English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ U ] / Unutturma

Unutturma translate French

115 parallel translation
Biftekleri unutturma Richie.
Il ne faut pas que j'oublie la viande.
Öyleyse sen öde. Sana 5000 borcum olduğunu da unutturma.
Tu payes, et rappelle-moi de te rendre aussi les 5 000.
Unutturma, yarın biraz daha kokain alacağım.
- Je prendrai plus de cocaïne demain. - Ce n'est pas le problème.
Sana dün gecenin ücretini vereceğim unutturma.
Rappelle-moi, je dois te régler pour hier soir.
Bana unutturma.
N'oublie pas.
Cüzdanım torpido gözünde. Sakın bana unutturma.
Je mets mon portefeuille la-dedans, rappelez-le-moi.
Seninle bir şey hakkında konuşacağım, unutturma.
Rappelle-moi que je dois te parler.
Bakma bana öyle yıkma beni içimden yürekler acısı bakışınla. Rengini unutturma bana göreceğim işin. Kan yerine gözyaşı döktürme bana.
Ne me regardez pas, de peur que la pitié de votre regard ne me détourne de mon sévère dessein et n'enlève à mon devoir sa vraie couleur en noyant le sang dans les larmes.
Maggie, şu telefon görüşmesini bana unutturma lütfen.
Maggie, vauillez me rappeler ce coup de fil.
- Kurtulursak, unutturma da sana teşekkür edeyim. - Sonra.
Si on survit, je te remercierai.
Benim düşünceme göre... bir yerde, birileri ayrıntıları unutturma kararı aldı.
En ce qui me concerne... quelqu'un, quelque part, a pris la décision de rogner sur les coûts.
Ve bir tuvalet, geçmişi unutturma konusunda en fazla işe yarayan şeydir.
Et c'est le meilleur endroit pour se soulager du passé. Quoi?
Döndüğümüzde başlığını tutkalla tutturacağım, sakın unutturma.
Rappelez-moi de sceller son scaphandre.
- Evet, Lordum? ... unutturma da, seni öldüreyim, olur mu?
rappelez-moi de vous tuez, voulez-vous?
Kremalı soğanları unutturma bana.
Assure-toi que je n'oublie pas les oignons.
- Bende- - - Lütfen unutturma. Lütfen- -
Rappelle-moi, s'il te plaît.
Unutturma da Karen'i çağırayım.
Rappelle-moi d'inviter Karen.
Unutturma ve zihin kontrolü büyülerinde kullanılır. "
oubli et contrôle de l'esprit
Unutturma da anneme bunu doğum gününde alayım.
Il me le faudra pour l'anniversaire de ma mère.
- Sakın unutturma.
- Assure toi qu'il n'oublie pas.
Votka almayı unutturma bana.
Rappelez-moi de racheter de la vodka.
Unutturma da bir ara gevşeyen dolgumu göstereyim.
Fais-moi penser à te parler de mon plombage branlant.
Lütfen unutturma, onu Noel listeme alayım. O zamana kadar bombalı mektup yapmayı öğrenirim.
En fait, je le mettrai sur ma liste de Noël, quand je saurai faire une lettre piégée.
Ona türküsünü çığırmak için Orada olduğunu unutturma.
N'oublie pas de lui rappeler qu'il est ici pour chanter.
Süper kahraman takma adı "Erkek arkadaş" olan, ve bana seni unutturma gücüne sahip kişi.
Surnom de super héros, "le Boyfriend", il a le pouvoir de me faire t'oublier.
Sadece... sen kayboldun... yanlızsın, ve ben insanlara yanlız olduklarını unutturma konusunda gayet iyiyim.
C'est juste que... Tu es paumé, et seul. Et je sais très bien faire oublier aux gens combien ils sont seuls.
- Sakın unutturma.
Je n'oublierai pas.
ıkramiye olarak o bir parça odunu vermemi unutturma.
Fais-moi penser à récompenser cette planche.
Adayımızın tüm programı senin elinde, bunu sakın ona unutturma.
C'est vous qui gérez son temps. Qu'il ne l'oublie pas.
- Büyü kesesi. Yani, biri ona unutturma büyüsü yapmaya çalıştı. Booth.
On a essayé de l'ensorceler.
Neden bahsediyorsun? Dr. Brennan'a unutturma büyüsü yaptılar.
Et l'amnésie du Dr Brennan?
İşli çantamı unutturma. - Tamamdır.
- Rappelle-le-moi.
Unutturma, ağrı kesici alalım.
Rappelle-moi de prendre de l'aspirine.
Unutturma da, moralim bozuk olunca seninle konuşmaya gelmeyeyim.
Rappelle-moi de ne pas venir te voir pour me remonter le moral.
"Bu geceden sonra, seni hatırlayamayabilirim, bu yüzden niçin birbirimize ait olduğumuzu unutturma."
"Après ce soir, je ne me souviendrais peut-être pas de toi, alors ne me laisse pas oublier pourquoi nous sommes ensemble."
Ve unutturma, Kiki'yi okuldan alacağım.
Et rappelez-moi que je récupère Kiki après l'école.
Unutturma da Brody'den asla özür dilemesini istemeyeyim.
Rappeler moi de ne pas demander d'excuses à Brody.
Şunu da bil ki zaman zaman en yoğun duyguları bile unutturma konusunda çok beceriklidir, acı gibi..
Et tu sais aussi que le temps... Et bien, le temps... Le temps peut effacer les plus... forts sentiments de... douleurs.
Eve dönüş yolunu unutturma. #
Je vais me perdre sur le chemin du retour
Unutturma, o gerzek doktorun lisansını iptal ettireyim.
N'oublie pas de faire suspendre ce stupide médecin.
Unutturma, onu Howard'la tanıştırmalıyım.
Rappelle-moi de la présenter à Howard.
Tanrım, beraber olduğumuz bu aileyi kutsa ve birbirimize olan minnettimizi bize unutturma.
Bénis cet instant que nous partageons en famille et on est reconnaissants d'être ensemble.
Programla ilgili Wolowitz'e yapacağım övgüleri unutturma.
Rappelle-moi de complimenter Wolowitz.
Bugün baban için hediye alacağım, unutturma sakın.
Je dois trouver un cadeau pour ton père.
Muayeneye gitmem gerektiğini unutturma.
Rappelle-moi de faire mon test HIV.
Rengini unutturma bana göreceğim işin kan yerine gözyaşı döktürme bana.
L'acte que j'ai à faire perdrait sa vraie couleur, celle du sang, pour celle des larmes.
Unutturma Wes Craven'a mektubumda bundan bahsedeyim.
Rappelle-moi de l'inclure dans la lettre pour Craven.
Unutturma büyüsüyle.
Un sort... - d'oubli.
Unutturma.
- Non. Ne me haïtiennise pas.
Yarın bana bilet almayı unutturma.
Faut que je joue au loto.
Bari bu sefer unutturma, olur mu?
La prochaine fois, rappelle-moi qu'y a une fille.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]