Uyanığım translate French
586 parallel translation
Hasta değilim. Uyanığım ve kalkmak istiyorum Nanine.
Je ne suis pas malade.
- Beni uyandırmadın. - ört saattir uyanığım.
Je t'attendais, Juanillo.
Ben uyanığım.
Je suis éveillée.
- Uyanık mısın? - Evet, uyanığım.
- Tu es réveillé?
Evet, uyanığım.
Ouais, je suis réveillé.
Uyanığım zaten.
Je suis réveillé.
- Evet uyanığım.
Oui.
Ben tamamen uyanığım.
Je suis bien réveillé!
Hayır, hayır. Uyanığım.
Non, je suis réveillé.
Tamamen uyanığım.
Je suis éveillé.
Tanrım, hayır uyanığım!
Ciel non, je suis éveillé!
Ben çoktan beri uyanığım ve bir sürü de ilginç şeyler yaşadım. Sen ise daha uyuyorsun! - Yanıma gel.
J'ai déjà eu tant d'expériences étranges, et toi tu dors.
Hala daha çok uyanığım madam. Ve her şey kontrolüm altında.
Je suis encore très vif, madame, et en pleine possession de mes moyens.
Uyanığım, Leary.
Je suis réveillé, Leary.
Parmak uçlarına basarak geliyor ama ben uyanığım!
- ll s'est bien gardé d'allumer la lumière! Il marchait à pas de loup.
Ben uyanığım.
Pas du tout.
Ben uyumuyorum kızım. Uyanığım.
Je ne dors pas, fifille, je veille.
Uyanığım.
Je veille.
Hadi, kes şunu, ben uyanığım.
Allons, allons, que dis-tu, je veille.
Hala uyanığım.
Je ne dors pas.
Evet. Uyanığım.
Oui, je suis réveillé.
- Hayır, gayet uyanığım.
Et vous? - Moi non plus.
Uyanığım ve her şeyi duydum.
Pas du tout, j'entends tout.
Uyanığım!
- J'étais réveillé.
Uyanığım.
Je suis réveillé.
Frankie'yi yakaladığım zaman zirvesine çıktığın pislikten kurtulmak için içinde bir his uyanır diye düşünmüştüm.
J'ai coincé Frankie, j'ai cru que tu serais assez maligne pour t'élever au-dessus des ordures.
Ayrıldığında uyanıktım, oradan eminim. Gittiğini gördüm.
J'en suis sûre parce que je l'ai vu partir.
Hadi. Uyan. Bu aradığımız şey.
Réveillez-vous, c'est ce qu'il nous fallait.
1911 yılı, taç giyme töreni sabahı uyanıyorum ve çılgınca aşığım.
En ce jour de couronnement de 1911... je me réveille follement amoureuse de vous.
Yarın yarın burdaki uyanışımızın son gecesi, ama ben ayrılsam da sizler yaptığım işi devam ettireceksiniz.
Notre dernière réunion aura lieu demain soir. Mais après mon départ, vous prendrez la relève.
Hayır daha sonraydı, gece uyanıp ağladığım zaman.
Plus tard, quand je me suis réveillée en pleurant.
Sence uyanıklık mı yapıyordu yoksa yaptığı sadece münasebetsizce bir hareket miydi?
Inqualifiable et si disgracieux.
Karanlıkta yarı uyanık kiliseye.. alındığını hatırlıyorum.
Je me souviens, iI faisait encore Ia nuit on me réveillaient, m'habillait et m'emmenait.
Muazzam muhteşem ve merhametli majesteleri ey kainatın efendisi, uysalların koruyucusu ey burnunu karıştırmaya layık olmadığımız ey dışkısı kısıtlanmamış bir zevk olan ve ey tavus kuşlarının gürültülü çiftleşmeleri bizi gece boyunca uyanık tutan.
Ô, majesté sublime et pleine de compassion, maître de l'univers, protecteur des faibles, dont nous sommes indignes de curer le nez, dont les selles mêmes sont un enchantement sans égal, et dont les paons nous réveillent toutes les nuits
Bay Polly Papağan, eğer uyanırsan, sana güzel bir mürekkep balığı çalışır!
J'ai un bon os de seiche pour toi si tu te réveilles, M. Polly I e Perroquet!
Tanıdığım en uyanık tip.
Je ne connais pas plus malin que lui.
O andan beri uyuyor muydu? Şimdi de uyanıp, yemyeşil, soluk bir suratla, neler yaptığına mı bakıyor?
S'est-il endormi... pour se réveiller tout blême?
Ve uyurken, rüyamda, uyuyamadığımı görüyorum. Gözlerimi kapatamadığımı ve hep böyle kaldığımı görüyorum. İster uyanık, ister uykuda, gözlerimi açık tutuyorum.
Même si je dors, je rêve de ne pouvoir dormir, de ne pouvoir fermer les yeux et je reste ainsi éveillé ou endormi, les yeux ouverts et qui me brûlent.
Dostlarım iş yardım programındaki bu tip kötülüklerden sakınmanın... en etkin yolu... Amerikan halkının kendisindeki sonsuz uyanıklığıdır.
Mes amis, la meilleure façon de prévenir ces influences néfastes est la vigilance du peuple américain.
Avazım çıktığı kadar çığlık atarak uyanırım.
C'est embarrassant, le matin.
Düşünsene, evde kendi yatağımda uyanıyorum ve başımdan aşağı su döken tanımadığım bir kadın görüyorum.
Mettez-vous à ma place : je me réveille dans mon lit, à cause d'une inconnue qui vide sur moi le contenu d'une bouilloire. Je dis : fichez-moi le camp d'ici, vous!
Düşünsene, evde kendi yatağımda uyanıyorum ve başımdan aşağı su döken tanımadığım bir kadın görüyorum. Kadın "defol evimden git" diye bağırıyor.
imaginez moi me réveillant chez moi, dans mon propre lit, et voyant une femme étrange verser de l'eau sur moi.
Tekrar uyanınca, ona aradığımı söyler misin?
A son réveil, dites-lui que j'ai appelé.
Bazen geceleri uyanıkken gerçekten yaşayıp yaşamadığımı merak ederdim.
La nuit, pendant mes insomnies, je me demande si j'ai vraiment vécu.
Belki kan akıtmadan seks yaptığım içindir. Uyanık biriyle. Bilemiyorum.
Maintenant, j'arrive à coucher avec une femme sans qu'elle soit endormie.
# Şimdi, öğlenleyin uyandığım zaman # # ki bu beni memnun ediyor, kimse bana kötü haber getirmesin # # çünkü zaten negatif biçimde uyanıyorum # # ve fitilim tutuşmuş durumda o yüzden, kimse bana kötü haber getirmesin #
Quand je me réveille l'après-midi J'aime bien faire ça de temps en temps Ne me faites pas part des mauvaises nouvelles
Billy'yi düşünüp durdum ve odasında uyanışını düşünüyordum. Her yana boyadığım küçük bulutları içinde. Evimde de bulutlar boyamalıyım diye düşündüm.
Je pensais à Billy... et je l'imaginais se réveillant dans sa chambre... avec les nuages que j'ai peints... et je me suis dit que c'est ici que j'aurais dû peindre les nuages... pour qu'il croie qu'il est chez lui.
Uyanıp kumsalda yürüyüşe çıktığımızda, kumlar ıpıslak olurdu.
Le matin, on marchait dans le sable mouillé.
Gidip uyanıp uyanmadığına bakacağım.
Je vais aller écouter si elle ne s'est pas réveillée.
Yastığın altına koydum bir soğan, mışıl mışıl uyu, sabaha uyan.
Avec un oignon sous le coussin, tu dors tranquille jusqu'au matin.
Evet, bir saattir uyanığım.
C'est fini.