Unit translate French
672 parallel translation
Birim 08 + 02 kızıl dünyanın yüzü üstünde koşar.
L'Eva Unit 8 + 2 parcourra la terre rouge!
Temiz kalmamıza izin vermiyorlar.
Il n'y a plus rien qui nous unit.
Sizin gibi insanlar — Alman ya da Alman soyundan gelenler — bütün büyük Alman halkının gücü ve kuvvetini arkanıza alarak bizi bir araya getiren korkunç görevlerin bilinciyle... onun halkını unutmayacağını ve ve halkının da onu unutmayacağını bilerek..
Vous qui êtes Allemands ou d'ascendance allemande, soulevez-vous, l'Allemagne vous soutiendra, car un devoir sacré nous unit. Qui n'oublie pas son peuple ne sera pas oublié par lui.
Şu andan itibaren, hayır dediğim zaman dikkate alma.
et qui nous unit.
İkimizi bir düşünsene, bağımızı.
Pense à tout ce qui nous unit.
Büyük sanat bölümleri, her kesimden insanı bünyesinde topluyor.
Le grand art unit les masses à chaque époque, dans chaque pays.
Hakikatli sanat, her yaştan ve her milletten kitleleri birleştirmelidir.
L'art véritable unit les masses à chaque époque, dans chaque pays.
Bizi birleştiren muhteşem çocuğu düşün.
Pense au bel enfant qui nous unit.
Ben rotasyon sistemini, Birleşik Devletler Ordusu'yla aramda yapılmış yeminli sözleşme olarak kabul ediyorum.
Le système des rotations est un contrat solide qui nous unit.
Kimilerini bir araya getirir, kimilerini de ayırır.
Elle unit les uns et sépare les autres.
Ellerimizi, elinin içine alırdı.
Elle unit nos mains dans les siennes,
Tanrılarla bağlantısı var.
La foudre l'unit aux dieux. - Tu crois cela?
Açıklama yapamam... ama ikimiz bir şekilde birbirimize bağlıyız, sen ve ben.
Je ne peux pas l'expliquer mais il y a une sorte de lien qui nous unit, toi et moi.
Açıklaması zor bir şekilde birbirimize çok yakındık.
J'ai du mal à expliquer le lien qui nous unit.
- Erkekleri bir noktada birleştiren, tutkudur. -
On unit les hommes en unifiant leur passion.
- Nefret aşktan önde gider.İnsanlar, bu ikisinin arasında kalırlar. -
La haine prédomine l'amour. C'est leur haine qui les unit.
Bir adamla arabası arasındaki bağ ve adamın ondan, uh, bazen nasıl nefret ettiği, çoğu zaman da sevdiği hakkında... yazılan bir sürü hikaye var.
On a écrit beaucoup de bêtises sur... le lien qui unit l'homme et sa voiture. Comme il la déteste parfois, mais l'adore le plus souvent.
Bizden nefret etmezlerse, onları bir arada tutacak bir şeyleri yok.
Parce que leur haine envers nous est la seule chose qui les unit.
" Onun içindir ki erkek babasını ve annesini bırakıp karısıyla gidecek, ve ikisi tek beden oldu.
"L'homme quitte père et mère et s'unit à une femme, " et leurs âmes ne font qu'un seul corps pour toujours. "
Nehir kıyısını taramak için zırhlı bir birlik istiyorum. bakalım nasıl bir direnişle karşılaşacağız.
Je veux une unit blinde pour tenter une reconnaissance vers le fleuve... afin de voir quel genre de rsistance on rencontre.
Bir muntazam bölük, bir yedek bölüğü, 600 gönüllü.. Hitler Gençliği'nden 200 adam, bir uçaksavar birimi.
Une compagnie rgulire, une compagnie de rsee... 600 volontaires, 200 membres de la Jeunesse Hitlrienne... une unit antiarienne.
Hartman, oğlum, bunu benim için yaparsan, günlük emirlerde adınızdan bahsettiririm.
Mon gars, vous faites a pour Moi, et je promets que votre unit sera cite.
Barnes, adamların nerede?
- O est votre unit de tte?
"İnsanlar birleşir, ev sahipleri boyun eğerse."
"Si le peuple s'unit, le propriétaire fléchit."
Bir de sana ilerleyişimizin, kardeşçe bir birlik ve uyum içinde sorunsuzca devam ettiğini haber vermek isterim.
Je voudrais aussi vous dire que notre unit progresse doucement, dans une atmosph re de fraternit , d'harmonie.
İkimiz de birbirimizi sevdiğimize göre neden New York'ta bir hafta 10 gün daha kalmıyorsun?
Puisque cette grande passion nous unit, pourquoi tu ne resterais pas une semaine ou 10 jours à New York?
Onlari bir kristal birleştiriyor. Bir kristal.
A présent le cristal les unit!
Toplanmazsak, zorluğumuzda birleşmezsek bu çiftçiler bize sonsuza dek diz çöktürecekler.
Si on ne s'organise pas, si on ne s'unit pas dans la lutte, les agriculteurs nous garderont pour toujours à genoux.
" Sizin kişisel onayınızla katılmaktan onur duyacağımız bu büyük cemiyet..... ailemizin katılımıyla daha da kuvvetlenecektir.
"La longue association amicale qui vous unit à ma famille..." "serait renforcée par tout appui personnel dans nos difficultés."
Güç, bütün canlıların yarattığı bir enerji alanıdır. Bizi çevreler, içimize nüfuz eder. Galaksiyi bir arada tutar.
C'est un champ d'énergie créé par tout être vivant... qui nous entoure, nous pénètre et unit la galaxie en un tout.
# Hissettiklerimizi sakın unutma #
Ne laisse pas s'enfuir ce lien Qui nous unit
Daima hatırlayın. Çünkü bu sayede birleştiniz.
Souvenez-vous-en à jamais, car il vous unit.
Onları birarada tutan şey sadece senin örneğin Lancelot.
Seul ton exemple les unit, Lancelot.
Querelle'in içsel harmonisi yok edilemez bir hal almıştı... çünkü cennetlerin cennetinde deniz yolculuğuna çıkmıştı... güzelliklerin güzellikleri birleştirdiği bir yerde.
L'harmonie intérieure de Querelle était indestructible... car elle était gravée dans ce paradis céleste... où la beauté s'unit à la beauté.
Ama ne zaman ne uzaklık duygu bağlarımızı koparamadı.
Mais ni le temps, ni la distance... ne pourraient venir à bout de ce sentiment qui nous unit.
Kendini ona adadığını biliyorum tılsımı dışarı çıkarmayı kabul ettin.
- C'est... - Je sais qu'un pacte vous unit. Vous avez accepté de faire sortir le talisman.
Şey oluyor... Muzik insanlari bir araya getiriyor... oyuncularla bir araya.
C'est juste - La musique nous unit... aux musiciens.
Birileri onları bir araya getiriyor.
Quelqu'un les unit.
Özgür değilsin. Sağlam bağlar seni bize bağlıyor.
Tu n'es pas libre, un lien indéfectible nous unit.
O gün... onları bir arada tutan bu bağ, bugün bizi bir arada tutuyor. Gücü defalarca sınanmış olan bu bağ... bilincimizin derinliklerinde yatmaktadır.
Ce lien qui les unissait alors, nous unit... aujourd'hui, il a résisté à toutes les épreuves, il est enfoui au plus profond de nous :
"Ruh ile çiftleşen sadece mezarını bulur..."
"Quiconque s'unit à un esprit," "se retrouvera dans un sépulcre..."
" Ruh ile çiftleşen sadece mezarını bulur...
"Quiconque s'unit à un esprit," "se retrouvera dans un sépulcre,"
Ruh ile çiftleşen kişi, mezarına toslar.
Oh, Seigneur Dieu. Quiconque s'unit avec un esprit, se retrouve dans le sépulcre.
" Farklılıklarımızı kenara koyu paylaşacaklarımıza yoğunlaşmanın zamanı geldi.
"L'heure est venue d'oublier nos différends " pour nous rassembler autour de ce qui nous unit.
Bizi bağlayan nedir acaba?
Ce qui nous unit est un mystère.
"Herşey bizi birleştiren kan gibi birbirine bağlıdır"
Toutes choses sont liées, comme le sang qui nous unit tous.
Gee Money'nin birleştirdiklerini hiç kimse ayırmasın.
Ceux que Gee Money unit... rien ne les sépare.
Bence evlilik, göz alıcı bir gelinle sıradan bir adamın birleşmesidir.
Aussi un mariage unit-il une fille resplendissante à un type quelconque.
Bilemezsin.
Je sais ce qui vous unit.
İspanya'nın en büyük kahramanı haline dönüşen basit, sıradan bir adamdı. Tüm dini kavgalara karşı gelip, bütün İspanyolları, yani Hristiyanları ve Berberileri... ülkeleri İspanya'yı tehdit eden ortak düşmana karşı birleşmeye çağırdı.
Il dépassa les haines religieuses et unît les Espagnols, chrétiens ou maures, contre l'ennemi commun qui menaçait de détruire leur pays.
Bir kez daha Tanrı'dan kalplerimizi sevgi ve beraberlikle doldurmasını niyaz ediyor bizi lütuflandırmasını umuyorum.
ravivant dans le coeur des hommes l'amour qui unit.