Umutsuz translate French
2,145 parallel translation
- Sarah... Kitty, umutsuz bir kadınım.
- Kitty, je suis désespérée.
Umutsuz kadınlar.
Des femmes désespérées.
Hadi. O kadar da umutsuz değilim.
Allons, je ne m'accroche pas autant.
Sandığım kadarı ile umutsuz kadınları üretken bir tohum gibi kullanıyorlar ve yeniden oluşturulan organlar çıplak bir...
Réfléchis. Des femmes prêtes à tout. Désespérément en quête de semence fertile.
Dinle, bu kadar umutsuz olmasaydın "The Amanda" yı senin için yapardı.
Si tu ne t'étais pas montrée aussi désespérée, il aurait peut-être créé "l'Amanda" pour toi.
O bir umutsuz vaka.
C'est un malade.
Papa Alexander, umutsuz bir hastalığa yakalandı.
Le pape Alexandre est désespérément malade.
"Son bir umutsuz çabayla, silahını kaptı."
" Dans un ultime effort désespéré, elle empoigna son revolver
Başkanlarının gözlerinin içine baktım. Durumumuzun ne kadar umutsuz olduğunu anlattım.
J'ai regardé leur Maire dans les yeux, je lui ai dit dans quelle situation désespérée nous étions.
Onu beklemiyordum. En umutsuz anımda karşıma çıkmıştı.
Je ne l'attendais pas, il est juste tombé sur moi au moment le plus désespéré.
Biz de ona "umutsuz ev kadını" derdik.
On l'appelait Susanita.
Bu yüzden o umutsuz ev kadını hayatı boyunca korkup durdu.
On dirait que Susanita a pris peur en chemin.
Depresyona meyilli birisiyim. Dünyaya son derece umutsuz bir bakışım var.
Je suis manifestement enclin à la dépression... un certain état d'esprit négatif à l'encontre du monde.
Papa ile görüşmüş ama umutsuz bir tavrı var.
On lui a finalement permis de voir le Pape, mais il m'a écrit désespéré. - Pourquoi?
Bu kadın umutsuz vaka.
Cette femme est nulle.
Jennifer, içi elit doktorlarla dolu bir hastanedeyiz ve sen de ben toprağın dibini boylamadan kıçını kullanarak yeni birini bulmayı öğrenmesi gereken umutsuz bir garsonsun.
Jennifer, on est dans un hôpital plein de docteurs mariables, et tu es une serveuse sans avenir. Si tu veux te trouver un mec avant que je claque, dandine plus ton cul.
- Umutsuz zamanlardayız.
- La situation l'oblige.
Umutsuz ameliyat mı?
- L'opération sans espoir?
- Olmaz, sizi umutsuz gösterir.
- Un autre appel semble désespéré.
Ben de ona dua etmeye çalıştım ama sanırım umutsuz vakayım.
Tu sais, j'ai essayé de le prier. Je crois que je suis un cas désespéré.
Ve bunun benim o tarafım için bir arınma olmasını istedim. Buda Black Metalin karanlık ve umutsuz soğuk olan tarafıydı.
Je voulais que ce soit comme une purification de cet aspect de moi qui était dans les ténèbres et le macabre et la froideur du black metal.
Ayrıca iyimserim. Çünkü gün geçtikçe umudum biraz daha tükeniyor, ki umutsuz durumlar en hızlı sonuca ulaşılan durumlardır.
Et je suis optimiste, parce que chaque jour, je suis un peu plus désespéré, et les situations désespérées donnent les résultats les plus rapides.
" Fakat en umutsuz anlarında bile günün birinde yıldızın ona geri döneceğini ve dünyasının tek bir bütün haline geleceğini biliyordu.
Mais même dans ses heures les plus sombres, Il savait dans son cœur qu'un jour, elle allait lui revenir et que son monde serait à nouveau entier.
Ama para konusunda umutsuz vakaydı.
Mais c'était un vrai panier percé.
Chess umutsuz bir duruma düşmüştü.
Chess cherchait désespérément un hit.
Tanrım. Gerçekten o kadar mı umutsuz görünüyorum?
Bon sang, j'ai l'air si en manque?
Müşterisine acınaklı hisler besleyen yaşlı, umutsuz bir vakasın.
Vous êtes une vieille croûte qui a un béguin pathétique pour son client.
Belki de seni reddedemeyecek kadar umutsuz durumda olan birinin seni incitemeyeceğini düşünmüşsündür.
Tu croyais peut-être que tu éviterais de souffrir en choisissant une femme désespérée.
Uyandığımda çok tedirgin ve umutsuz oluyorum.
Je me réveille énervée et désespérée.
Umutsuz vaka. - Merhaba, Rosie. - Hey, Anna!
Un conseil pour les gens comme moi qui ont fait régime sur régime, au fil des ans, sans jamais perdre de poids?
Umutsuz kaldığınızda...
- quand vous êtes désespéré.
Eğer umutsuz kalırsan.
Si vous êtes désespéré...
gittikçe umutsuz hale geliyorsun!
Tu fais que te droguer à longueur de journée!
Umutsuz bir durumda olmam seni mutlu ediyor sanki.
Tu es bien que si je suis mal.
Kaybeden birinden daha umutsuz bir şey yoktur, ama yine de teşekkürler.
Et les perdantes misérables. Merci quand même.
Durumu o kadar umutsuz değilmiş ve seni cesaretlendirmeye çalışıyorlar.
Il dit... que son cas n'est pas désespéré et qu'ils t'encouragent.
Umutsuz bir insan her çareye başvurur.
Vous me piégez? Un homme désespéré prend des mesures désespérées.
Sizi bu kadar umutsuz yapan ne, Bayan.....?
Qu'est-ce qui vous rend si désespérée, Mademoiselle...?
Yani umutsuz bir şekilde kendini kucağına atsa, oracıkta, hemen senin olmak istese, bırakacak mısın?
Donc, si au plus profond du désespoir, elle se jette dans tes bras, exige que tu la prennes, là, maintenant, tu dirais non?
Biliyorum, ben sahiden umutsuz bir kadınım.
Je sais. Je suis une femme stupide.
Majesteleri, Carpia'nın umutsuz halkı kalenin dışında toplandılar.
Votre Altesse, des sujets de Carpia désespérés sont massés devant le château.
Umutsuz, yalnızdım ve bu işi bu kadar ileriye götürmemem gerektiğini biilyordum.
Je me suis sentie seule et inutile, je n'aurais jamais dû aller aussi loin.
Her ikimizin de umutsuz olduğumuzu düşündüm.
On n'était pas dans notre élément.
umutsuz vakka.
J'envie les ignorants.
Belki de bütün bu casusluk işleri düşündüğüm kadar umutsuz değildir.
Peut-être que toute cette affaire d'espionnage n'est pas aussi merdique que je le pense. Hmm.
Ordu mensuplarının eşleri umutsuz ev kadınları olarak düşünülür genellikle. Ama aslında bizler, politik ve sosyal sahnenin aktif oyuncularıyız Tamar.
On prend les femmes de militaires pour des Desperate Housewives, mais on s'implique socialement, Tamar.
Durum senin düşündüğün kadar umutsuz olmayabilir, James.
La situation n'est peut-être pas aussi désespérée.
Aynı onun gibiyim.. umutsuz
Je suis comme elle. Nulle.
Kimse seks konusunda senin kadar umutsuz değil, Anwar.
Tout le monde est pas aussi désespéré que toi.
Bu umutsuz bir hal alıyor Bay Spencer.
ça devient ridicule, M. Spencer.
Umutsuz değil.
Ce n'est pas sans espoir.