Ucuyor translate French
1,143 parallel translation
Altın fiyatları uçuyor.
Le prix de l'or s'affaisse.
Gezegenim havaya uçuyor ve senin tanıdığın bir kız Ohio'ya taşınıyor.
J'ai dit bonne nuit. Bon, d'accord, parle-moi de ta Martienne.
Şunu söylemeliyim ki ; bu bebek gerçekten rüzgar gibi uçuyor.
Dites-moi que je rêve.
Şu anda oralarda biryerde, iç kısımlarda uçuyor
Alors il est quelque part là-haut à voler dans ce truc.
Uçuyor muyuz?
- On est déjà en vol?
Ve uyku perisi çatıdan çatıya uçuyor.
Et le marchand de sable qui voltige de toit en toit.
Uçuyor!
ça vole! ça vole!
- Dostum, resmen uçuyor.
- Elle a du nerf.
3 saat içinde Vietnam üzerinde uçuyor olacağız.
Parle d'autre chose. Idiot! J'ai juste dit qu'on allait le survoler.
Tencere uçuyor.
Pot volant.
İşte sağlık sigortam uçuyor.
Je peux faire mes adieux à mon assurance médicale.
"'Elbet,'dedi Oink.'Bakın köpek uçuyor!
"'Bien sur,'dit Oink.'Regarde le chien volant!
Bizim jip havaya uçuyor ve onun minibüsü çalışmıyor.
Notre jepp est H.S. et son pick-up en rideau.
Ne kadar sürer acaba? Uçak Berlin'in üzerinde... sürekli daireler halinde uçuyor. Birazdan düşer.
L'avion tourne en rond sur Berlin... va s'écraser.
Sanırım, kuşlar yıldızlara doğru uçuyor.
Les oiseaux volent vers les étoiles sans doute.
Florida, Canada, ee, Kuzeydoğu, Karayiplere uçuyor.
Dessert la Floride, le Canada, le Nord-Ouest, les Caraibes...
- Onu sorgulamak için Kanada'ya uçuyor.
- Il part au Canada l'interroger.
Uçuyor, şuna bak!
Il vole! Regardez-le!
"Bu ne?" dedim. "Lucy, elmaslarıyla gökte uçuyor." dedi.
Il a dit que c'était Lucy dans le soleil avec des diamants.
Kelleler uçuyor.
Les têtes tombent
Hey, yine uçuyor musun?
Reviens sur terre. Tu rêves encore?
- Şu anda uçuyor musun Kent?
- Est-ce que tu planes?
Buenos Aires'te uçuyor gibiyim.
Twisting sur un toit à Buenos Aires.
Hergün milyonlarca insan uçuyor.
Des millions de gens voyagent.
Nasıl da uçuyor.
Regardez-moi ça.
Kanatlı yaratık gecenin karanlığında uçuyor ve beni hazır buluyor.
Bagarre aérienne dans la nuit, et moi : Toujours prêt!
En yüksekten uçuyor.
Pourquoi si haut?
Kendiliğinden uçuyor. En güvenli uçak.
C'est l'avion le plus sûr au monde.
- Oh, ve yeni balık matisti satın aldım. - Donald, şu adam uçuyor.
Donald, il y a un homme qui vole...!
Sağ tarafta aşağı doğru uçuyor.
5 h en décroche.
Sakamoto sadece bizim kampanyayı görmek için oraya uçuyor.
Sakamoto prend l'avion juste pour voir notre campagne.
Onlar kaşınıyor, onlar geğiriyor, onlar havada uçuyor.
Ils se curent le nez, rotent, lâchent un petit pet.
Her şey uçuyor gibi görünüyor.
On dirait que tout flotte.
Araba uçuyor muydu?
Elle a volé pour de vrai?
Karısı Miami'ye uçuyor.
La femme met le fric dans le cul de St-Antoine et part à Miami.
Kendini kötü hissetmiyor musun? Biz birinci sınıf, çocuklar ekonomi sınıfı uçuyor.
Tu n'as pas honte de voler en 1ère pendant que les gosses sont en classe économique?
Hepsi uçuyor.
Ils flottent tous.
Aşağıda hepsi uçuyor.
Ils flottent tous en bas.
Gerçekten, hepsi uçuyor!
En fait, ils flottent tous!
Uçuyor.
Il vole.
Beni istediğim yere götürmedi, ama halen uçuyor.
Il m'a pas amené où il devait, mais il vole encore.
Şimdi herkes Burbank'la uçuyor. Onlar da bizden 5 yıllık kira için, 2,5 milyon dolar istiyor.
Maintenant que tout le monde vient a Burbank... ils veulent nous faire payer 2,5 millions de dollars... pour un bail de cinq ans.
Bu doğru Peter, zaman uçuyor.
C'est vrai, Peter... Ie temps s'envole.
Kargalar evlerine uçuyor.
Les corbeaux s'en retournent chez eux.
" Bakın! Kargalar evlerine uçuyor.
" Les corbeaux s'en retournent chez eux.
Kargalar evlerine uçuyor.
Regardez. Les corbeaux s'en retournent chez eux.
Bakın! Kargalar evlerine uçuyor.
Les corbeaux s'en retournent chez eux.
Zaman uçuyor.
- Dis donc, ça pousse.
Çok sıkılmış olmalısın Q. Hayalgücün önünden uçuyor.
Vous fabulez tellement que c'en est pathétique!
Bir saatin var. Audrey bu akşam Seattle'a uçuyor.
Une heure.
Kaldırmanıza gerek yok, baksanıza resmen havalarda uçuyor.
C'est pas la peine de la lever, ma mère, elle va bientôt léviter toute seule.