Utanacak bir şey yok translate French
156 parallel translation
Utanacak bir şey yok.
C'est pour ta femme du monde. Aller, rougis pas...
Başlıyoruz. Yalağın önüne gelin Bunda utanacak bir şey yok
Approchons du bassin N'ayons honte de rien
Utanacak bir şey yok.
Vous ne devriez pas avoir honte.
Afedersiniz. Utanacak bir şey yok.
- Pas de honte à avoir.
- Utanacak bir şey yok.
- Il n'y a pas de quoi.
Utanacak bir şey yok.
Il n'y a pas à avoir honte.
Hadi, utanacak bir şey yok.
Ne fais pas ton timide.
Konuştuğunu asla bilmeyecekler, yani utanacak bir şey yok.
Ils ne le sauront pas. Vous n'avez aucune honte à avoir.
Bunda utanacak bir şey yok.
Qu'importe, il faut pas avoir honte.
Utanacak bir şey yok.
Pas de quoi avoir honte.
- Utanacak bir şey yok.
- Inutile d'avoir honte.
Utanacak bir şey yok bunda.
Tu n'as aucune raison d'avoir honte.
- Utanacak bir şey yok.
- Tu n'as pas à être gêné.
- Utanacak bir şey yok.
- Il n'y a pas à avoir honte.
- Utanacak bir şey yok.
- Tu n'as pas à avoir honte.
Utanacak bir şey yok, Franz. Geçekten yok.
N'aie pas honte, Franz.
Utanacak bir şey yok.
Ne vous inquiétez pas.
- Hepiniz korkuyoruz, utanacak bir şey yok.
- On a tous peur. Faut pas avoir honte.
Bunda utanacak bir şey yok.
Pas de quoi avoir honte. il n'y a rien de plus naturel.
Utanacak bir şey yok.
N'aie pas honte!
- Utanacak bir şey yok.
Pas de honte.
Utanacak bir şey yok.
II n'y a pourtant pas de quoi.
Eğer olmadığına karar verirseniz bunda utanacak bir şey yok.
Si ce n'est pas le cas, pas grave.
Sorun değil, Nelle. Utanacak bir şey yok.
Ce n'est pas honteux.
Utanacak bir şey yok, hele dişiler istekliyken.
Il n'y a pas de honte à avoir quand les femmes sont consentantes.
- Evet, oğlum utanacak bir şey yok.
Parfois, on perd.
Utanacak bir şey yok.
Inutile d'être embarrassée.
Brian utanacak bir şey yok.
Il n'y a pas de quoi être gêné.
Utanacak bir şey yok!
Il n'y a vraiment rien de honteux à cela!
Bunda utanacak bir şey yok evlât.
Il n'y a pas de honte.
- Bunda utanacak bir şey yok.
- Ca n'a rien de honteux.
Utanacak bir şey yok bunda.
Il n'y a pas de honte à ça.
- Ne kadar paranoyak olduğumu bilirsin. - George utanacak bir şey yok.
Tu n'as pas à avoir honte, je sais ce que tu traverses.
Bunda utanacak bir şey yok.
Il essaye de se faire remarquer de vous. Ma tante!
Bunda utanacak bir şey yok.
Il n'y a pas de quoi avoir honte. OK.
Utanacak bir şey yok, çok komik.
Ce n'est pas embarrassant. C'est drôle!
- Ve? - Endişelenmedim. Yani, utanacak bir şey yok ama bu kafa karıştırıcı.
Je n'ai aucune honte à avoir, mais quand même.
Belki disleksisi olduğunu söyleyebilirsin. Utanacak bir şey yok.
Tu pourrais peut-être signaler son problème de déficit d'attention.
Hayatım, antidepresan almakta utanacak bir şey yok.
Il n'y a aucune honte à prendre des antidépresseurs.
Utanacak bir şey yok.
II ne faut pas avoir honte.
Utanacak bir şey yok.
Il n'y a rien d'embarrassant là dedans.
Utanacak bir şey yok.
Il n'y a pas à être gênée.
Sende utanacak bir şey yok.
T'as pas à avoir honte.
Bunda da utanacak bir şey yok.
Il n'y a pas de honte à avoir.
Ailemizden birisi olarak? Bunda utanacak ya da korkulacak bir şey yok.
Mon travail n'a rien de honteux, ni d'effrayant...
Bunda utanacak bir şey yok.
Ne craignez pas Ie déshonneur.
Bunda utanacak bir sey yok.
Tu vas me manquer.
Bunda utanacak bir şey yok.
Non, ne sois pas gêné.
- Utanacak bir şey yok ki.
- Gêné, je crois.
Utanacak bir şey yok Ted.
Y a pas de honte à avoir.
Hayatım, utanacak bir şey yok.
Ne soyez pas timide.