English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ U ] / Ugramış

Ugramış translate French

2,289 parallel translation
İhanete uğramış gibi hissediyorum.
Je me sens trahi.
Benim kokuşmuş karavanıma uğramış gibi duruyorsun.
Ça te dit de passer à ma vilaine caravane?
Sanki dönüşüme uğramış gibi.
C'est carrément... transformé.
Sadece bir ihtimal uğramış.
Il passait à tout hasard.
Biraz da olsa ihanete uğramış ve kızgın hissetmiyor musun?
Vous ne vous sentez pas un peu trahi... et en colère?
Duygusal çöküntüye uğramış bir adamdan yararlandığınızın farkında mısınız?
Vous ne voyez pas que vous profitez d'un homme perdu émotionnellement? Il semblait être de bonne humeur.
Bu kadar hayal kırıklığına uğramış gibi durma Will.
Ne sois pas si déçu.
Kendimi saldırıya uğramış hissediyorum.
Je me sens violée.
Evet, tatildeymiş ve yürüyüşe çıktığında saldırıya uğramış.
Il était en vacances, il est parti se promener et il s'est fait attaquer.
Tam olarak neler olduğunu bilmiyoruz. Anladığımıza göre üç gün önce erkek arkadaşı olduğu iddia edilen kişi tarafından tacize uğramış.
Ce qui paraît clair, c'est qu'elle aurait été agressée par son présumé petit ami il y a trois jours.
- Onun erkek arkadaşı yok ki. - Anlaşılan o ki cumartesi günü Charlie adında bir adamla bir motelde buluşmuş ve cinsel tacize uğramış.
Apparemment, elle a rencontré un homme, qu'elle appelle Charlie, ce samedi dans un motel où elle a subi une agression sexuelle.
Derdin ne senin? Derdim, senin saldırıya uğramış olman.
Mon problème, c'est que tu as été agressée.
Tecavüze uğramış.
Une agression sexuelle.
Olay olduğunda korkmuş görünmüyordu bile, hayal kırıklığına uğramış gibiydi.
Quand c'est arrivé, il n'avait même pas l'air effrayé. Il avait l'air déçu.
Belli ki yaratık o anda değişime uğramış.
De toute évidence, la créature s'est transformée dans l'intervalle.
Tren rayları üstünde tecavüze uğramış 4 yaşında bir çocuk verdiler mi senin kucağına? 4 yaşında!
Est-ce que l'on t'a donné un enfant de 4 ans qui a étè violé sur des rails?
Uğramış.
Il est venu avec.
Bu da Danny'yi bazen delirtirdi hüsrana uğramış gibi.
Ça rendait Danny fou parfois, vous savez... ça le frustrait.
Başka birine hayal kırıklığına uğramış göründü mü?
Elle semble déçue à quelqu'un d'autre?
Tecavüze uğramış gibi hissettim.
Je me sens agressée.
Evet, geçerken uğramış.
Oui, de passage.
Küçük, dostane barımız süper model akınına uğramış.
Pauvre petit bar. Le voilà rempli de top-modèles.
Ama bu vatandaşlar haksızlığa uğramış gibi hissediyorlar ve şikâyetlerini iletecek biri de yok.
Mais tous ont le sentiment d'avoir été abusés et de n'avoir personne à qui se plaindre.
Vogue'un eylül sayısını aklınıza getirin. Ama Pawnee için bu daha önemli. Çünkü genelde Vogue buralara pek uğramıyor.
Comme le numéro de septembre de Vogue, mais en plus important pour Pawnee, surtout parce qu'on a pas Vogue ici.
İhanete uğramış gibiyim.
J'ai perdu toutes mes illusions en grandissant.
Ancak, el ve bilek hafif hasara uğramış.
Peut-être dues à la chute, mais les mains et les poignets n'ont presque rien.
Muhteşem, Teddy. Bak kim uğramış.
Teddy, regarde qui est là.
Merhaba demek için uğramış. Güzel bir aile olduğumuzu söyledi.
Il a dit qu'il passait dire bonjour, que nous formions une belle famille.
Belirtileri göstermeye başlaman... mutasyona uğramış virüsü enjekte ettikten sonra birkaç saat sürer.
Vous commencerez à avoir des symptômes, quelques heures après l'injection du virus muté.
Mutasyona uğramış virüs, bağışıklık sistemine saldırıyor.
Le virus attaque votre système immunitaire.
Sanırım sanat dünyasındaki birçok insan bu olanlar karşısında şaşkınlığa uğramışlardı.
Je pense que beaucoup de gens du monde de l'art ont été un peu troublé de la façon dont c'est arrivé...
Konuştuğumuzda hiç hayal kırıklığına uğramış gibi durmuyordu.
Elle avait pas l'air déçue quand je lui ai dit.
Saldırıya uğramış.
On l'a agressé.
Bay Gardner, evet, yüzünüzdeki haksızlığa uğramış öfkeli ifadeyi görüyorum çok daha fazla etkilenebilirdim eğer siz de Dedektif Burton'ın ifadesinde tamamen aynı şeyi yapmış olmasaydınız.
Et, M. Gardner, oui, je vois l'outrage sur votre visage, qui devrait m'attrister si vous n'aviez pas fait la même chose avec le témoignage de l'inspecteur Burton.
Hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyorsun.
Vous semblez déçu.
Su baskınına uğramış bir ofisteki belgelerden arta kalanlar. - Ne tür belgeler?
C'est ce qui reste de dossiers d'un bureau inondé.
Zaman aşımına uğramış olmalı.
Il doit y avoir un délai de prescription.
yani bi kez dışarı çıkardı Cannon tarafından haksızlığa uğramış ve dağıtılmış, Eminim öğreniciler işimi tekrar geri almamda yardımcı olur.
- Une fois prouvé que Cannon m'a traitée avec une grave injustice, je suis sûre que le corps étudiant demandera à ce que je retrouve mon job.
Açık büfe gibi olmuş ve mecaze uğramış, - Olmamışmı? - Evet öyle.
Elle utlise toute la palette des métaphores, non?
İkisi birden aynı anda hafıza kaybına uğramış olamaz.
Elles ne peuvent pas toutes les deux avoir perdu la mémoire en même temps.
Söyle bakalım Mike ihanete uğramış, aşağılanmış hissettin mi?
Dis-moi, Mike, tu te sens humilié et trahi?
Öğrencilerimizden daha fazla hayal kırıklığına uğramış gibisin.
Tu donnes l'impression d'être plus déçu que nos cadets.
Sorgulama istasyonunun doğru kurulup kurulmadığından emin olmak için,... bir gece uğramıştı.
Depuis combien de temps, fréquentez-vous Steven? Environ 3 semaines. Il est passé un soir pour s'assurer que le barbecue avait été correctement installé.
- Tecavüze mi uğramış?
Elle a été violée? Brutalement.
Yaklaşık 3 ay önce dadınız vahşice tecavüze uğramış.
Il y a trois mois, votre nounou a été victime d'une violente agression sexuelle.
Gerçeketen tecavüze mi uğramış?
Elle a vraiment été violée?
Hastane ise istilaya uğramış gibiydi.
- Oui. Et au vu des apparences, l'hôpital a été envahi.
- İnsanlarım saldırıya uğramış.
- Les miens se sont fait attaquer.
Çünkü onları, sanki iki kurban da saldırıya uğramış ve dövülmüş gibi inceliyorsun. Tabii ki.
Parce que tu les regardes comme si les deux victimes avaient été battues.
Hayal kırıklığına uğramış görünüyorsun.
Tu es déçu?
O zaman hayal kırıklığına uğramış olmalısın. Yetiştirdiğin gibi bir adam olamadım.
Alors tu dois être déçu que je... ne sois pas devenu celui que tu voulais que je sois.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]