Unutmak mı translate French
416 parallel translation
Unutmak mı?
L'oublier?
Seni unutmak mı?
Vous oublier? Comment le pourrais-je?
Unutmak mı?
T'oublier?
- Unutmak mı?
- Oublier?
Gerçek güreşi hala unutmamış olan insanlar da var. Unutmak mı?
Tu vois, on n'oublie pas la lutte noble!
Her şeyi unutmak mı?
Oublier quoi?
Unutmak mı?
N'en parlons plus!
Unutmak mı? Nasıl unutayım?
Comment l'oublier?
Yani, unutmak mı?
Pour oublier?
Unutmak mı?
Oublier?
Unutmak mı?
Que je l'oublie? Moi?
Seni unutmak mı?
Vous oubliez?
Kılıcımı unutmak mı?
- Tu as oublié mon épée?
- Unutmak mı?
- L'oublier?
Unutmak mı?
Laisse tomber?
Onu unutmak mı?
Si elle me manque?
Yeteneklerine ihanet etmek... görevinden istifa etmek ve ailene karşı vazifeni unutmak mı?
Trahir ton talent, abandonner ton poste et oublier ton devoir envers les tiens?
- Billy Roy'u unutmak mı?
- Laisser Billy Roy?
Acılarımı unutmak için denizcilik işine sarıldım.
J'ai noyé mon chagrin dans la navigation.
Yaşadıklarımızı unutmak kolay olur.
On oubliera vite.
Onu ve kendimi unutmak istemiştim.
L'oublier, et m'oublier.
Çıkacağım. Birkaç yıl daha. Yerleşip bunu unutmak için yeterli param olur.
Dans peu d'années, j'abandonne.
Sanırım onu takip eden korkunç şeyleri unutmak istedi.
Supposez que les terribles choses qu'elle voulait oublier la poursuivent.
Bütün mutsuzluğu unutmak için çocuk olmak lazım.
Comme quand on était petits. Oublions nos soucis.
Seni unutmak ha? Aklımın kara tahtasından silerim de bütün boş anıları, gençliğimden, öğrenciliğimden kalanları, yalnız senin buyruğun kalır.
Je ferai table rase de tout le reste en ma mémoire où ne survivront que tes ordres.
Evim olan kasabamı ve asla unutmak istemediğim en değerli üç arkadaşımı bana daima hatırlatacak olan bir şey.
Souvenir qui me permettra de me rappeler de ma ville et de mes si chères amies que je n'oublierai jamais.
Nasıl olursa olsun, korkunç suçluluk duydum ve kendimden utandım.. .. ve olan biten herşeyi unutmak istedim.
Je me sentais coupable et honteuse, et tout ce que je voulais, c'était oublier l'affaire.
Sorun değilse bunu alacağım neye benzediğini unutmak istemiyorum.
Si vous pouviez la mettre de côté, J'aimerais l'emporter, Au cas où j'oublie à quoi il ressemble.
Şimdi gülüşünü unutmak için çok geç Dans ederken sarıldığımız zamanı
Trop tard pour oublier ton sourire, nos danses et nos rires.
Onu tanıdığımı bile unutmak istiyorum.
Je veux l'oublier.
Geçtiğimiz üç gün içinde bir sürü yeni şey keşfettim ve öğrendim. Unutmak için bir şeylere tutunmaya çalışıyorum.
Ces derniers jours, j'ai découvert et compris tant de nouvelles choses, que je m'y agrippe désespérément pour ne pas me rappeler que...
Misako bana mektup yazdı. Utancımı unutmak zorundaydım.
Misako m'a écrit et j'ai pensé que si je manquais cette occasion, je resterais une paria toute ma vie.
Meydanda karşılaştığımızda... yüzündeki kederli ifadeyi unutmak zor olsa da beni hâlâ sevdiğini biliyorum.
Même si je n'arrive pas à oublier la tristesse sur ton visage lors de notre rencontre au parc, je sais que tu m'aimes toujours.
Amerika'da bıraktığım, unutmak istediğim her şey.
J'ai quitté l'Amérique pour oublier ça!
- Unutmak mı?
- Oublié?
Belki bize öğretilenleri unutmak daha zor neye inandıklarımızı da.
Il est plus diffiicile d'oublier ce qu'on a appris que ce a quoi on croit.
Unutmak o kadar kolay mı, Madeline?
Tu oublies si facilement?
Ben do... pişmanlık duymadan. Ben, boşuna para harcadı unutmak için deneyin.
C'est le premier boulot qu'on me paie et qui ne m'écoeure pas.
Unutmak istediğim şeyi hatırladım.
Qui dit que la pureté et la politique sont brouillées?
Sanırım eski zamanlarda olanları unutmak zorundayız, Clint.
Il va juste falloir oublier la belle époque, Clint.
Her şeyi unutmak istiyordum bir daha asla evlenmemeye de kararlıydım.
Je voulais oublier et j'avais décidé de ne pas me remarier.
Ben bir uzman değilim, ama sanırım "unutmak" buna daha iyi bir karşılık olur.
Peut-être. Je ne suis pas un expert, mais je crois que le mot "néant" en serait une meilleure traduction.
Ne düşünmem gerektiğini biliyordum, ama ben... kaçınılmaz bir şekilde seni unutmak için değil,
Parce que je savais que malgré les pensées qui auraient dû m'animer, j'aurais fini par prier, non pas pour t'oublier,
Unutmak ne mümkün, komutanım.
Cela ne s'oublie pas.
- Niye yapayım ki? - O herifi unutmak için!
- Pour pas penser à lui.
Bir yıl boyunca gece gündüz onu unutmak için uğraştım.
Pendant un an, j'ai essayé de la chasser de mon esprit.
Hayatımda birçok şeyi unutmak zorunda kaldım.
J'ai du oublié beaucoup de choses dans ma vie.
Ben de Perry'yi aldım, geçmişi unutmak için avare dolaştık.
J'ai pris mon petit gars et on s'est mis à courir les routes.
Geçmişi unutmak için size içki ısmarlamaktan şeref ve zevk duyarım.
Je serais heureux de vous offrir un verre pour passer l'éponge.
Buradaki varlığım bile senin için katlanılmaz olmalı. Ne de olsa unutmak istediklerini anımsatıyorum.
Ma présence, qui vous rappelle trop de choses, vous est intolérable.
Bunları unutmak zordur, ama hayat devam ediyor.
Mais ça m'a secouée.