Unite translate French
7,624 parallel translation
Acil karşılık birimi tesisi didik didik ediyor.
L'unité d'urgence ratisse le complexe.
Evet, sıradan polisler için bu doğru,.. ... ama Özel Suçlar Birimi için doğru değil.
C'est vrai pour la police normales, mais pas pour l'unité spéciale crimes.
özel suçlar biriminin baş detektifleri ya teselli ya da bir mucize arıyorlar.
Les principaux enquêteurs de l'unité spécial du crime recherchent soit du réconfort soit un miracle.
- 5. Birim, Güneybatı Westerly kontrol noktasına rapor ver.
Unité cinq, poste de contrôle sud west Westerly, au rapport.
Bayım siz yeryüzü biriminde misiniz?
Monsieur... Tu es dans une unité au sol?
Hayır Sonny, adamlar kendilerine tesisatçı demişler ama aslında Beyaz Saray'ın içinden özel bir araştırma ekibi.
Non, Sunny, ils disent être plombiers, mais c'était une unité d'enquête spéciale au sein de la Maison-Blanche...
- Yasa Kısa Çizgi Düzen izliyorum ama!
C'est New York virgule Unité Spéciale.
SVU'daki dönüşümü yakalayamadın mı?
Tu ne m'as pas vu dans New York Unité Spéciale?
Afganistan'ı yeniden inşa edebilmek için çok çalıştılar.
Leur unité a travaillé dur pour reconstruire l'Afghanistan.
Bütünlük gerekliydi.
L'unité était nécessaire.
455. Merceed 10. apartmana hemen bir ambulans gönderin.
J'ai besoin d'une ambulance au 455 Merced, unité 10.
Tamam, ilk vagondaki kontrol panelinin içinde PLC var mı diye bak.
OK, vois si vous trouvez l'Unité Programmable dans le wagon là-bas.
- PLC burada değil.
L'unité programmable, n'est pas dans le panneau de contrôle.
Birim 3 dinlemede. 1.5 mil kadar güneyindeyim.
Unité 3 au commandement. On est à 2 km au sud.
Birim 1 konuşuyor. Kuzeybatı yönünden yaklaşık 3 millik bir mesafedeyim.
Unité 1, sur l'eau à environ 5 km au nord-ouest.
Pekala, Birim 3, kuzeyden, görsel temas sağlamaya çalışın.
Unité 3, allez vers le nord, retrouvez-le.
Birim 1, batı sizde.
Unité 1, allez vers l'est.
Kumanda, burası Birim 3.
Commandement, ici Unité 3.
Rus birliği devriyedeydi.
Unité russe en patrouille.
Cathy İsrail'in kendi ekibini göndermek istediğini söylüyor.
- Israël veut envoyer une unité.
Guvenlik duvarina takilma.
Ne déclenche pas l'Unité de Contrôle.
Diskler patlamış, mürettebat kaçmış olmalı.
L'unité centrale a sauté, et l'équipage s'est sauvé.
Kurtarma Ambulansı gönderin derhal!
Envoyez une unité de secours, tout de suite!
Artık özel timde bile değilsin!
Tu n'es plus dans la putain d'unité!
Savaş suçları iddiaları hakkında ne diyeceksiniz?
On accuse de crimes votre unité de Black Mountain.
Eyalet bize şu an taktik tim yollayamıyor ama bu adamı kaçırmak istemiyoruz.
L'unité d'élite peut pas intervenir pour l'instant, mais on veut pas le perdre.
Acil Servis Birimi nerede?
Où est l'unité des services d'urgence?
Acil Servis Ünitesi yolunda.
L'unité des services d'urgence est en route.
Olay yerinde ESU'muz var.
L'unité d'urgence est arrivée.
Telefon etti ve birliğiyle beş hafta daha kalması gerekiyormuş.
Il a demander à rester quelques semaines de plus avec son unité.
Bir tanıkla görüşeceğiz de, kaçarsa diye verebileceğin yedek bir ekip var mı?
Tu as une unité qui peut nous couvrir... Au cas où notre témoin décide de détaler?
Bana ne yapacağınızı bilmiyorum ama Sahil Güvenlik yakınlardadır.
Je ne sais pas ce que vous pensez tu vas faire pour moi, mais l'unité maritime de partout dans la baie.
Bence LAPD mükemmeler bir kurum.
Je pense que le LAPD est une unité extraordinaire.
Cogunun icinde guc seviyesini olcen bir mikro kontrolcu var boylece isletim sistemi yuzde kac pil kaldigini gorup ona gore davranabiliyor.
La plupart contiennent un microcontrôleur qui surveille le niveau de puissance de l'unité, autorisant le système à vérifier la charge de la batterie et répondant en conséquence.
Fakat şu anda senin gibi adamları toparlıyorum. Seçkin bir kısım için yetiştiriyorum.
Mais maintenant je recrute des hommes comme vous.Je les transforme pour une unité d'élite.
- Ne kısmı?
Quelle unité?
Ben, Dedektif Devore ve çeteden birkaç birim arkadaşıyla.
Moi, Detective Devore et une équipe de l'unité des gangs.
Birimini bulmayı başardık ama ona ulaşamıyoruz.
On a réussi à retrouvé son unité mais on n'a pas pu le contacter.
İşe göre çalışıyorum.
Je travaille à l'unité.
Tamam, tamam. Birimim adına özür dilemek için buradayım.
Au nom de mon unité, je vous présente mes excuses.
Fransa'nın gelecekteki gücü ve birliği adına olan umutlarımız birliğinizin başarısına bağlı evlâdım.
Nos espoirs à l'égard de la force et de l'unité prochaines de la France reposent sur la réussite de votre union, mon enfant.
Merhaba komiser, motorlu birliklerin bazı insanları alması lazım.
Sergent, je vais avoir besoin d'unité mobiles pour aller chercher des gens. Mais écoutez...
- Peki ya ana sistem odası?
- Et la salle de l'unité centrale?
"Azami hız, azami yükseklik ya da diğer benzer özellikler veya farklı birim ölçüleri kabul edilebilir."
"Vitesse max, altitude max ou tout autre unité de mesure similaire ou différente qui puissent être appliquée."
Kimse buradan çıkmayacak.
Kens, j'ai besoin d'une unité du CDC pour Callen au 19 ème étage. Personne ne quitte cette tour.
Ryan Hardy tarafından yürütülen gizli bir FBI operasyon birimine izin verdim.
J'ai approuvé la création d'une unité spéciale du FBI dirigée par l'agent Ryan Hardy.
Bir de, kanunsuzca yürütülen bir gizli FBI operasyonundan bahsetti.
Si vous me permettez, il a évoqué une unité spéciale du FBI.
Hayır, olmaz. Eski birliğimdeki elemanlardan biri kullanır.
Non, un gars de mon unité va conduire.
- Seni tekrardan ekibe alıyorum.
Je te réengage dans l'unité.
Tanığım, Felipe Lobos özel ekibimizde ekip şefi olan Özel Ajan Gregory Knox'a soru sorabilir miyim?
Puis-je interroger mon témoin, l'agent spécial Gregory Knox, l'enquêteur principal de notre unité opérationnelle sur Felipe Lobos?
Özel tim bir ekip göndersin olay yerinin videosu varsa bulun.
La brigade de recherche envoie une unité là-bas rechercher les vidéos.