Ulkede translate French
204 parallel translation
Ülkede böyle bir yer yok.
aucune location.
Ülkede işler iyiye gidiyor gibi görünüyor.
C'est un pays intéressant.
Ülkede iţlenen her suçtan sorumlu tutuluyorlar.
On leur met sur le dos tous les crimes du pays.
Tüm o çocuklara ulaşamam. Ülkede binlerce çocuk sana tapıyor.
Je ne peux atteindre ces gosses, ces milliers qui te vénèrent.
Ülkede, yumrukla bu haklar arasindaki farki anlayabilecek birisi yoksa... bu tip kurallar o ülkede bir ise yaramaz.
Aucun pays ne pourrait faire fonctionner ce genre de règles, s'il n'y avait des hommes ayant appris à se battre pour appliquer les droits de l'homme.
BİR ZAMANLAR UZAK BİR ÜLKEDE
IL ÉTAIT UNE FOIS, DANS UN PAYS LOINTAIN,
Ülkede pek çok insan ne zaman öldürüleceğimi merak ediyor.
Les gens veulent surtout savoir quand je vais me faire descendre.
Ülkede kanunlar var. Buldum. Onunla konuşacağım, bırakalım miktarı o belirlesin.
Je vais lui demander de fixer son prix.
"Ülkede giriş çıkış sistemi uygulamaya konuldu... " belirli ana yollar Alman saldırılarını önlemek adına patlatılarak kapatıldı. "
Les écluses du pays avaient été ouvertes et certaines routes ont sauté pour freiner l'avancée des Allemands, "
Ülkede 100'den az makinalı tüfeğimiz var.
Il y a moins de 100 mitrailleuses lourdes dans le pays.
Ülkede çok az sayıda Habeş var.
Il y a très peu d'Éthiopiens dans le pays.
Ülkede soğuğun, kuraklığın yangınların ve selin yol açtığı bir kıtlık vardı. 1836'de aç insanlar isyan ettiler.
Le froid, les typhons, les incendies et les inondations provoquèrent une terrible famine.
Ülkede de haklarından geliyoruz.
On va faire justice au pays aussi.
Ülkede mi yoksa ülke dışında mıydı?
En campagne? En un pays lointain?
Polis, şerifler ve acil servis ambulansları, halkın imdadına yetişmede yetersiz kalıyor. Ülkede tam anlamıyla bir karmaşa yaşanıyor.
Les forces de l'ordre, les services d'urgence sont littéralement submergés d'appels.
Ülkede toplu cinayetler işleniyormuş ve halkın güvenli bir yerde saklanması isteniyor.
Ils disent qu'il y a eu des meurtres et qu'il faut rester cachés.
Ülkede en fazla sayıyı ben yaptım, ama hiçbir takıma seçilmedim.
J'ai été le meilleur marqueur au pays, mais personne m'a recruté.
Ülkede yaşayan iyi insanlar bilsinler... Divine ile başa çıkamayacaklarını ve ondan kaçamayacaklarını.
tout le pays doit savoir... qu'on emmerde pas Divine.
Ülkede 10 milyon kadın var ve hiçbirini ayarlayamıyorum.
Dix millions de femmes et pas une pour moi.
Ülkede sizin duygularınızı paylaşan bir çok çiftlik sahibiyle karşılaştım.
J'ai parlé à beaucoup d'éleveurs qui pensent comme vous. Réfléchissez.
Ülkede kanun kalmadı.
Le pays est sans foi ni loi.
Ülkede benim bilgim dışında hiçbir şey vuku bulmamalı.
Que rien ne se passe dans le pays sans que j'en sois informé!
Ülkede artık herşey yolunda.
Nous les accueillerons comme il se doit.
- Ülkede fazladan biri olsun ister misiniz?
- Vous voulez un autre type sur les bras?
Ülkede huzursuzluk tırmanmış durumda. Fujimaki ve Ayabe uygun zamanı kolluyor olabilirler.
Le désarroi de nos gens sert Fujimaki et Ayabe.
- Ülkede yığınla aile var!
- Le pays est plein de familles!
Ülkede bulunuşunun kanuna aykırı olduğunu söylüyorlar.
Il paraît que t'es ici en illégal.
Ülkede olduğunu biliyorum. Onu bugün gördüm.
Je sais qu'elle est là, Mme Mancini, je l'ai vue aujourd'hui.
Ülkede her şey birbirine girmiş durumda ve kendi ödleklikleri yüzünden ailelerinin vurulmasını ya da kamplara gönderilmesini istemiyorlar.
C'est la folie, chez eux, et ils ne veulent pas qu'on tue leurs parents... ou qu'on les mette dans des camps parce que leurs fils ont été lâches.
Ülkede, bütün iyi, kanunlara saygılı kiliseye giden her siyah insan için zararlı, bence.
Il dessert la cause,... des bons citoyens noirs américains
Ülkede teröristler bulunuyorsa, bu politik bir boşluktur.
Si on a laissé entrer des terroristes, c'est une déroute politique.
Evlat, Berlin'deyken, nihayet mutlu bir Alman halkı gördüm. Ülkede iş, aş, ve onur var. Liderlerini de çok seviyorlar.
Mon cher, à Berlin, j " ai enfin vu des allemands heureux... avec du travail, fiers de Ieur pays, aimant leur chef.
Ülkede zaten yeterince "gerçek" var.
On en a déjà bien assez chez soi!
- Ülkede biraz sorun yaşanıyor?
Bon... une guerre.
Ülkede bir ev.
Une maison à la campagne.
Ülkede ne kardeşim, ne de yakın akrabam vardı. Ben de ayrıldım ve o zamandan beri hiç gitmedim.
Je n'avais ni frère ni sœur, aucune famille là-bas, alors j'ai filé et je n'y suis jamais retourné.
Ülkede bol bol yitecek var ama Louis hepsini orduya gönderiyor.
Y'a de quoi manger, mais Louis envoie tout à l'armée.
Ülkede sonsuza dek kalabilecekler.
Ils pourront rester dans le pays pour toujours.
Ülkede bir yerdi.
Un endroit à la campagne
Ülkede dolaşan yetenek arama minibüsümüze dikkat edin.
Viens auditionner sur notre car podium.
Ülkede iç karışıklık- - Sıkıcı!
Dispute conjugale... Barbant!
Ülkede, Seattle dışındaki tüm eyalet ve şehirleri vurabilirler.
Ils peuvent frapper tout le pays à l'exception de Seattle.
Ülkede sadece bir kaç gün kaldık.
On y était depuis quelque jours.
Ülkede yolculuk ederken oldukça iyi program sunabilecek adamlar görüyorum.
Difficile à dire. Je vois des types à la télé qui feraient de bons animateurs, mais je leur dis pas
Ülkede bir sürü yabancı var. Doğulular. Yahudiler.
Ce pays est envahi par des cohortes d'étrangers... des Orientaux... des Juifs... des Socialistes qui tentent de discréditer notre Monarchie.
Sizin gibi mi? Ülkede, karanlıkta parlayan ışık gibi mi?
Vous, la "Lumière éclairant les terres"?
Başkan Coolidge sessiz sakin bir adamdı. Ülkede espri konusu haline gelmişti. Basında duygusuz ve espriden anlamayan bir portresi vardı.
Il y a un tel fossé entre ces gens qui tentent de vivre pour eux-mêmes et l'élitisme du parti travailliste qu'il faut remplir ce fossé.
B-pozitif. Michael William Archibald. Ülkede en çok ihtiyacı olan kişi.
B +, Michael William Archibald, seul cas prioritaire.
Ülkede 13. oldu.
Il est classé 13e du pays.
Ülkede gazeteler dağıtılmasa ne olur?
Le journal pourrait atterrir dans une flaque!
Ülkede beni tutabilecek bir hapishane bile yok.
Il n'est pas une prison au pays qui puisse me retenir.