Utanmalısın translate French
692 parallel translation
Kendinizden utanmalısınız.
Vous vous querellez sans arrêt.
Kendinden utanmalısın.
Vous devriez avoir honte.
Sophia, kendinden utanmalısın.
Tu devrais avoir honte!
Kendinden utanmalısın.
Tu devrais avoir honte.
Sana gelince Dudley. Yaptıklarından utanmalısın.
Toi Dudley, tu devrais avoir honte de toi.
Durun! Utanmalısınız.
Vous n'avez pas honte?
Kendinden utanmalısın. Senden yardım istemeye geldi. Sense onu korkutuyorsun!
Vous devflez avciw home de lui faire peur au lieu de l'aider!
Evet böyle bir şey söylediğin için kendinden utanmalısın.
Oui, vous devriez avoir honte d'avoir dit une telle chose.
Kendinizden utanmalısınız.
Vous devriez avoir honte.
Charlotte Vale olarak yaşamını sürdürmekten utanmalısın.
Je croyais que tu aurais honte de n'être jamais que Charlotte Vale.
- O zaman kendinden utanmalısın.
Alors tu devrais avoir honte de toi-même.
Kendinden utanmalısın, eve geç gelmeler, kendini bu şekilde perişan etmeler.
N'as-tu pas honte de rentrer à n'importe quelle heure?
Kendinden utanmalısın... çocuklarla oynayıp milletin camını kırıyorsun.
Vous devriez avoir honte de jouer avec les enfants et casser des fenêtres.
Utanmalısın!
Vous devriez avoir honte!
Bu kadar inatçı olduğunuz için utanmalısınız.
Vous devriez avoir honte d'être si têtues.
Utanmalısınız, zavallı kızkardeşinizin gecesini mahvettiniz.
Vous devriez avoir honte : Gâcher sa soirée!
- Kendinden utanmalısın.
Vous n'avez pas honte!
Kendinden utanmalısın! Siluetimi, kimliğimi çaldın!
- De vous occuper de ce qui ne vous regarde pas.
Utanmalısın, hep bir şeyler çalıyorsun.
Tu devrais avoir honte!
Kendinden utanmalısın.
Tu n'as pas honte, Johnny?
Böyle şeyleri okudum ama hiç... Utanmalısın.
J'avais lu des récits de ce genre, mais je n'avais...
Utanmalısınız.
Vous devriez avoir honte.
Bu bayan eşinizse siz utanmalısınız.
Si c'est votre épouse, honte à vous.
- Utanmalısınız. - Sadece bir yazar olarak elbette. - Çok bariz bir istekti.
d'avoir eu recours à ce stratagème.
Kendinden utanmalısın.
Vous devriez avoir honte!
Böyle konuşmaktan utanmalısın.
Vous devriez avoir honte.
Onu sen mi ağlattın? Sen yaptıysan, utanmalısın!
Si c'est votre faute, ce n'est pas chic!
Kendinden utanmalısın!
- Quelle honte!
Böyle fiyatlar istemekten utanmalısın.
Vous devriez avoir honte de mettre de tels prix.
Kendinden utanmalısın.
Vous n'avez pas honte!
Yaptığın bu hilekârlıktan utanmalısın!
Vous devriez avoir honte de votre fourberie.
Kendinden utanmalısın! Beni onun önünde böylesine küçük düşürdün!
Tu devrais avoir honte de m'humilier comme ça.
Ve çocuklar... Yüzlerine bakmaya utanmalısın. Seni ürkek haydut.
- Vous devriez avoir honte de les regarder... espèce de petit bandit de pacotille.
Utanmalısın. İzinli gününde buraya gelip aptal eski taşların hakkında kafasını şişirmene izin verecek kadar nazik biri.
Son seul soir libre, et tu l'embêtes avec nos vieux cailloux.
Böyle bir şey söylediğin için kendinden utanmalısın?
Tu devrais avoir honte!
Burada işittiklerime inanamıyorum. Kendinizden utanmalısınız.
Vous devriez avoir honte de dire des choses pareilles!
- Doğru. Kendinden utanmalısın.
C'est vrai, vous devriez avoir honte.
Reynaldo, kendinden utanmalısın!
Reynardo, comportez-vous-bien. Uh-oh.
- Reynaldo! Kendinden utanmalısın!
Eh bien, Reynardo, vous devriez avoir honte.
Kendinden utanmalısın.
Vous devriez avoir honte de vous.
Bir halt ettin bu yüzden utanmalısın.
Faites un bruit et vous le regretterez.
Utanmalısın.
Vous devriez avoir honte.
Fena çocuk değildir. Kendinden utanmalısın, Robert.
T'as pas honte, Robert?
Kendinden utanmalısın.
Vous n'avez pas honte?
Bu bluzdaki kırışıklardan utanmalısınız!
Je vous rapporte cette blouse. Elle a le dos tout plissé, c'est une honte!
Utanmalısın.
T'as pas honte...
Kendinden utanmalısın!
Et la pudeur alors?
Kendinden utanmalısın!
- Tu devrais avoir honte.
Pantolonunu kaybettiğin için kendinden utanmalısın!
Perdre ton pantalon!
Ben değil sen utanmalısın.
C'est toi qui t'abaisses!
Ailemizin onurunu tamamen ayaklar altına aldın. Utanmalısın!
Notre maison est ruinée à cause de toi!