstre et qu'on se moque de lui.
- Evet. Düdükkafa, sidikkafa, ork, ucube.
- Salaud, merdeux, pissou, ordure.
Tamam, o zaman sanırım sadece ucube, paranoyak biriyim.
Alors j'imagine que je suis juste une tordue parano.
Ucube gösterisine döndü bütün olay.
C'est qui? Idiot. C'est son excellence, le Führer King Bradley.
Yani onu bir ucube gibi bırakıyorsunuz.
Vous voulez qu'il reste anormal?
- O ucube değil.
- Il ne l'est pas.
Eğer bu ucube tenekeyi yine uçurmam gerekecekse...
Si je dois encore piloter ce fichu engin...
İlerlemeye devam Bay O. Internet'te gezmeye bak, seni muhteşem ucube.
Chevauchez cet internet, glorieux enfoiré bizarre.
Ama bir kız azıcık bile bıraksa, hemen ucube yaftası yer!
Mais si une femme en lâche un, même minuscule, elle est anormale.
Ucube sensin.
C'est toi la tarée.
Ucube dostlarım, benimle misiniz?
Alors, camarades monstres, me suivez-vous?
Bu ucube seni konuşturacak.
La cinglée que je suis va vous faire parler.
Sivri diş aşığı ucube beni şu an da duyabiliyor mu, merak ediyorum.
Elle m'entend, là, cette amie des crocqueurs?
Ucube tarafımı göstermek istemedim çünkü senden hoşlanıyorum.
Je ne commence pas par mon côté bizarre parce que je t'apprécie.
Tabi görsün ailesinin partisinde çalışan tekno cdler ve "Gorm'a dönüş" lü... ucube kimmiş. ve ruh eşi olduğunuzu anlasın.
Quand elle verra le serveur chelou de la fête de ses parents avec les CD de techno et Return to Gorm, elle tombera sous le charme.
O ise iki buçuk metrelik bir ucube.
C'est juste un monstre de 2,5 m.
- Üç bira. - Neden Octopus'un kolları misali beş metrelik bir ucube olmak isteyeyim ki?
- Pourquoi voudrais-je être un monstre avec un tentacule de 5 m?
Ucube olduğunu da sanmıyorum.
Tu n'es pas dingue.
Tek gördüğüm şey aciz bir ucube.
Je ne vois qu'un monstre et un raté.
- Ucube arkadaşını da yanında götür.
- Et emmène ton pote avec toi. - C'est bon, on y va.
Bir kız, bir ucube ve bir leprikon * tarafından mı?
Par une fille, un grobble et un farfadet?
Hepimizin ucube olduğunu düşünüyorsun.
Pour toi, on est tous bizarres.
Biliyor musun, elimizdeki asıl ucube sensin.
Tu sais quoi, t'es le pire de nous tous.
Geri dönmeni bekliyorduk... ve o ucube onu öldürdü.
Nous attendions tu reviennes... Et ce monstre tuée.
Bir çeşit ucube böcekle savaşmaya çağırıldıkları için şanslısın.
T'as de la chance qu'ils soient sortis pour combattre un insecte géant.
Bahse varım Magnus Jr. kendisini ve ucube dostlarını dünyadaki tüm Sığınak'lara sokmak için gereken tüm kodları, taslakları ve protokolleri biliyordur, değil mi?
Et Magnus Junior doit connaître tous les codes, plans et protocoles pour lui permettre d'entrer dans tous les Sanctuaires, non?
Ucube.
Taré.
- Kes şunu, ucube.
{ \ pos ( 192,220 ) } - Flippant!
Ucube.
Monstre.
Yaşayan ölü, bir ucube!
Une abomination de la nature!
Pis ucube.
Sale monstre.
Bu ucube süpermarkette seninle beraberdi.
C'est le taré avec qui t'étais au supermarché.
Eddie ucube falan değil.
Eddie n'est pas un taré.
¶ Omnibot, ucube robot ¶ - ¶ Omnibot ¶
Omnibot, le robot dingue. - Omnibot.
Evet ama bu olana kadar ucube gibi takılacağım.
Entre-temps, je suis le taré du campus.
Bir ucube...
Un taré...
lanet olası bir ucube.
Une espèce de taré, un braconnier...
Bana gerçeği söyle, seni ucube.
- Dis-moi la vérité, espèce de monstre.
Bu hiç komik değil, ucube.
C'est pas drôle.
Hepimiz ucube değil miyiz?
On l'est tous, non?