English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ U ] / Uranium

Uranium translate French

513 parallel translation
Metal uranyumdan üretilen bu patlayìcì öyle kuvvetli ve yìkìcìydì ki oldukça küçük bir bombanìn 20. 000 ton TNT'nin yìkìcì etkisine sahip olacagìnì gösteriyordu.
Un explosif dérivé de l'uranium, si puissant et dévastateur qu'une seule bombe relativement petite a le pouvoir destructeur de 20 000 tonnes de TNT.
Birisi uranyum atomu ile oynamış olmalı.
Quelqu'un a dû s'amuser avec de l'uranium.
Devlin'in getirdiği kum uranyum madeni içeriyordu.
Le sable ramené par Devlin contient de l'uranium.
Uranyum kaynağının yeri çok önemli ve biz bu işe çok... az insan ayırabiliyoruz.
Il est vital de trouver l'entrepôt d'uranium et on utilisera les grands moyens.
- Uranyum mu?
D'uranium?
Hepiniz Joe Gillis'i tanıyorsunuz. Ünlü yazar, uranyum hırsızı ve Siyah Dalya sanığı.
Voici le célèbre Joe Gillis, scénariste, trafiquant d'uranium et suspecté d'être Jack l'éventreur.
Geiger sayacı içindeki Uranyum parçalarından dolayı reaksiyon gösteriyor.
Le compteur réagit car la salle est remplie de minerai d'uranium.
Diğer bir deyişle sahnede usulca soyunan şu kadın bedeni yağlı bir biftek bir bardak likör bir şişe kafur streptomycin, uranyum...
Ce corps de femme est un fameux "bifteck"! Du gin... du camphre... Hormone, streptomycine, uranium.
Para ettiğini duymaları dışında hiç bir şey bilmedikleri uranyum cevheri araştırmasındaki iş ortaklarım.
Voici mes... associés, en quête d'uranium. Un élément dont aucun d'entre nous ne savait foutre rien sauf qu'il pouvait rapporter du pognon.
Uranyum anlaşmasının kokusunu kedinin balığın kokusunu aldığı gibi alabilirler.
là-bas, ils ont des mouchards partout ils renifleront le deal d'uranium comme un chat renifle du poisson.
Harry'nin toprakları uranyum dolu.
La terre de Harry regorge d'uranium.
Uranyum kralı olduğunu görürsem hiç şaşırmam.
Cela ne me surprendrait pas qu'il devienne le roi de l'uranium.
Chelm'lerin toprağındaki uranyumdan haberim var.
Je sais pour l'uranium sur la terre des Chelm.
Topraklarındaki uranyum hakkında söylediklerin.
L'uranium sur vos terres.
Bilakis, benim beklentim, ülkenin uçsuz bucaksız uranyum yataklarını boşaltmak için üçkağıt çevirmeye çalışan düzenbazlar çetesine daha büyük alâka göstermeleri yönünde.
Au contraire, j'espère qu'il sera très intéressé par des escrocs qui tentent de déposséder un pays de son uranium.
Bu şeyler, aslında, yapmayı planladıkları şeyler krallığımızın uranyum kaynaklarını sömürmeyi içeren imparatorluk meseleleri.
Tout cela, en fait, pour un empire. Une manigance pour exploiter l'uranium de notre Royaume.
Buna uranyum örneği testi derler.
Grâce à la datation à l'uranium.
Şimdi bak Slim sen burayı devral, biz daha sonra yetişiriz.
On a trouvé un filon d'uranium ou quoi? Pas vraiment.
Daha ayrıntıya girersek, kurşunun uranyuma dönüştürülmesi.
Plus spécifiquement, la conversion du plomb en uranium.
Uranyuma dönüştürme çalışmanız başarılı olduğunda bu ışının etkisi, kat be kat artacak.
Quand la conversion du plomb en uranium fonctionnera correctement, l'efficacité de ce rayon augmentera énormément.
Madem öyle, neden o üstün beyinleriniz, uranyum bulma problemini çözemiyor?
Alors pourquoi votre savoir supérieur n'a-t-il pas résolu le problème de l'uranium?
Ne o? Uranyum madeni mi buldunuz?
Quoi, une source d'uranium?
Bu ıssız buz sahalarının altında uranyum yatakları da olabilir.
Il pourrait y avoir des gisements d'uranium sous ces vastes champs de glace.
Uranyum madenlerine falan mı yatırıldı?
A remettre du sel dans une mine d'uranium ou quoi?
Anladığım kadarıyla burada çok fazla miktarda uranyuma sahipsiniz.
Je crois savoir qu'il y a tout ce qu'il faut comme stock d'uranium ici.
Uranium kazandı!
Uranium, Uranium a gagné.
Birinci : 6 numara, Uranium.
Premier, le numéro six, Uranium!
Uranyum!
De l'uranium.
Paranın birazını uranyum hisselerine, birazını Montana'daki..... petrol kuyularına, birazını Phoenix'teki emlak işlerine yatırmalısın.
un peu d'argent dans des réserves d'uranium, des puits de pétrole, des projets immobiliers à Phoenix.
Altın, gümüş ve uranyum madenlerine sahibim.
Je possède des mines d'or, d'argent, d'uranium...
Sadece pergium değil, ne isterseniz, uranyum, siryum, platin.
Non seulement ça, mais aussi de l'uranium, du sirium, du platine.
Uranyum ise çok tehlikeli.
L'uranium est dangereux.
Henry bizi uzak tutmaya çalıştı. Ama biz yolculuğun amacını biliyorduk.
Henry a essayé de nous le cacher, mais nous savions qu'il venait ici pour l'uranium.
Bu gördüğünüz uranyum maketi yakıt biriminde kullanılanın aynı.
Voici une réplique des pastilles qui contiennent l'uranium.
Uranyum'dan bomba da yapıyorlar.
L'uranium sert à faire des bombes.
Buradaki kırmızı hareketli lekeler uranyum atomunun 100 milyon kez büyütülmesiyle elde edildi.
Ces taches rouges... représentent les mouvements d'atomes d'uranium... agrandis 100 millions de fois.
Ve en karmaşık dizilime sahip olan uranyumun atom numarası 92.
L'uranium, le plus complexe... est l'élément numéro 92.
Ta ki 92 protona kadar bu durumda siz uranyumsunuzdur.
Jusqu'à 92 protons... auquel cas, vous êtes de l'uranium.
92 numaralı element uranyumun ötesinde farklı elementlerde vardır.
Au-delà de l'élément 92, l'uranium... il existe d'autres éléments.
Kayalardaki silisyum, havadaki oksijen, DNA'mızdaki karbon bankamızdaki altınlar, silah depomuzdaki uranyum hepsi binlerce ışık yılı uzaklıktaki yıldızlarda milyarlarca yıl önce üretildi.
Le silicium des roches, l'oxygène de l'air, le carbone de l'ADN... l'or de nos banques, l'uranium de nos arsenaux... ont tous été créés à des milliers d'années-lumière... il y a des milliards d'années.
Küçük bir deney yapmak için yanımızda geiger sayacı ve bir parça uranyum madeni getirdik.
Pour notre petite expérience... nous avons apporté un compteur Geiger... et un morceau de minerai d'uranium.
Eğer uranyum madenine yaklaştırırsak sayaçtaki değer ve tıkırtı sesi artacaktır.
Si on l'approche du minerai d'uranium... le rythme des impulsions augmente considérablement.
Eğer uranyum madenini içine bırakırsam kurşun teneke, radyasyonu emecek ve çevreleyecektir. Tekrar baktığımda okunan değerin büyük ölçüde düştüğünü görüyorum. Fakat sıfır değerine inmiyor.
Si je dépose le morceau d'uranium... dans le récipient fermé, qui absorbe les radiations... le rythme des impulsions ralentit... mais le compteur n'affiche pas zéro.
Şu gördüğünüz kahverengi toz plutonyum ve uranyum oksidin karışımıdır.
Cette poudre brune est un mélange de plutonium et d'oxyde d'uranium.
Burada yaptığımız iş, plutonyum ve uranyum oksidi doğru oranlarda harmanlama ve karıştırma işlemidir.
Notre travail consiste à mêler étroitement plutonium et oxyde d'uranium en proportions précises.
3 gün önce birilerinin bomba yapmak için çaldığı uranyumumun farkına varılmaması için kayıtlarla oynama yaptığını farkettim.
Il y a trois jours, j'ai découvert que quelqu'un avait mélangé les dossiers pour couvrir le vol d'une quantité d'uranium suffisante pour construire une bombe.
Sence uranyumun hala burada olma olasılığı var mı?
Tu crois vraiment que l'uranium peut encore être dans l'usine?
Belki de ama ben hala uranyumun buralarda biryerde olduğunu düşünüyorum.
Peut-être mais je suis convaincu que l'uranium est encore ici.
Biz de kayıp uranyumu bulmaya çalışacağız.
On va essayer de trouver l'uranium volé.
Size uranyum lazım.
Vous avez besoin d'uranium.
Burada Uranyum var.
C'est de l'uranium.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]